Kütüphanelere siyaseti sokmayalım

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Selçuk Süzmetaş yıllardan beri bilinen bir gerçeği, belki bu kez yetkililerin kulağına ulaşır umuduyla tekrarlıyor:

‘‘Kütüphanecilik konusunda bugüne kadar bir devlet politikası oluşturulmamıştır.’’

Bazı meslek grupları var ki, onların şikâyetleri aynen devam eder, konuşmaları suda bile iz bırakmaz. Zaten medyada da pek yankı bulmaz. Herkes bilir ki, devlet de, hükümet de kütüphaneler için pek çaba harcamaz.

Çünkü toplumda teşhir edilebilecek bir cakası olmadığından, takdir toplayacak bir yanı bulunmadığından, şikayetler kapalı devrede kalır.

Size ilettiğimiz durumun asıl vahim olan yanı; kitap dergi alım-satımlarında yöneticilerin rüzgâr gülü tutumlarından ötürü her iktidara göre abone listesinin değiştirilmesidir.

Açıkçası, alınanlar değerlerine göre seçilmiyor, iktidarın fikir yandaşı olmaları tek ölçü.

Kütüphanelerde dergi tarar ya da bazı yayınları ararsanız, garip olduğu kadar komik şeylerle de karşılaşırsınız.

Bakarsınız bir derginin yirminci sayısından sonrası yok, diğer derginin de yirminci sayısından itibaren ciltleri var.

Şimdi bu konuyu parantez içine alıp, kütüphanelerin bir iç sorunundan söz edelim.

Kütüphanelerin başına gelen yöneticiler, kütüphanecilik dışından geldiğinden, oradaki meslektaşlarıyla bir türlü uyum sağlayamıyormuş.

Kütüphaneciliği bilenle, siyasi iktidarın seçtiği yönetmenin uyuşmazlığı. Hiç kuşkusuz bu, kütüphanenin yönetiminin aksamasına yol açıyor.

* * *

KİTAP, dergi alımı her iktidarın başını ağrıtan bir sorun.

Bakan ve müsteşarın siyasi görüşüne göre öylesine listeler hazırlanıyor ki, artık bu, bir derginin, kitabın kütüphaneler aracılğıyla okura ulşmasını değil, o yayınevinin ihya olmasını amaçlıyor.

Kültür Bakanlığının bu tür yardımı daha tarafsız yapması için tarafsız bir kurul oluşturması gerekiyor.

Gene de seçim zor iş. Çünkü kütüphanelerde; değişik ve karşıt görüşleri içeren kitap ve dergilerin bulunması gerekiyor. Yasaklı kitap lafını, bugün düşünmek bile, zaman dilimi olarak insanı ortaçağa götürebiliyor.

Aboneliğin, kitap alımının nesnel kurallara bağlanmasının, Türk yayıncılığına, dergiciliğine ekonomik yararı olduğunu inkar etmeyelim.

Kütüphanelere devletten başka kimse iltifat etmediğinden, bu konuda sponsorluk söz konusu olamayacağından, iş devlete düşüyor.

Bu yüzden de herkes, devletten para bekliyor.

Belli sayıda kütüphaneler için alınan kitap, bir yardım sayılabilir. Ancak, Türkiye'deki kütüphanelerin sayısıyla sınırlı olması şartıyla.

Bu ,bir siyaset, denetim ve taraftara destek biçiminde uygulanırsa iş çığırından çıkıyor.

* * *

KÜLTÜR Bakanlığı müsteşarı Osman Tekin Aybaş, kütüphanecilik profesörüdür.

Umudum, onun döneminde bu kurumun istikrara kavuşmasıdır.













Yazarın Tüm Yazıları