Lüksemburg'a 17. YY'dan gelmedik mi?

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Karara çok kızdık, ama neyi yapamadık ki, esas onlar bizim kapımızda kul köle olsun, bunu da düşünmek gerekmez mi? Devletler de doğar, büyür ve bir gün ölür elbet. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne dair sebepler şayet bugün de sürmekteyse, ortada bir garabet yok mu?

Gidişata dur demek isteyenlere, bugün gelin bir tarih penceresi açalım.

1299'da kurulan Osmanlı Devleti, 300 yıl boyunca genişlemiş ve 1683'te II. Viyana kuşatmasında başarısız olunca; Rusya ve Avusturya'nın yenilgisine uğrayarak 1699'da Karlofça Antlaşması'nı imzalamak zorunda kalmış ve küçülmeye başlamıştır. Osmanlı'dan bağımsızlığını kazanan ilk Balkan devleti de, 1830'da Yunanistan olmuştur. Sonrası malum; 1920'ye kadar uzanan bir harp ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu...

Kanuni'den sonra Osmanlı devlet idarisinde bozulma başlamıştır. İmparatorluk, Macaristan'ın fethinden sonra artık hazmedilemeyecek kadar çok büyümüştür. Fethe dayalı gelirler kesilince, ordu disiplini de aşınmıştır. Sonuçta, merkezi otorite zayıflamıştır. Avrupa'da gelişen savaş teknolojisine ayak uydurulamamış, askeri teknoloji satın alma ve kısmen de yerli üretime dayanmıştır. Doğal sonuç, savaşlarda yenilgidir.

Başlangıçta itici bir güç olan din ve hatta tarikatlar, zamanla tutuculuğa dönüşmüş, din adamları İslam'a aykırı olarak neredeyse bir sınıf teşkil etmiş ve kendi etki sahalarını kapayacak yeniliklere engel olmuşlardır. Sonuç, gerek din gerekse kültür alanlarında, milletin eğitimsiz kalışı ve saray ile ‘vatandaş’ arasında kopukluğun had safaya ulaşması, devletin millete dayalı gücünün sıfıra inişidir...

İlk açık deniz yolculuklarından Avrupa'ya akan kıymetli madenler Osmanlı piyasasında gümüş bolluğuna yol açmış ve altın stoku korunamamış, yani enflasyon yaşanmaya başlanmıştır. Hint denizi üstünlüğüne önem verilmediği için ticaret bölgelerindeki üstünlük batıya geçmiştir. Böylelikle kaynak bulunamamış, vergi toplamada da başarısız kalınmıştır.

Mutlak monarşiye karşı liberalizm savaşı ve kilisenin egemenliğine karşı laiklik savaşı veren burjuva yerine, bizde din adamlarının üstünlüğüne eşraf ve ayan destek olmuştur. Doğal sonuç, laik devlet ve hukuk düzeninin kurulamayışıdır.

Ayrıca, Osmanlı Maliyesi'nde 5472 kişi çalışırken, Osmanlı'nın borçlarını tahsil etmek için kurulan Düyun-u Umumiye'de 9000 kişi görev yapıyordu. Ve devlet içinde devlet oluşmuştu. Siyasi irade ve iktidar sıfıra inmişti. Şirketler, Batılı sermayedarların eline geçmiş, Osmanlı ekonomisi tıkanmıştı. Ekonomi ve kültürü elinde tutan gayrimüslim tabaka giderek Osmanlı'nın yönetiminde de etkin olmuş ve yabancı misyoner faaliyetlerle bu unsurlara önce milliyetçilik sonra da ayrımcılık aşılanmıştır. Doğal sonuç; Osmanlı, 'millet' sisteminin çöküşü ve başından beri hedef tutulan Anadolu insanının var olma mücadelesine girişmesidir. Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı ile bu gidişata son verdi. ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ demek işte bu ruhun doğal bir üyesi olarak kendini hissetmekti. Atatürk'ün ‘‘İktisadi istiklali tam olmayan bir milletin, siyasi istiklali de tam olamaz’’ sözü yanlış mıydı?

Yukarıdaki tablo size bugün bir şeyler hatırlatmıyor mu? Erhan YARAR-ANKARA

Çamlıca'sız Üsküdar olmaz

Çamlıca'nın, Üsküdar'dan ayrılarak ayrı bir ilçe haline getirileceği haberlerini hayret ve üzüntüyle izliyoruz. Namık Kemal'in belirttiği üzere Çamlıca tepeleri, Tanrı'nın Üsküdar'a armağan ettiği cennetten bir parçadır. Çamlıca gerek tarih, gerekse doğa bakımından Üsküdar'ın ayrılmaz bir parçasıdır, kalbidir. Şiirlere, romanlara, bestelere konu olmuştur.

Son yıllarda çevresi Bulgurlu, Esatpaşa, Ferah, Ünalan, Örnek ve Yavuztürk gibi gecekondu mahalleleri ile sarılan ve paslı TV-radyo antenleriyle örtülen Çamlıca'nın ilçe yapılması, çevre felaketini daha da artıracaktır.

Sayın Yılmaz, Ecevit, Sezgin, Başesgioğlu ve bölge milletvekillerimiz, bizi Çamlıcasız bırakmayın!

H.Altan DÖLARSLAN- Üsküdar İmar ve Kültür Derneği Genel Başkanı

Zorunlu eğitimde astsubay okulları

Yüksek Askeri Şûra'nın 18.12.1994 tarihli toplantısında astsubayların eğitimi ile 'astsubay hazırlama okullarının askeri liseler gibi yeniden yapılanması ve astsubay meslek yüksek okulu kurulması kararları' alınmıştı. Her nedense dört yıldan beri bu hazırlıklar bitirilememiştir.

TSK zorunlu 8 yıllık eğitimde gösterdiği duyarlılığı maalesef astsubay okulları için göstermemektedir. Astsubay Hazırlık Okulları yabancı dil eğitimine dönüştürülmeli veya bu okullar kapatılmaldır. Astsubay Meslek Yüksek okulları bir an önce açılmalıdır.

Komutanlarımızın gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz.

Durak SOYSAL-Em.Astsubay/İSTANBUL

YENİ YILLAR ENFLASYON!

Azımız isteyerek evlendi enflasyonla./ Çoğumuz ise istemeyerek.../ Atatürkçülükten boşandım./ Babamdan boşandım./ Eşimden boşandım./ Kitaptan boşandım. /Ama zorla evlendirildiğim enflasyondan boşanamadım. /Yeni yılınızı kutlar, 1998'in enflasyondan boşanacağımız yıl olmasını dilerim.(Süleyman EKİM-Çay/AFYON)

Yazarın Tüm Yazıları