Küfürler, hakaretler, yalanlar

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Uğur Dündar'ın bu gece Kanal D'de yayınlanacak olan Arena programını merakla bekliyorum. Bu programda Türk basınına yalan, küfür ve hakaretle giren ve bütün işlevi Tansu-Özer ikilisinin tetikçiliğini yapmak olan bir gazete bozuntusundan söz edilecek. Belgeler ve olaylar açıklanacak, bunların içyüzünü bilen birileri konuşacak.

Ben de kısa bir konuşma yapacağım.

Tansu-Özer ikilisinin Türkiye'de ne durumlara düştüğünü artık herkes biliyor. Bunu inkâr etmek mümkün değil. Haklarında yayınlanan yüzlerce belge bunları yedi bitirdi. Eğer Türkiye'de değil de başka bir ülkede olsaydık, bu ikili şimdi çoktan yargı önünde hesap veriyor olacaktı.

Bunlar zor durumda kalınca, akıllarına bir ‘‘Gazete’’ çıkarmak geldi.

Çıkardılar da!.. Günde sadece bin adet satabilen, Tansu ve Özer'e karşı çıkanlara küfür ve hakaret yağdıran bir gazete. Özer de burada takma isimle yazı yazıyor! Özer'in kalemi çok güçlüdür, vurduğu zaman ses getirir!

Bu gazetenin sahibi olan B. A. isimli şahıs, devlet parasını zimmetine geçirmekten ve yolsuzluk yapmaktan sanıktır.

Tansu döneminde Sağlık Bakanlığı'nda görevli iken büyük yolsuzlukları ortaya çıkmış, bunlar mahkeme kararıyla belgelenmiştir.

Örneğin Danıştay 2'nci Dairesi tarafından oybirliği ile verilen l995/347 esas, l996/763 sayılı kararda, bu şahsın belgelenen yolsuzlukları nedeniyle yargılanmasına karar verilmiştir.

Peki bu yargı kararından sonra ne olmuştur? Bu şahıs yargılanmış mıdır? Mahkeme hangi aşamadadır? Yoksa dosya uyutulmuş mudur?

Aynı gazetenin sahibi olan B. A. isimli şahıs, yakın geçmişte Kiracılar Derneği başkanı olarak görev yapmıştır! Anlaşıldığı kadarıyla, evi bile yoktur.

Peki ama şimdi hem gazete çıkarmaktadır, hem de televizyon kanalı kurmuştur! Bir televizyon kanalı kurmanın maliyeti en az 40 milyon dolar'a ulaşmaktadır. Bu ‘‘kiracı’’ bu kadar parayı nereden bulmuştur?

Değirmenin suyu nereden gelmiştir?

Bunların sahibi olduğu BAYS isimli şirket nerede ve ne zaman kurulmuştur? Ortakları kimlerdir?

Bu sorulara yanıt arayacağız.

***

Bu gazete bozuntusu, Tansu-Özer ikilisinin ipliğini belgelerle pazara çıkaran ve bunların kim olduğunu Türk kamuoyuna tanıtan siyasetçilere ve gazetecilere aylardan beri küfür ve hakaret yağdırıyor.

Sadece siyasetçi ve gazetecilere değil, aynı küfürler onların karılarına da yöneliyor. Kadınların namusuna bile utanmadan dil uzatılıyor.

O insanların evlerinin resimleri gazetede basılıyor.

‘‘İşte gazeteci falancanın evi...’’ Hedef gösteriliyor.

Tansu-Özer ikilisine karşı olanları akılları sıra böylesine gülünç yöntemlerle yıldıracaklar, korkutacaklar, sindireceklerdi!..

Bu gazetede yakın zamana kadar üst düzey görev yapan birinin Uğur Dündar'a yazdığı mektup çok ilginç. Eğer iddialar doğruysa, bunlar yurtdışından dinleme aygıtları falan getirtmişler, bizi dinliyorlarmış! Bu gece Arena'da konuşacak olan kişi, mektubunda bakınız neler diyor:

‘‘Gazetenin manşet haberleri bizzat Özer Bey tarafından telefonla yazdırılıyordu. Özer Bey her ne pahasına olursa olsun Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Aydın Doğan, Dinç Bilgin gibi isimlerin suçlanmasını, karalanmasını istiyordu...’’

‘‘Bunların gerçek amacı ülkücü kimlikli bazı kişileri kullanarak çete benzeri bir örgüt kurmak, zor kullanarak bazı insanların gözünü korkutmak...’’

Bu mektubu yazan da bir ülkücü.

Ben bazı ülkücülerin, birkaç aylık maaş uğruna Tansu-Özer ikilisine servet bekçiliği yapacağına inanmak istemiyorum.

***

Yazının buraya kadar olan bölümünde belki merak ettiniz ve kendi kendinize sordunuz:

‘‘Acaba Emin Çölaşan bu gazetenin ve sahibinin isimlerini niçin vermiyor?’’

Vermiyorum, çünkü bunların istediği o!.. Örneğin gazetenin ismini verelim, ismi duyulsun, reklamı olsun ve satışı artsın... Hiç değilse günde 3.000 adet falan satsın!

Ama gerekirse sahibinin ismini burada açıklayacağım, belgeleri konuşturacağım ve kendisine bazı soruları bu kez ismiyle soracağım.

Evet, bunlar zannettiler ki, insanlara böyle sinsice yalanlarla, iftiralarla, hakaretlerle saldırmak bir yarar getirir, onları korkutur, sindirir, yıldırır! Boylarına poslarına bakmadan küfretmeye başladılar ve saldırıya geçtiler.

Ankara mahkemeleri, bunlar hakkında açılan ceza ve tazminat davalarıyla dolu. Müthiş davalar açıldı. Bunlar yakında sonuçlandığı zaman, bu tazminatları neyle ödeyecekler?

Kim bulacak bu paraları?

Tansu-Özer ikilisi mi verecek?

Yoksa birileri yakında yurtdışına mı tüymek zorunda kalacak?

Bilmiyoruz, bunları zamanla göreceğiz.

***

Enişte Özer'e de burada bir uyarım olacak.

Bu şahıs, karısı başbakan iken devleti yönetir, atamalar yapar, kararnameler hazırlar, ekonomik kararları bizzat kendisi alırdı.

O kadar ki, MİT Müsteşarlığı bile bu şahsa brifing verirdi. Evet, yanlış okumadınız. MİT buna brifing verirdi. Acaba niçin ve hangi sıfatıyla?..

Ancak şimdi ortaya atılan iddialar çok daha vahim. Bunların çete kurduğu, bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin evlerini dinledikleri iddia ediliyor. Dinlemenin ötesinde, gazeteci dövmeye başladılar.

Madem o gazete binasının önünde çekim yapmak sakıncalıdır ve Arena ekibi bu yüzden dayak yemektedir, o halde siz hangi hak ve sıfatla bizim evlerimizin önünde çekimler yaptınız ve resimleri gazetenizde bastınız?

Tansu-Özer ikilisi dikkatli olsun. Bu gibi yöntemlerle bir yere varamazlar. Sonra hesabı çok fena sorulur.

Hem kendi başları daha büyük derde girer, hem de o kullandıkları paralı piyonlar zor durumda kalır.

Evet, bu gece Kanal D'de Arena programını hep birlikte izleyelim. Bir pislik ve çirkef konusunda biraz bilgi sahibi olalım. Bizi bu gibi yöntemlerle korkutacağını zannedenlere hep birlikte gülelim!

Yazarın Tüm Yazıları