Korkut Göze: Ahmet ve Beşiktaş
Güncelleme Tarihi:
ŞU Ahmet Dursun'u kim bulup getirdiyse, aklına sağlık... Topla buluştuğu sahanın her noktasında bir olay yaratıyor. Ayakları bir tilki kadar çabuk ve hızlı. Vücudunu ve hareketlerini rakibin pozisyonuna göre ayarlıyor. Gözden kaçırdın mı, yandın... Bir anda kalecinin karşısına dikiliyor. Ele avuca sığmayan afacan bir çocuğa benziyor Ahmet Dursun... Notlarıma bakıyorum, oyunun her dakikasında ona rastlıyorum. 11. dakikada kendin pişir kendin ye örneği bir pozisyon yaratıyor. Herşeyi ile nefis. Bir de güzel vursa... 12. dakikada Ertuğrul bir gol atıyor, pası yine bizim Ahmet'ten. Adam, bir dakikayı boş geçirmiyor.
18. dakikada rakipten topu bir aşırışı var, kötü de kullansa alkışlanıyor. 24. dakikada kaleciye de basıyor çalımı, Tayfur boş kaleye atamıyor topu. Ve 32. dakikada yine kaleciyi geçiyor... Yapma Ahmet, daha ne bekliyorsun...
İSYANIM BEŞİKTAŞ’A
Denizli, Ahmet'i kollamaktan oyunu unutuyor. Ben de Ahmet'i yazmaktan neredeyse Beşiktaş'ı unutacaktım. Bakıyorum, ilk yarının pozisyon zengini Beşiktaş gitmiş, ikinci yarıya iki pas yapmakta zorlanan berbat bir takım gelmiş. Bir de Ahmet olmasa... Saate bakıyorum, 62. dakikayı gösteriyor. Ahmet taç çizgisinden aldığı topu ceza sahasına kadar taşıyor. Ali'nin sağından atıp solundan geçerken, kendini yerde buluyor. Penaltı mı? Hakemin vicdanına bırakıyorum. Ancak, ilk yarıda kaleci Süleyman’ın, Ahmet'i ayağından çektiği pozisyondaki penaltıyı hatırlıyorum ve isyan ediyorum. Bir isyanım da Beşiktaş'a... Eğer, ilk 45 dakikada ezip geçtiğin bir rakip karşısında, ikinci yarıda ecel terleri döküyorsan... Kaçırdığın bunca fırsattan sonra maçı rakibe teslim ediyorsan... Adama kötü damgası vururlar. Tıpkı, maçın hakemi Kadir Tozlu'ya olduğu gibi...