Krizde daha yenilikçi yaratıcı olan ortaya çıkacak

"KRİZ sizi nasıl etkiliyor" sorusu artık alışkanlık haline geldi.

Yakınlar elbette çoğunlukta.

Ama kimi zaman şaşırtıcı ve sevindirici cevaplar da alabiliyorsunuz.

Geçenlerde Nişantaşı’nda yeni açılmış olan Japonlar’ın ünlü markası Muji’ye daldım.

Muji’nin ortaklarından, Bilsar Tekstil’in Yönetim Kurulu Başkanı Selman Bilal o sırada dükkandaydı.

Kriz ortamında Muji’nin satışları beklentinin yüzde 60 üzerinde olmuş.

Peki ya tekstil?

Bilal "Avrupa’ya mal yetiştirmeye zorlanıyoruz" diyor.

"Kısa vadeli mal isteyenler Çin’den vazgeçip bize geliyor" diye ekliyor.

Tekstilin başka önemli bir markası Koton’un yaratıcıları ve sahipleri Gülden ve Yılmaz Yılmaz çiftinden duyduklarım da güzel.

Kısa süre önce Cannes’daki fuarda "en iyi perakende başarı ödülü"nü alan Koton dile kolay günde 50 model çıkartabiliyor.

Bu miktar, ünlü İspanyol markası Zara’nın gündelik model sayısına eşit neredeyse.

Ancak Zara’nın müşteri yelpazesinde kadın ve çocuk da dahil iken, Koton genç kızlara ve genç erkeklere hitap ediyor.

2001 yılında dükkan sayısı 10 iken bugün Türkiye ve yurtdışında 180 sayısına ulaşmış olan Koton kriz filan dinlemiyor.

PANTOLON SATIŞLARI PATLADI

Yılmaz Yılmaz, "Krizde daha farklı, daha yaratıcı, daha yenilikçi olanlar ortaya çıkacak" diyor.

Koton, imalat ve lojistikten uzaklaşıp giderek daha fazla AR-GE, trend analizi, inovasyon, pazarlama gibi şeylere odaklanıyor.

Örneğin, Deloitte şirketine yaptırılan ve 7-8 ay süren bir araştırmada, Koton dükkanlarına giren müşterilerin davranışları analiz edilmiş.

ABD dışında sadece Türkiye’de uygulanan bu araştırmanın dışında başka bir araştırmada müşterinin "ifade edemediği" ihtiyaçları saptanmaya çalışılmış.

Yılmaz Yılmaz bunu söyleyince bir an duraksadım.

Acaba benim müşteri olarak "ifade edemediğim" bir ihtiyacım var mı?

Perakende dünyasında bu kadar bilimselliğe pes doğrusu.

Yılmaz çiftinin bir de ilginç bir pantolon hikayesi var.

Yılmaz Yılmaz "Pantolon satışları kötüydü" diye başlıyor.

12 tane pantolon kalıbı yaptırıp dükkana gelen tam 1000 müşteriye denetmişler.

Gönüllü müşterilerin her biri 45 dakika modellerin tümünü denemiş.

Bacakları daha uzun, popoyu daha yüksek gösteren modeller çıkmış bu çalışmanın sonunda.

Pantolon satışları yediye filan katlamış.

Yılmaz Yılmaz haklı.

Krizde yenilikçi olanlar kazanacak.

Sektörünüz daraldıysa alternatif var

YKM Yönetim Kurulu üyesi Saruhan Tan bir "melek yatırımcı" aynı zamanda.

Fikri olan ama parası olmayan girişimcilere sermaye sağlayan "melek yatırımcı" ağı LabX’in 70 üyesinden biri.

LabX’in üçüncü projesi olan "paramarka.com"un melek yatırımcılarından Saruhan Tan.

"Paramarka.com" reklam için alternatif bir mecra olacak.

İnternet ortamında bir "yaratıcı fikir havuzu" düşünün.

Reklamı yapılacak marka için fikirler ortaya atılacak ama aynı zamanda bunlarla ilgili yorumlar ve düşünceler de internet ortamında paylaşılacak.

Tan, "Google da bir hayalden doğmuştu. Bu proje de beni heyecanlandırdı. Nereye varacağını merak ediyorum" diyor.

"Yatırım kararı verirken girişimcinin gözünde bir ışık görmek de önemli" diye ilave ediyor.

Saruhan Tan’ın gözlerinde "ışık" gördüğü, Paramarka.com’un yaratıcıları iki genç kadın: Rahşan Tuncel ile Kübra Sönmez.

Genel Müdürlüğü’nü Fuat Sami’nin yaptığı LabX yönetim kurulu bu fikrin hayata geçebileceğine karar verince "melek yatırımcılar" devreye girmiş.

Paramarka 300 bin ila 400 bin YTL’lik bir proje ama Nasreddin Hoca’nın "Ya Tutarsa" fıkrasındaki gibi tutarsa milyarlık bir projeye de dönüşebilir.

LabX’in "melek yatırımcılarla" buluşturduğu başka ilginç bir proje, ilaç sektörü için deney fareler yetiştirmek.

Tarım Bakanlığı’ndan "ruhsatlı" fare.

Bu fikir de başka bir genç kadından Begüm Buğdaycı’dan çıkmış.

Saruhan Tan’a bakarsanız, bu tür projeler krizde farklı açılımlar sunabilir.

"Krizde sektörü daralmış olanlar böyle alternatif yatırım alanlarına yönelebilirler" diyor.
Yazarın Tüm Yazıları