Lütfen ve zorla Japonya

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bugün Japonya’ya gidiyor.

Japonlar, geçmişte başka nedenlerle, bugün Gül’ün gezisi nedeniyle şaşkın.

Geçmişte iki nedenden şaşkın. İlki, Tayyip Erdoğan’ın Japonya gezisi.

O gezide Japonların gözlemleri, onların şaşkınlık ifadesi.

İkincisi, Türk-Japon İş Konseyi ile bağlantılı.

YİNE TÜRBAN

Tayyip Erdoğan’ın üç, dört yıl önceki Japonya gezisinde, normal olarak, karşılıklı yemek ve kokteyller veriliyor.

Erdoğan’la birlikte geziye katılan beş-altı bakan var. Eşleriyle birlikte.

Japonlar, Türkler’e yabancı değil. Tarihsel ilişkiler, Horasan ve Çin’den gelerek, Japonya’ya yerleşen Türkler nedeniyle.

Japon kalkınmasını bir ara kendine ekonomik model olarak seçmek isteyen siyasal partilerin Japonya’ya ilgisini de, eklemek gerek.

Bakan eşlerini türbanlı gören Japonlar, şaşkınlıklarını gizlemiyor:

"Siz Türkler değişmişsiniz, kadınların kıyafeti Türk kıyafeti mi?"

Dünyanın, türban üzerinden Türkiye algılamasına örnek olmak üzere.

HAYAL KIRIKLIĞI

Japonlar ikinci şaşkınlığı İstanbul’da yaşıyor.

Erdoğan yerinde bir kararlılıkla, yabancı sermaye arıyor ve istiyor.

Bir süre önce İstanbul’da Türk-Japon İş Konseyi toplantısı.

Dünyanın en büyük Japon firmaları orada. Erdoğan’ı bekliyor.

Erdoğan toplantıya 1.5-2 saat geç katılıyor. Japon devleri:

"Biz buraya iyi niyetle geldik, ama bu hükümet ciddi değil".

Abdullah Gül şimdi gezisinde o Japonları Türkiye’ye çekme çabasında.

DAVET VAR VE YOK

Japonların bugünkü şaşkınlığı ise, Gül’ün Japonya gezisiyle ilgili.

Japon İmparatoru, Gül’ü Japonya’ya davet ediyor.

Doğru. Resmi davet var.

Ama, soru şu:

Davet kendiliğinden mi? Yoksa İmparator Hazretlerine Gül’ü davet etmek için, Ankara telkinde mi bulunuyor?

Japonlar geleneklerine bağlı bir ulus. İmparatorun daveti karşı tarafa bir yıl önceden bildiriliyor.

Kaldı ki, o davet çok az ülke için geçerli. Şu sıralarda Türkiye Cumhurbaşkanı’nı davet için hiçbir neden yok.

Japonlar aynı zamanda terbiyeli bir ulus.

Bir Cumhurbaşkanı Japonya’ya gitmek isteyecek ve onlar bunu geri çevirecek, söz konusu değil.

Terbiyeli olmaları, şaşkınlıklarını önlemiyor.

ORTAK FOTOĞRAF: MÜNFERİT

ŞORTLA gezen Ankara Kürek Takımı sporcularına Sapanca’da 20-25 kişilik bir grup sopalarla saldırıyor:

"Allahsızlar, burada şortla gezemezsiniz".

Saldırı nedeniyle göz altına alınanlar 18 yaşından küçük.

Hemen serbest bırakılmaları için.

Kafile başkanı Prof. Dr. Yılmaz Akça feryat ediyor:

"Saldıranlar arasında 20-25 yaşından büyükler vardı, onlar nerede?"

Sakarya Valisi, Sapanca Kaymakamı ve AKP’li Belediye Başkanı saldırının nedenine koro halinde teşhis koyuyor:

"Olay para yüzünden çıktı, olay münferittir".

Yani, tekil, bireysel.

Otelde içki verilmiyor, münferit, orta okulda namaz kılınıyor, münferit, küçük çocuklar oyunda canavarı dualarla öldürüyor, münferit, şortlu gençlere saldırı, münferit. Ve daha neler münferit.

Beş yıldır Türkiye benzer münferit olaylarla dolu.

Çok başka bir Türkiye beklentisiyle.

Ama, boşuna.

Münferit olaylar arttıkça, birilerinin vereceği topyekûn hesap artıyor.