4 kadından biri depresyonda
"Türkiye'de her dört kadından birisi depresyon geçirmiş ya da geçiriyor."
Psikiyatristler Birliği'nin araştırmasına göre, dünyada en sık rastlanan psikiyatrik hastalık, depresyon. Yan etkisi büyük oranda azaltılmış yeni ilaçlarla kesin tedavi artık mümkün. Depresyon dünya nüfusunun yüzde sekizini etkiliyor. Türkiye'de ise bu oran yüzde 8 ile 20 arasında. Her dört kadından birisi depresyon geçirmiş ya da geçiriyor.Dünya nüfusunun yüzde 8'i depresyondaDepresyon dünya nüfusunun yüzde sekizini etkiliyor. Türkiye'de ise bu oran yüzde 8 ile 20 arasında. Her dört kadından birisi depresyon geçirmiş ya da geçiriyor.Depresyonun en önemli türleri neler? Depresif Duygu Durumu ile Uyum Bozukluğu: Depresif duygu durumu ile uyum bozukluğu olan kişiler yaşadıkları stresli bir olaya(iş kaybı, eşinden ayrılma gibi) beklenenden daha fazla tepki gösterirler.Post-Natal (Doğum Sonrası) Depresyon: Yeni doğum yapmış annelerin hemen hemen yarısı orta derecede çökünlük, anksiyete ve gerginlik hissederler. Ancak bu annelerin yaklaşık %10`unda bu üzüntülü hal daha ağır ve ciddi bir durum alır ki buna da post-natal depresyon denir.Depresif Epizod: Genel olarak depresif epizod klinik depresyonun daha şiddetli şeklidir. Bazı durumlarda üzücü bir olayın tetiklemesiyle ortaya çıkabileceği gibi her hangi bir sebep olmadan da kişi depresif epizod geçirebilir.Bipolar Bozukluk (İki Uçlu Duygu Durum Bozukluğu): Bipolar bozukluğu olan kişi depresif episod ile değişimli olarak manik dönemler yaşar.Yani kişi aşırı derecede mutlu, konuşkan ve hareketli olur. Bazen depresif epizod olmadan da sadece manik dönem yaşanabilir.Dünya nüfusunun yüzde 8'ini pençesine almasına rağmen, psikolojik sorunlar içinde en az önemseneni yine depresyon. Çünkü çok fazla insan bu sorunu yaşıyor. Dünyada bu konuda birçok araştırma yapılıyor ve ilaçla çözümünün olduğu da biliniyor. Ancak uzmanlar bu konuda artık çok net bir rakam veriyor. Depresyona yakalananların intihar etme riskinin yüzde 15 olduğunu belirtiyorlar. Yani bu açıdan bakıldığında depresyon hiç de küçümsenecek bir sorun değil.Memorial Hastanesi psikiyatri doktoru Dr.Cem Hızlan'a göre, işinden ayrılmak, eşinden ayrılmak, sevdiğini kaybetmek, hayal kırıklığına uğramak veya başarılı olamamak üzüntüye veya mutsuzluğa yol açıyor. Yaşanan bu duygular böyle durumlarda normal reaksiyonlar olarak kabul ediliyor ve belli bir süre sonra yok oluyor. Klinik depresyon ise sadece bir hastalığı değil bir grup hastalığı tanımlıyor ve en önemli belirtisi depresif duygu durumunun, yani umutsuzluğun ve mutsuzluğun yoğun ve uzun süre hissedilmesi olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca bu durum kişinin günlük yaşamını ve işlevselliğini etkiliyor.Depresyon çoğu zaman kalıtımsal, biyokimyasal yapı, stres ve kişilik özellikleri gibi birbiriyle ilişkili faktörlerden kaynaklanıyor. Belirtileri ve sebepleri ne olursa olsun, uygulanan tedavilerin çok etkili olduğu savunuluyor. Marmara Üniversitesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Psikiyatr Esat Göktepe, psikiyatrik sorunlar içinde en önemlilerinden biri olan depresyon tedavisi konusunda son yıllarda çok önemli adımlar atıldığını ve depresyon ilaçlarının yan etkilerinin neredeyse tamamen ortadan kalktığını belirtiyor.Göktepe, "Psikiyatrik hastalıkların beyinle ilgili olduğu artık anlaşıldı. Nöronların iletişimi, bazı kimyasal maddelerin az ya da çokluğu, hastalıkların da kaynağını oluşturuyor. En sık rastlanan psikiyatrik rahatsızlık ise depresyon.Tedavi edilmeyen depresyon vakalarının yüzde 15'i intihar sonucu ölümle sonuçlanıyor. Depresyon yaşayanlar, bunun gelip geçici bir hastalık olduğuna, çektikleri sıkıntıların iyileşebileceğine inanmazlar ve intihara eğilimlidirler. Depresyon bir kayıp hastalığıdır. Statü, iş ya da yakınların kaybı, geçirilen bir trafik kazası bile depresyona yol açabilir. Oysa biz yeni tip ilaçlarla, depresyon vakalarını bir ay içinde yüzde 65 oranında iyileştirebiliyoruz. Kalıcı tedavi altı aydan önce tamamlanmıyor, ama hastanın tedavi gördüğü artık dışarıdan bakanlar tarafından anlaşılmıyor. Çünkü yeni tip ilaçların yan etkileri son derece düşük" diyor.Ve dünya Psikiyatristler Birliği'nin araştırmasına göre, dünyada en sık rastlanan psikiyatrik hastalık, depresyon. Dünya nüfusunun yüzde 5-8'i depresyon yaşıyor. Hepsinin tek tek tedaviye ihtiyacı var. Psikiyatristlere gidenler ise bir buzdağının üstünde görünen kısmın bir parçasıdır. Aile hekimliğinin yaygın olduğu Avrupa Birliği ülkelerinde depresyonlu hasta sayısı yüzde 18'e kadar yükseliyor. Depresyona, yüzde 70 oranında anksiyetenin de eşlik ettiğini görüyoruz. Panik ataklarıyla depresyon arasında ilişki olduğunu sık sık rastlıyoruz.Depresyon, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Depresyon hastalarını ölümden kurtarmak her zaman mümkün. Amerikan Psikiyatri Birliği'nin son on yıldır ilan ettiği standart olan tanı ve tedavide beş eksen, depresyonun her hastaya göre değişen özel koşullarında tedavi olanağı sağlıyor. Klinik bozukluklar, kişilik bozukluğu, genel tıbbi hastalıklar, psikososyal ve çevresel sorunlar ve işlevsellik bir arada değerlendirilerek bilimsel tanı ve tedavide bir standart sağlanmış oluyor.Her 4 kadından birisi depresyondaSivas'ta Prof. Dr. Orhan Doğan ve ekibinin gerçekleştirdiği Ruhsal Bozuklukların Epidemilojisi araştırması, bize Türkiye'de depresyonun boyutlarına ilişkin önemli ipuçları veriyor. Depresyona rastlanma oranı, ülkemizde yüzde 8 ile 20 arasında. Toplumdaki her 10 kişiden birisi, kadınlara baktığımızda ise her 4 kadından birisi depresyon geçirmiş ya da geçiriyor. Bizim tedavi ettiğimiz vakalar da bu orana uyum gösteriyor. Depresyon, kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla rastlanıyor. Bunun nedenleri var:- Kadınlar adet dönemlerinde doğal olarak depresif yapıdalar, en belirgin fark bu. Bazı kadınlarda adet dönemi 10-15 gün süreyle etkili olabiliyor. Bazı kadınlar bu dönemde antidepresif ilaç kullanmak zorunda kalıyor. Karşılarındaki insanların, eşlerinin bu konuda bilgi sahibi olması, çıkacak sorunların önüne geçiyor.- Kadınlar, toplumda üstlendikleri rolün büyüklüğü açısından da depresyon geçirmeye daha uygun. Doğum, çocuk yetiştirme, adet görme, menopoz etkili depresyon nedenleri. Erkeklerde Andropozun varlığından söz edilir, ama menopoz çok gerçek, hormonlar duruyor. Bir de kadınlar, erkeklerden daha rahat yardım isteyebiliyorlar, dolayısıyla onların rahatsızlıklarını daha kolay öğreniliyor.Depresyon tedavisiSon yıllarda yapılan araştırmalarda, psikolojik rahatsızlıkların birçoğunun altından biyolojik sorunların çıktığına değinen Prof. Dr. Göktepe'ye göre; bir insanın öyle bir ruhsal hastalığı olur ki, bu tamamen tıbbi bir durumdan ileri gelebilir.Mesela nörolojik bir hastalığı olanların yani beyindeki