Korku filmi gibi

HANİ bazı filmlerde bazı sahneler vardır...

Üstüne gelen silahlı adamlardan veya kendisini ezmeye çalışan arabadan ya da ne bileyim işte kurgulanmış birtakım yaratıklardan kaçacak yeri kalmamıştır kahramanın...

Kaçmış kaçmış nihayet gelip bir duvara dayanmıştır...

Durumumuz bu.

Köşeye sıkıştık.

Bunaldığımızda kaçacağımız, kaçıp nefes alabileceğimiz yerler yok oluyor.

Etrafımız duvara dönüşüyor.

Mecazi anlamda değil...

Gerçek duvar.

Betondan.

Ege ve Akdeniz’deki koylar bir bir imara açılıyor.

Yani Kuşadası’ndaki, Antalya’daki gibi koca koca oteller dikilecek o güzelim yerlere.

İş ortasında gözümüzü kapatıp olmayı düşlediğimiz yerler yok oluyor.

Gidemesek de hiç olmazsa hayallerimizde bizi bekleyen yerler...

***

"Herhalde buradan kalkıp ağaçların altına piknik yapmaya gidecek değildin, şimdi ne güzel, yapılacak otellerde kalırsın işte!" diyenler çıkacaktır, oraları imara açan zihniyet yalnız değildir elbet.

İyi de bu binalar kuş yuvası misali ağaçların tepesine kondurulmayacak herhalde.

O koylarda tek ağaç kalmayacak.

Kuşadası’nda nasıl tek zeytin ağacı kalmadıysa...

Gidip nereye bakacaksınız otelin penceresinden?

Sağdaki soldaki öteki otellere mi?

Hem akşama kadar havuz başında yatıp, akşam açık büfeden tabağı doldurmaksa maksat... Bir de animatörler eşliğinde hoplayıp zıplamaksa, bu otellerin o koylarda olmasıyla Konya Ovası’nda olması arasında hiç fark yok.

Gidin oraya yapın otellerinizi!

***

Fakat bu yakan, yıkan, kesen, bozguncu zihniyetin bir iyi tarafı(!) var ki elde kalanlara şükrettiriyorlar insanı.

Mesela İstanbul’da, şehir dışındaki boş arazilere kurmayı akıl ettiler yeni yerleşim yerlerini.

Maazallah misal Ayasofya Camii’ni, Dolmabahçe Sarayı’nı yıkıp yerine site dikebilirlerdi.

Bu şimdilik böyle tabii.Bugün başımızda ağacı sevmeyenler var, yarın bakarsınız tarihi sevmeyenler gelir, o da olur.

MIŞ-MUŞ

İzmir’de erkeklerin yüzde 34’ü kadınlardan şiddet görüyormuş.

Kızlar, çok sıkışırsanız İzmir’e yerleşirsiniz!

*

Okullarda öğrencilerin elinden düşürmediği "Kelebek", bıçak sayılmamış.

Ondan gelen ölümü de ölüm saymazlar bakarsınız!

*

"Şu Çılgın Türkler", yayınevi sahibine vergi rekortmenliği getirmiş.

Türkiye’de kitap satışından vergi rekortmenliği ha?! Biri beni çimdiklesin!

*

Tarım Bakanı Eker, Diyarbakır’da çocuklara 5 YTL karşılığında taş ve molotof attırıldığını söylemiş.

E, hükümet çözümü buldu sayılır, çocuklara 10 YTL verip durdururlar olayları!
Yazarın Tüm Yazıları