Kritik dört ay

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Avrupa Birliği'ne üye bir ülkenin Dışişleri Bakanı ilk kez çıkıp açık açık, ‘‘Birliğin genişleme sürecine Türkiye de dahil edilmelidir'' dedi.

İlk kez, Türkiye'nin Giriş Öncesi Strateji aşamasına kabul edilmesi gerektiği açıkça dile getirildi.

İlk kez, Avrupa Kıbrıs'ta üyelik müzakerelerini taraflardan sadece biriyle başlatmamalıdır denildi.

Hürriyet'in dışpolitika muhabirlerinden Zeynep Gürcanlı, İtalyan Dışişleri Bakanı Lamberto Dini'nin basın toplantısını izlerken şaşkınlıktan bir ara not almayı bırakıp, dinlemeye daldığını söyledi. Çünkü Avrupa Birliği dosyasına çok iyi hakim olan Zeynep, Türkiye ile ilgili ilk kez böylesine anlayışlı ifadelerin kullanıldığı bir basın toplantısına şahit oluyordu.

Dini, KKTC'den ‘‘Kıbrıs'daki Türk hükümeti'' diyerek söz ediyor ve

‘‘Kıbrıs'ta iki hükümet, iki varlık bulunuyor. Eğer, üyelik müzakereleri bunlardan sadece bir tanesi ile başlatılırsa, bu üyeliğin de sadece o tarafla gerçekleşmesinin yolunu açar. Kıbrıs sorunu bir çoğunluk, azınlık sorunu değildir. Orada iki toplum var. AB bunu kabul etmez, yoksa barış sürecini bombalamış olur'' diyordu.

Dini'nin kullandığı ifadenin, Avrupa Birliği'nin Rum yönetimi ile görüşmelere başlama kararını ‘‘Görüşme sürecine düşen bomba'' diye niteleyen Denktaş ile aynı olması ‘‘Bizi kimse anlamıyor'' yakınmalarının boşluğunu kanıtladı.

İyi anlatıldığında, anlayanların çıktığını da gösterdi.

Bunda Roma Büyükelçimiz Umut Arık'ın da payı oldu. Dokuz aylık görev süresinde İtalyan hükümetiyle çok yakın temas kuran ve İtalya'da yaşayan Türkleri bir araya getirip, bu gücü Türkiye'nin ve Türklerin daha iyi tanınması için harekete geçiren Büyükelçi Arık'ın rolünü İtalyan Dışişleri Bakanı ve Başbakanı da teslim ettiler.

* * *

İtalyan Dışişleri Bakanı Lamberto Dini'nin salı günü Türk Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile yaptığı görüşmeden sonra düzenlediği basın toplantısı Yunanistan'da büyük gürültü kopardı.

İtalya'nın Atina Büyükelçisi Dışişleri'ne çağrıldı ve duyulan memnuniyetsizlik kendisine iletildi.

Cem-Dini görüşmesi İtalya'da da tartışmalara yol açtı. Bazı gazete ve televizyon kanalları Dini'yi Türkiye'deki insan hakları sorununu hafife almakla suçladılar.

Ama nedense İtalya'nın AB desteği Türk gazete ve televizyonlarında gerektiği kadar yankı bulmadı.

Bunda, İsmail Cem'in Avrupa ile ilişkileri kendinden önceki Dışişleri Bakanı Tansu Çiller gibi iç politika malzemesi yapmaktan kaçınması önemli rol oynadı.

İkinci neden de, Türkiye'ye Avrupa perspektifi vermeyen Gündem 2000 raporunun yayınlanmasından sonra kamuoyunda doğan hayalkırıklığıydı.

Sessizlik, AB üyeliğini sihirli bir değnek gibi gösteren anlayışın süreklediği bir uçtan, Avrupa'ya burun kıvıran bir diğer uca sürüklenmekten kaynaklandı.

Oysa, AB içindeki çelişkileri de yansıtan İtalya'nın tavrı ilgiyle izlenmesi gereken önemli bir gelişme.

* * *

Avrupa Aralık ayında Lüksemburg'da yapacağı zirvede genişleme süreci hakkında son kararını verecek.

Bu yüzden İsmail Cem'in Eylül başında Fransa, ardından Almanya ziyaretleri; Başbakan Yılmaz'ın Alman Başbakanı Helmut Kohl ile Bonn'daki buluşması sonucu etkileyebilecek önemli temaslar olacak.

Tabii ki sadece İtalya'nın desteği yeterli değil, ama yabana da atılmamalı.

İlk kez Avrupa kulislerinde birilerinin çıkıp KKTC tabusuna dokunduğu görülmeli;

Avrupa'nın yeni hükümete açtığı kredinin, siyasilerin omuzlarına çok ciddi bir sorumluluk yüklediği de fark edilmeli.

Önümüzde dört ay var. Hem kendimizi hem de Avrupa'yı değiştirmek için.

Yeter de artar bile!

Yazarın Tüm Yazıları