Sıfırdan tatlıcı zincirine

Baklavanın anavatanı Gaziantep’te doğdu. İlkokulu bitirdi ve çocuk yaşta çalışmaya başladı. Otomobil tamirciliği, metal doğramacılık, kaynakçılıkla uğraştı ancak aklında hep babası gibi baklava ustası olmak vardı. 18 yaşındayken abisi telefonda “İstanbul’a gel” deyince hayatı değişti. Hayalleri gerçek olmuştu ama gerçekler hiç de öyle değildi. Çok zorlandı... Dükkanda yatıp kalktı, günde 16 saat çalıştı. Eski günleri “Çalıştığım yerin lavabosu olmadığı için 2 yıl leğende yıkandım” diyerek anlatan İsmail Kaplan, şimdilerde 21 şubesi olan tatlıcı zincirinin patronu. Dünyanın en ünlü gazetelerinden Washington Post’a konu olan Tatlıcı Safa’nın patronu Kaplan’la meslek başarısını konuştuk.

Haberin Devamı

HER ŞEY BİR TELEFONLA BAŞLADI

Nasıl başladı hikayen?

1981 Gaziantep Nizip doğumluyum. Babam rahmetli bakkallık yapıyordu. Diğer kardeşlerim hepsi okudular. Abilerim öğretmen, biri psikolog bu işlerle uğraşıyorlar. İlkokulu bitirdikten sonra kısa süreli bir tamircilikte uğraştım. Otomobil tamirciliği, sonra metal doğramacılıkta kaynakçılıkla uğraştım. İstanbul’a geliş hikayem şöyle başladı. Gaziantep’in mesleği baklavacılık. Abim 1998’de benden bir sene önce üniversiteyi okumak için İstanbul Üniversitesi’ne geldi. İstanbul Üniversitesi’ne gelince burada arkadaşları, bizim hemşerilerimiz baklavacılıkla, tatlıcılıkla uğraşıyorlardı. Abime bir elemana ihtiyaçları olduğunu söylemiş. Abim beni aradı. İstanbul’da tatlı baklava işleri var yapmak ister misin? Serüvenim böyle başladı.

Haberin Devamı

Korkutmadı mı seni İstanbul?

Hayır, çünkü hayallerim gerçekleşecekti. 1999 yılında işte ilk işime başladıktan sonra orada yaklaşık 2 yıl falan çalıştım. Orada şartlar zordu. Çalıştığım dükkanın üst katındaki deposunda uyuyorum. 1.5, 2 yıl o depoda uyudum. Ve çok zor şartlarda çalıştım. Çalıştığım yerin bir banyosu bir lavabosu olmadığı için 2 yıl boyunca koca bir leğende duş almak zorunda kaldım. 16 saat günde çalışmak zorundaydım. Para harcamamak için dışarıya bile çıkmıyordum, çok az para veriyorlardı. Adeta dükkana hapsolmuştum.

Tatlıca Safa’yı nasıl kurdun?

Ondan önce bir başarısızlık hikayem var. 2001 yılında abimle beraber bir dükkan açtık. O dükkanda ilk seferde başarısız olduk maalesef. Sonra ben askerlik sürecim başladı, askere gittim geri geldim. 2003 yılında bir daha tekrar işe başlayıp, işimizi kurduk. İlk dükkanımızı açtık.

Sıfırdan tatlıcı zincirine

DÜKKAN BATIRDI, VAZGEÇMEDİ

Başarısız oldun ama vazgeçmedin?

Hayır, çünkü yaptığımız işe güveniyorduk. İlk dükkanımızı açtığımızda hatalar yaptık. Ancak bu hatalarımızı görüp düzeltmeye karar verdik. Bir de bizim işte üretim yapmadan, kesinlikle başarılı olma şansınız yok. Hem baklava hem tatlı üretim yapmak zorundasınız. Abim kısa süreli bir öğretmenlik yaptı, kendi mesleğini bir yıl kadar yaptı, bir yıldan sonra tamamen bıraktı. Tamamen abimle beraber bu işi kurup, hiç pes etmeden, gece gündüz çalıştık ve başardık.

Haberin Devamı

Dışarıdan ürün alıyor musun?

Hayır hepsini kendimiz üretiyoruz. Hammaddemiz, Gaziantep’ten. Fıstık, un her şey Gaziantep’ten geliyor. Zaten akrabalar falan hep Gaziantepli. Fıstık işleriyle uğraşıyorlar. Diğer ürünlerimizin tamamı kendi fabrikamızda üretiliyor. 2 bin metrekarelik modern bir üretim hanemiz var. Her şey orada üretiliyor. Şubelere dağılıyor. Kendi yapmadığımız hiçbir ürünü satmıyoruz.

Neler satıyorsunuz?

Bizde sadece baklava değil. Sokak tatlıları var, tulumba, halka ondan sonra özel böyle elde sattığımız ürünler var. Markamızın zaten Safa’nın altında yazıyor görmüşsünüzdür, “Geleneksel tatlı sanatı” diye. Biz bu geleneksel tatlıcılığı uzun süre yapmak istiyoruz. Bir de bizim firmanın şöyle bir özelliği var. Biz hem sokak tatlılarını hem baklavayı, hem kadayıfı, künefeyi bu tip şeyleri satan bir firmayız.

Haberin Devamı

Safa ismi nereden geliyor?

Tatlıcı Safa ismi şöyle. Markalaşmanın şeyin kısa olması gerektiğini, markanın çok uzun olmaması gerektiğini araştırınca dedik ki, bu çok uzun bir isim olmasın. “Safa” olsun dedik. Hiçbir özel bir şeyi yok. Hoşumuza gitti öyle Safa oldu.

Sıfırdan tatlıcı zincirine

GÜNDE 500 KİLO BAKLAVA, 5 BİN SOKAK TATLISI

Kaç şubeniz var?

Şu an 21 şubemiz var. Yaklaşık şu an 200 kişiyiz, 200 kişiyle beraber yani hepimiz çocuklarımızı ailemizi geçindiriyoruz. 200 kişiye iş kapısı olmak güzel bir şey. Bu bizi çok mutlu ediyor. Bazen mesela abimle sıkıldığımızda bu işi bırakmalıyız, çok zorlanıyoruz dediğim dönemler oldu, o zaman mesela birbirimize şöyle, 200 kişinin ailesiyle beraber herkes atıyorum 4 kişiye baksa belki 800 kişiye ekmek kapısıyız.

Haberin Devamı

En çok hangi şubede iş yapıyorsunuz?

Eminönü, Sirkeci ve Taksim çok yoğun yerler. Eminönü’nde Mısır Çarşısı’nın yanında yerimiz var. Sirkeci’de tam köşede. Taksim’de İstiklal Caddesi’nde, Eyüp’te Başakşehir’de şubelerimiz var. Biz böyle o sokak tatlılarını elde, herkesin yemesi kolay olan, elde yedikleri ürünleri çok satıyoruz. İstanbul’da en çok satan firmayız. Yaklaşık 10 bin kişiye hizmet veriyoruz.

Günde ne kadar tatlı satıyorsunuz?

Ortalama baklava 500 kilo oluyordur. Toplam yaklaşık 20-25 çeşit baklava var, 7-8 çeşit de sıcak tatlılar var. Sıcak tatlılar da yaklaşık 5 bin adet satılıyor.

Ortağın var mı?

Ortaklığın ve kardeş de olmanın avantajları da var dezavantajları da var. Ama yani ortak olmak, birlik olmak, beraber bir şeyleri yapmak, çok güzel bir şey. Önemli olan bunu sürdürmek, bizim abi kardeş ilişkimiz çok iyi. Yaklaşık 21 yıldır beraberiz. 21 yıldır aynı ticarethanede, aynı evde büyüdük. Aynı işi yapıyoruz yani evlerimiz yan yana arabamız yıllarca beraberdi. Uzun süre beraber yaşadık. Ben abimle beraber özellikle ortak olmaktan gayet memnunum. Ortaklık teklifleri çok geliyor, Turistler özellikle, Arap yatırımcılar, yabancı yatırımcılar çok geliyor. Ama şu an için ortaklık düşünmüyoruz.

Haberin Devamı

WASHINGTON POST YAZDI

Yurt dışını düşünüyor musun?

Markayı yurtdışına açmayı çok düşünmüyoruz ama İstanbul’da, Eminönü, Sirkeci, Taksim gibi daha güzel, daha merkezi yer arıyoruz. Mesela Kadıköy, Bakırköy gibi. Ama biz öyle çok hızlı karar veren değil, emin adımlarla ilerlemek istiyoruz. 21 yılda 21 şube yapmışız öyle acelemiz yok. Daha güzel yer olursa, böyle hem merkezi en güzel dükkanlar, köşe dükkanlar olursa açıyoruz. Acelemiz yok yani.

Washington Post’a nasıl konu oldunuz?

Biz Washington Post gazetesine 2010 yılında haber olduk, “İstanbul’daki en ilginç tatlıcı” diye. Bunun ilginç olmasının nedeni de şu; o zaman halka tatlı 1 TL, en pahalı bizim tatlımız 50 TL falandı. Bu dükkanda 1 TL’ye de tatlı yiyebiliyorsunuz, 50 TL’ye de tatlı yiyebiliyorsunuz diye bir sloganla başlıkla haber yapmışlardı bizi. Hatta bir tane müşterimiz Amerika’dan almış gazeteyi bizim dükkanın karşısında duruyor. Abim dikkat ediyor, adam bir gazeteye bakıyor bir dükkana bakıyor burası mı diye. Sonra geliyor konuşuyor abimle. O da mesela bizi çok mutlu etmişti. Amerika’dan birinin gazeteyle gelip, bizim dükkanı ziyaret etmesi çok hoşumuza gitmişti.

En iyi tatlın hangisi?

Tatlıcı Sefa’nın en meşhur, en güzel şeyi, sokak lezzetleri olan halka tatlısı. Bunun yanında elbette baklavamız 10 numara. Tatlıcı Safa’da güzel bir baklavayı çok pahalı bir şekilde almadan yenir. Ürünlerimizin hammaddesi Gaziantep olduğu için çeşitlerimizin hepsinde iddialıyız.

Yazarın Tüm Yazıları