Güncelleme Tarihi:
Kaynak: Pexels, Pixabay
Toplumda uçuk virüsü olarak bilinen Herpes Simpleks virüsü iç kulakta oluşturduğu enfeksiyonla duyma hücrelerinde hasar oluşturarak işitme kaybına yol açabiliyor. Herpes enfeksiyonlarında işitme kaybı; dudaklarda ağrılı uçuklar, kas ağrıları ile boğaz ağrısı gibi semptomların görülmesinden 4-5 gün sonra gelişebileceği gibi, virüs bazen sinir dokusuna yerleşip, aylar ya da yıllar sonra tekrar aktifleşerek de işitme kaybı yapabiliyor. Bunun yanında grip virüsleri, kabakulak, kızamık, rubella ve sfiliz de işitme kaybına neden olan diğer viral etkenler arasında yer alıyor.
Gürültülü ortamlarda çalışmak, sürekli yüksek sesli müzik dinlemek veya yüksek sesli müzik çalınan yerlerde uzun zaman geçirmek; özellikle gençlerde yaygın bir alışkanlık olan sürekli kulaklıkla müzik dinlemek işitme sinirine zarar verebiliyor. Uzmanlar bu durumun ani gelişen sağırlıklara yol açabileceği gibi, kendini çok hissettirmeden ağır ağır gelişen işitme kaybına da neden olabileceği uyarısında bulunuyor. Kalp Hastalığının 10 İlginç Sinyali
Özelikle çocukluk çağında geçirilen; doğru ya da yeterli tedavi edilmemiş orta kulak enfeksiyonları; genellikle de orta kulakta sıvı birikimleri, ilerleyen yaşlarda giderek artan işitme kayıplarına yol açabiliyor. Kronikleşen kulak enfeksiyonlarında kulak zarında delik veya çöküntü olması, kulak kemikçiklerinde kireçlenme veya erime bu tabloya eşlik edebiliyor. Bu durumda cerrahi yöntemlerle tedavi alternatiflerinin değerlendirilebilmesi için mutlaka Kulak Burun Boğaz hekimine muayene olmak gerekiyor.
Uzmanlar bu durumun ani gelişen sağırlıklara yol açabileceği gibi, kendini çok hissettirmeden ağır ağır gelişen işitme kaybına da neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Yaklaşık 1000 doğumdan birinde doğuştan işitme kaybı görülebiliyor ki bu oldukça yüksek bir oran. Bunların yaklaşık yarısı aileden gelen genetik faktörlere bağlı iken diğer yarısı da çevresel faktörlerle gelişebiliyor. Uzmanlar özellikle annenin hamilelik sürecinde geçirdiği hastalıkların veya kullandığı ilaçların bunlara sebep olabileceğine dikkat çekiyorlar. Ayrıca yeni doğan döneminde tedavi edilmeyen sarılıklar da çocukta işitme kaybına neden olabiliyor. Bu durumda yeni doğan döneminde yapılan işitme tarama testleri yaşamsal önem taşıyor.
Çünkü işitme kaybına kadar erken dönemde saptanırsa 'kohler implant' denilen 'biyonik kulak' ile rehabilitasyon şansı o kadar yüksek oluyor. Bunun dışında bazı genetik işitme bozuklukları ilerleyen çocukluk döneminde, hatta erişkin dönemlerde ortaya çıkabiliyor.
İlerleyen yaş ile birlikte iç kulak ve işitme sinirleri de bu durumdan etkileniyor. Özelikle 65 yaş işitme kaybı yüzde 30’lara varıyor. Ailesinde işitme kaybı olanlarda daha erken yaşlarda da işitme kaybı gelişebiliyor.
Uzmanlar toplumumuzda işitme cihazı kullanımına karşı bir antipati ve önyargı olduğunu, bu nedenle hastaların işitme testlerini yapmaktan kaçındıklarını belirtiyorlar. Böyle durumlarda erken müdahale edilme şansı kaçırılmış oluyor, işitme giderek daha da kötüleşiyor. Bu hastalar toplumdan soyutlanıyor ve daha da önemlisi bu hastalarda bunama (Demans) gelişme riski artıyor.
Nedeni tam olarak bulunamayan işitme kayıplarına sıklıkla virüsler yol açıyor; bunlar arasında da özellikle uçuk virüsü olan Herpes virüsleri yer alıyor. Kafa travmaları, ani tansiyon ve şeker yükselmeleri, kulağa hasar veren ilaçlar (bazı kemoterapi ilaçları, böbrek veya tüberküloz ya da verem ile ilgili ilaçlar, bazı damar tıkanıklıkları, migren gibi ataklarla seyreden hastalıklar da ani işitme kaybı yapabiliyor.