Kürtçe kursa gittim!..

BATMAN-öğretmen, avukat, mühendis, tarımcı, psikiyatr, ev hanımları ve baro başkanı, toplam 150 kişi başvuruyor. İlginç nokta başka yerde. Savcı, polis, hakim ise başvurmuyor, merak gidermek üzere, bilgi ediniyor.

Batman'da Kürtçe kurs verilecek olan binadayım. Memozin Parkı'nı geçiyorum, Turgut Özal Bulvarı'na değil, Yılmaz Güney Bulvarı'na sapıyorum. Karşı binada İngilizce kursu var. Köşedeki altı katlı binanın dördüncü katı. Kapıda Türkçe ve Kürtçe bir yazı:

‘‘Dilimizin sınırı, özgürlüğümün sınırıdır.’’

Kapı geniş bir hole açılıyor. Girer girmez, Atatürk büstü. Büstün sağında İstiklal Marşı, solunda Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi. Büstün altında ise, ‘‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’’ sözü, Kürtçe olarak.

Özel Batman Kürt Dili ve Lehçeleri Öğretim Kursu 1 Nisan'da başlıyor.

DOKUZ SANTİM

Urfa ve Van ile birlikte Batman, Kürtçe kursların başlayacağı üç ilden biri.

Kursu açan 9 Eylül Üniversitesi İlahiyat mezunu Aydın Üneşi. Din ve ahlak bilgisi öğretmeni. Hakkında açılan bir soruşturma sonrasında, Yozgat'a sürülüyor. O da, emekliliğini istiyor.

Modern sınıflar, modern sıralar. Tertemiz, pırıl pırıl. Sınıflar, kütüphane, kafeterya dışında, anneleri kursa katılacak çocuklar için de, küçük bir oyun salonu bile var. Yaklaşık 30-35 milyar liralık masrafa giriliyor.

Üneşi kursu açmak için 17 Nisan 2003'te valiliğe başvuruyor. Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişleri gelerek, mezurayla kapıların genişliğini ölçüyor. Kapı dokuz santim dar!.. Kursa izin yok!..

Kapılar yıkılıyor, dokuz santim genişliyor, müfettişler yeniden mezurayla ölçüyor, kapı tamam, ama yangın merdiveni yok. Kapı, merdiven, il sağlık müdürlüğü, itfaiye müdürlüğü, bayındırlık müdürlüğü, belediye imar müdürlüğü, asliye hukuk mahkemesi izinleri derken, aralıkta işlem tamam!..

Nisandaki başvuruya aralıkta izin çıkıyor!.. Dokuz ay, yine de gelişme!..

ON HAFTA 100 MİLYON

Dört öğretmen ders veriyor. Haftada 18 saat. On haftalık kursların fiyatı yüz milyon lira. Sınıflar 18-24 kişilik.

On haftada Kürtçe ile ilgili temel bilgiler veriliyor. Üneşi ‘‘Kürtçeyi öğrenenlerin Türkçesi de düzelecek, iki grameri de öğrenecek’’ diyor. Hemen ekliyor:

‘‘Burada Türkçe ve siyaset yasak!..’’

Türkçe yasak olduğu için, söze zaten Kürtçe selamla başlıyor. Sonra, ister istemez Türkçe elbette!..

Başvuranlar Kürtler, Türkler ve Araplar. Çeşitli mesleklerden bu insanlar, bu bölgede özel görev yapanlar. Bölge insanıyla kendi dilinde anlaşmak için Kürtçe kursa yazılıyor. Araplar da öyle. Kürtler ise, dillerini daha iyi konuşmak ve yazmak için başvuruyor. Bir bölüm Kürtler ise, Kürtçe bilmiyor.

Ancak, bana en ilginç gelen nokta, bazı savcı, yargıç ve polislerin kurs için bilgi almaları. Soruları güvenlik ya da yargı anlamında değil. Kurs hakkında merak gidermek üzere. Yumuşamanın net göstergesi. Kursun sahibi Üneşi, ‘‘Devlet memurlarına yüzde 50 indirim yapacağız’’ diyor. Memurlardan herhangi bir başvuru yok. Kısa sürede olması da güç. Ama, kurs merak konusu. Kürtçe tarihte ilk kez güvenlik konusu olmaktan çıkıyor.

Kursun açılışına Batman'ın üç AKP milletvekili de katılıyor. Hatta, biri kursun açılışında Kürtçe konuşuyor. AB süreciyle birlikte, Türkiye çok ciddi bir değişimden geçiyor. Güneydoğu bu değişimin fotoğraflarıyla dolu.

Batı'ya sürgün!..

İKİ
gündür Diyarbakır ve Batman'da çok sayıda insanla konuşuyorum. Politikayla uğraşanların çoğu mutlaka ya soruşturma ve mahkumiyetten ya da sürgünden nasibini alıyor.

Bir noktaya takılıyorum. Sürgün!.. Diyarbakır'dan başka illere atamaları, bu insanlar ‘‘sürgün’’ diye niteliyor. Nereye sürgün?.. Yozgat'a, Çankırı'ya, Çorum'a. Onlara göre, ‘‘milliyetçiliğin ağır bastığı’’ illere.

Batıdan Doğu ve Güneydoğu'ya gönderilen insanlar da, aynı tanımı yapıyor: Sürgün!.. Batıdan Doğuya, sürgün eskiden beri var. Şimdi, tersine dönüyor.

Sonuçta sürgün, yaşadığı topraklardan zorla uzaklaştırma. Doğuya ya da Batıya fark etmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları