İnsanlık Tarihine Yön Veren 21 Kadın

Varoluş Filozofu, yazar ve siyasal teorisyen. Kadın haklarının ünlü savunucusu. Eseri "İkinci Cins" adeta kadın hareketinin manifestosu olmuştur. Feminizm'in kurucusu olarak anılır. Jean-Paul Sartre ile yaşadığı aşk destansıdır. Aşklarının en büyük kanıtı Fransa'daki ortak mezarlarıdır. Yazdığı romanları, şiirleri, makaleleri ve kitapları ile kadın savunusunun bayraktarlığını yapmıştır. Sol, kadın, hak ve aşk denilince akla gelen öncü isimlerdendir.

Amerika Kadınlara Oy Hakkı Ulusal Derneği'nin kurucusu ve teorisyen. Yeni kıtada kadının varlığı üzerine büyük mücadele vermiş ve Avrupa ve Amerika'da yılda 75-100 konuşma yapacak kadar ünlenmiştir.

Büyük yazar, devrimci, teorisyen ve filozof. Clara Zetkin ile birlikte Avrupa kadın hareketinin temellerini atmışlardır.

1955'te renklere göre bölümlenmiş bir otobüste bir beyaza yer vermeyi ret ettiği için tutuklanan Rosa, Amerika'daki ırk ayrımcılığını ifşa etmiş ve büyük bir hareketliliğe sebep olmuştur. Siyah kadın hareketinin simge isimlerindendir. Siyahlar ve kadınların halklarını için simgesel bir yaşam sergilemiştir.

1910 yılında henüz Osmanlı'dan kopmamış olan Arnavutluk'ta doğmuştur. Doğum adı; Agnes Gonca Boyacı'dır. Arnavut rahibe, Hindistan vatandaşıdır. 1979'da nobel barış ödülü ile onurlandırılmıştır. Bütün aile mirasını Kalküta'da açtığı barınakta açları doyurarak tüketmiştir. Ölümünden sonra kilise tarafından aziz ilan edilmiştir. Hareketini dernekleştirdiği yıllarda inancını sorgulamaya başladığı günlüklerine yansımıştır. Sadece kendi elleriyle 30.000 kişiyi ölmekten kurtardığı rivayet edilir.

Doğum kontrolü ve cinsel eğitimin devrimci savunucularındandır. ABD'de ilk doğum kontrol kliniği açmış ve kadınların kendi bedeni üzerindeki egemenliklerini sağlamayacak ilk pratik uygulamayı başlatmıştır. Yasal düzenlemeler için kampanyalar yapmış ve ömrünü kadının cinsel özgürlüğü için vakfetmiştir.

Kadın imajının sinema perdesindeki en eski ve sağlam temsilcisidir. 1999 yılında AFI tarafından gelmiş geçmiş en iyi kadın aktris olarak ilan edilmeseydi de canlandırdığı kadınlar ve sosyal hayatta temsil ettiği değerler ile topluma öncülük etmiştir.

Mahatma Gandhi ile doğrudan bir kan bağı olmayan Indira, ülkesinin bölünmemesi için uğraş vermiş ve Hindistan'ın Annesi olarak anılmıştır. (Bir erkek tarafından öldürülünce, uğraşları yarım kalmış ve Hindistan, Bangladeş ve Pakistan birbirlerinden ayrılmıştır.)

Radyoaktivite üzerine çalışmaları ile kimya tarihine adını yazdıran ünlü kimyacı Polonya asıllı bir Fransızdır. Element tablosundaki iki atomu keşfeden kadın kimyager, ilk çalışmalarını eşinin imzasıyla yayınlamak zorunda kalsa da sonraları değeri anlaşılmış ve tarihe adını altın hartflerle yazdırmıştır.

Doğum günü olan 12 Mayıs'ın Hemşirelik Günü ilan edilebilecek kadar ismi hemşirelik ile özdeşlenen Florence, 1820 İngiliz doğumludur. Kırım Savaşı sırasında İstanbul'da görev yaptığı yıllarda ülkemizdeki tıbbi hijyen konularında birçok yenilikçi pratiği de icat etmiştir. Kadın, insanlık vicdanında onun sayesinde temiz bir yere yerleşmiştir.