sinirlerle ilgili sorunları olanların büyük kısmında depresyon görülüyor. Artık çok iyi biliniyor ki, beyindeki sinirlerde meydana gelen bir çok sorun depresyona neden oluyor. Örneğin, geçirilen bir trafik kazası bile bir zaman sonra depresyon meydana getirebiliyor. Çünkü beyinde bir sarsıntı oluşuyor ve onun yarattığı değişim sonucunda depresyon ortaya çıkıyor. Kafa travmaları çok önemli bu konuda. Prof. Dr. Göktepe, "depresyon neyle ilgili olursa olsun onu tedavi etmek zorundayız. Çünkü çok önemli bir hastalık ve şunu biliyoruz ki, yüzde 15 oranında ölümle sonuçlanıyor" diyor.Ve artık psikiyatrlar rahatlıkla söylüyorlar ki, depresyon, doktorların hayat kurtarıcı olabildiği nadir hastalıklardan biri. Bu sebeple çok ciddiye alınması gereken ve aynı zamanda çok kolay tedavi edilebilen bir hastalık. İlaç tedavisi var ve önemli sonuçları oluyor, bir ay içinde hastayı normale yakın duruma getirmek mümkün, ilaç iyi seçilmişse tabii ki. Sadece psikoterapi uygulanarak aylarca süren tedavi, ilaçla bir ay içinde hastayı normal yaşamına döndürebiliyor fakat ilaçların kullanımının kesilmemesi ve en az 6 ay kullanılması da gerekiyor. Çünkü depresyonun tekrarlama riski çok yüksek. Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, ciddi bir maliyeti de var bu işin. Özellikle yeni ilaç kullanımında maliyet oldukça yüksek. Piyasada 20'den fazla depresyon ilacı var ve bir kısmı baskılayıcı, bir kısmı uyarıcı ilaçlar. Bunlar hastanın durumuna göre veriliyor.Alternatif tedavilerDepresyon nedeniyle yapılan beyin ameliyatları artık gerilerde 1970'lerde kalmış durumda. Zaten o zaman da çok ciddi depresyonlarda yapılıyordu ve yüzde 67 oranında iyileşme sağlıyordu. Şimdi ise beş eksenli yaklaşım hastayı tanımak için kullanılan iyi bir yöntem. Çünkü tedavi sırasında hastanın tanısı çok önemli. Ayrıca hastanın kişiliği göz önünde bulunduruluyor, kişilik yapısı ilaç seçiminde bile önem kazanmış durumda. Mesela takıntılı insanlara farklı, uyumsuzlara farklı, içine kapanıklara farklı ilaçlar veriliyor.Bazı ilaçlar var ki, tıbbi durumu kritik olanlara verilemiyor. Prof. Dr. Göktepe'ye göre, kişiliği, tıbbi durumu, yaşananları, sosyal durumdaki değişimleri, bunların hastanın hayatındaki etkilerini bilmezseniz, bunun üzerinde durmazsanız yanlışlar yaparsınız. Depresyon tedavisindeki ilaçların yan etkilerinin giderek azaldığına dikkat çeken Göktepe, "Bunların bir kısmı hala kullanılıyor, sebebi ise ekonomik çünkü insanların cebine göre ilaç yazmak zorundasınız. Fiyatlar 2 ile 50 milyon lira arasında değişiyor. Hastaya her şeyi belirtip öyle yazıyoruz reçeteleri. Bu arada depresyon tedavisindeki en etkili yöntem ise elektro şok. Sonuç alınamayan depresyonlarda etkili bir yöntem. İlaçtan daha kısa sürede etkili oluyor. Ancak anestezi altında yapılması gerekiyor. Yapılmadığı söyleniyor ama hep yapılıyor. Bakırköy'e gidin çok yaygın olarak kullanılıyor.Eğer anestezi altında uygulanırsa sorun olmuyor. Anestezi altında yapılması çok daha emniyetli çünkü işlem sırasında kalp durabilir ve anestezi uzmanı buna müdahale edebilir, psikiyatr ise müdahale edemez. Bunun için önce, kapsamlı muayeneden geçirilmeli hastalar. Bizim tedavilerimiz sadece hastanede yapılmıyor ayaktan da yapılıyor. Bu tedaviden sonuç almak için ayda 6-7 tedavi yapmak gerekiyor ki büyük ölçüde normale dönülsün. İlaçlardan daha kısa sürede başarılı olunuyor bu kesin" diyor. Füsun Saka – Hürriyet