Krizin hayırlısı

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Tayland'da başlayıp, kısa sürede hızla büyüyerek Asya'ya yayılan krizin dünyanın diğer bölgelerine bulaşması öngörülenden yavaş cereyan etti. Şimdi, bu ekonomik depremin, Çin'i de sallama sırası gelmiş gibi duruyor. Tabii, işin içine Çin de girince, Asya krizi kendi çapında bir dünya krizi haline gelebilir. Biraz da bu yüzden bir süredir ekonomik krizleri irdeliyoruz. Farkına vardım ki; şu ana kadar yazdığım üç yazıda, krizlerin en temel özelliklerinden bahsetmemişim. O özellikleri, daha önce yeterince tartışmışız gibi hissettiğimden, söze ortadan başlamışım.

1. Ekonomik krizler, ekonominin temel dengelerinde oluşan ‘‘sürdürülemez’’ bir uygunsuzluğun ortadan kaldırılması için kendiliğinden oluşan depremlerdir. Mesela; ülkede döviz açığı veya bütçe açığının veya her ikisinin çok artması. Bu açıkların kısa vadeli borçlarla kapatılması, sürdürülemez bir temel dengesizliktir. Bu gibi durumlarda ortaya ‘‘yüksek devalüasyon’’ veya ‘‘enflasyon patlaması’’ gibi krizler çıkar.

2. Bu krizler, sürdürülemez ekonomik tabloyu, sürdürülebilir bir hale ‘‘geriletir’’. Burası çok önemli olduğu için tekrar edeceğim. Kriz, ekonomiyi, denge noktasını, daha düşük bir milli gelir seviyesinde bulmaya iter. Bu fakirleşmedir. Bu işsizliğin artmasıdır. İşte halkın ‘‘kriz’’ diye adlandırdığı hal budur.

3. Krizler, maalesef, düzeltici olduğu kadar da bozucudur. Yani, ani ve yüksek bir devalüasyon yıllık döviz açığını (cari işlem açığını) ortadan kaldırabilir. Enflasyon patlaması, ulusal parayla ifade edilen devlet borçlarını bir anda (reel anlamda) yarıya indirebilir. Ancak bunu sağlarken, halkın harcanabilir gelirini düşürerek, talebi daraltıp üretim - tüketim dengesi bozar. Bu da bir yeni ‘‘türev’’ krizin ortaya çıkmasına sebep olur.

4. Bu sebepten dolayı, krizler aniden ortaya çıkabilir, ama aniden ortadan kalkmaz. Krizi, suya atılan bir taşın, halka halka dalga yaratmasına benzetebiliriz. Krizin sönmesi, aynen dalganın sönmesi gibi, uzunca bir süre alır.

5. Krizler yukarıda söylediğimiz gibi bozulan temel dengesizlikler yüzünden oluşur. Temel dengesizliklerin oluşması için ‘‘o ülkede, geçmişe benzemeyen yeni bir yönetim veya yaşam tarzının ortaya çıkmış olması’’ lazımdır. Mesela hızlı büyüme, dışa açılma, kambiyo serbestleştirilmesi, siyasi rejim değişiklikleri, ihtilaller, büyük devletleştirmeler, büyük özelleştirmeler, krize sebep olacak ‘‘değişmeler’’dir.

6. Demokrasiler, değişimlerin yavaş olduğu rejimlerdir. Diktatörlükler ise hızlı değişim rejimleridir. En büyük ekonomik kriz 1929'da ABD'de çıkmıştır. Buna ‘‘Dünya Buhranı’’ adı verilmiştir. Bu gerçeği bilmemize rağmen, demokrasisi iyi işleyen ülkelerde ekonomik krizin oluşma ihtimali düşüktür diyebiliriz. Otokratik rejimlerde, diktatör değiştiği zaman, hayata geçirilen popülist (halkı yağlama) politikalar, kolaylıkla kriz ortamı doğurabilir.

7. Piyasalarda görülen her dalgalanma kriz değildir veya mutlaka krize yol açmaz. Çünkü gerek ekonomi bilgisi, gerekse kriz önleme kurumları (Merkez Bankası, IMF, Dünya Bankası vs.) 1930'lara göre çok gelişmiştir. Bu yüzden Asya krizinin etkileri de korkulan kadar büyük olmayacaktır.

Son Söz: Her değişim, gelişim değildir.













Yazarın Tüm Yazıları