Arjantin'in efsanevi First Lady'si Evita, ikinci eşi olduğu kocası Juan Perón'u işçi ve kadın hakları konusunda motive etmiştir. Kurduğu kadın partisi ile siyasete de girmiş, Eşinin yanında devlet başkan yardımcılığı yapmıştır. Resmen devlet başkanı olarak seçilmemesine rağmen 1952'de sadece 33 yaşında öldüğünde devlet töreni ile ebediyete uğurlanmıştır. Adına bestelenen Evita müzikali ile uluslararası ilgiye mazhar olmuştur. Arjantinli kadınlara kadıncılık konusunda güçlü bir miras bırakmıştır.

ABD başkanın eşi olarak "First Lady" gibi bir unvan ile yetinmeyecek kadar güçlü bir kişiliğe sahip Anna, sadece eşinin icadı olan "New Deal"in sözcülüğü ile yetinmemiş, Birleşmiş Milletler'in Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesini kabul etmesini sağlamıştır. Klise, Bürokrasi ve Erkek Egemenliğine karşı verdiği mücadele ile örnek olan büyük kadın, siyasette kadın dokunuşunun farkını ortaya koymuştur.

Atlantik'i geçen ilk kadın pilot. Kadınları uçak sürmek gibi karmaşık bir işi başaramayacağını düşünen erkeklere gereken cevabı vermiş ve ideallerini hayatıyla ödeyerek kadınlara altından kalkması güç bir miras bırakmıştır. Dünya turunu tamamlayamadan Pasifik üzerinde kaybolmuştur. Ancak aziz hatırası unutulmamıştır.

Önceleri varlığı klise tarafından ret edilen büyük savaşçı 100 yıl savaşlarında Fransa'nın öncülüğünü yapmıştır. Klise'nin daha sonra aziz ilan ettiği Jean, 19 yaşında Burgundiyanlar tarafından yakalanıp İnglizlere satılınca idam edilir. Kısacık yaşamında kadınların da en az erkekler kadar cesur ve vatansever olduğunu kanıtlamıştır. Eğer konu erkeklerin dünyasında var olmaksa Jean vardır, kadın vardır.

İngiliz siyasetini kökten değiştiren kadın dirayetinin simge isimlerindendir. İngiliz Parlamentosuna girmeyi başaran ilk kadındır.

Fransız modasını öncü ismi Coco, erkeksi çizgileri kadın kıyafetlerine zarafetle harmanlamıştır. Moda'da yarattığı akım bugün dahi takip edilmekte, getirdiği yenilikler mucizevileştirilmektedir. Tanrı kadını yarattıysa da Coco onu yeniden tanımlamıştır.

Kitapları hala basılmaya devam eden büyük İngiliz yazar. Kadın iç dünyasının anlaşılmasına, yaşadığı devir kadını yanında bugünün kadınına dahi ışık tutan öyküleri ile gerçek kadını ortaya dökmüştür. Öncü kadın yazar, modern dünyamızı aşk, sevgi, kadın ve evlilik gibi konularda aydınlatmaya devam ediyor.

İlk Müslüman kadın devlet başkanı. İslam dünyasında bir tabu yıkarak adını tarihin unutulmazları arasında yazdırmıştır. Tartışmalı siyasi kariyeri 2007 yılında bir cinayetle öldürülene değin hep erkeklerin egemenliğini kırmak için mücadelelerle geçmiştir.

Hayatındaki erkekleri saymak bile Kleopatra'nın büyüklüğünü gösterecektir: B. İskender, J. Sezar, Mark Antony... Mısır'ın Gülü Kleopatra büyük Roma ordusu ve İmparatorlarına rağmen Mısır'ı Roma'ya katmadan yönetmeyi başarabilmiştir. Kleopatra kadim Mısır'ın son yöneticisi olan 32. hanedanlığın bir üyesiydi. Eski bir mısır geleneği olarak kendi erkek kardeşi ile evlenerek hanedanın dağılmasını engellemiştir. Kendisini Mısırlılar tanrısı İsis'in reankarnasyonu olarak yüceltmişlerdir.

Kadınların Akademi'deki dışlanmışlıklarını bilimsel merakları ve özverili çabalarıyla alt etmeyi başaran iki kız kardeşlerdir. Dinler tarihi gibi bilimsel camiadaki en muhafazakar alanda kendilerine yöneltilen tüm saldırıların üstesinden gelmiş ve filoloji ile teoloji alanında hemcinslerine onurlu bir mirası kazandırmışlardır.