GeriSeyahat Kolomb’un peşinden Orta Amerika
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kolomb’un peşinden Orta Amerika

Kolomb’un peşinden Orta Amerika

Bu kez deneyeceğimiz araç Toyota Land Cruiser Prado. Rotamız ise Orta Amerika’nın ortasındaki ülke Kosta Rika. Daha önce sadece haritada ve son dünya kupasında Milli takımımız ile yaptığı maçtan aşinalığım olan Kosta Rika’ya gidişin zor ve uzun olacağını biliyordum, ama bu kadarını da beklemiyordum. Bir Pazar sabahı İstanbul’dan (Frankfurt aktarmalı) Venezuella’ya 15 saatlik bir yolculuğun ardından indik. Hem bir gece dinlenelim hem de Latin Amerika ülkesi olan Venezuella’yı da bir görelim dedik!...Dedik de daha Venezuella’nın başkenti Caracas’a indiğimizde bir başkentten çok üçüncü dünya ülkesinden bir şehirle karşı karşıya kaldık. Havalimanından şehre giderken hiçbiryerde görmediğimiz kadar gecekonduyu birarada gördük. İnanılmaz bir çarpık yerleşim. Birbirine yapışık, nefes almayan, tuğladan yapılmış ev denmeyecek yapılar her yeri kaplamıştı. Birden Sultanbeyli’yi, Ümraniye’yi ve gecekondu semti diye geçen bir çok İstanbul semtini düşündük de ‘vay be bizimkiler epey lüksmüş’ dedik. Neyse beş yıldızlı bir otele gidip iyice dinleneceğimizi düşünürken, işte karşımızda uluslararası bir ünvana sahip ‘eksi’ beş yıldızlı Inter Continental. Odaların temizliği, sigara yanıklarıyla üzerinde desen yapılmış çarşafları, yarısı içilmiş içkileri ile mini barı ve sabahın erken saatinde ayakta duramayan müşterilerinin çığlıklarıyla yol boyunca gördüğümüz manzara ile çok özdeşleşmiş bir 5 yıldızlı otel ile karşı karşıyaydık.Bir şeyler yemek ve biraz da şehir merkezini görmek için otelden kendimizi dışarı zor attık. Attık da resepsiyondan gideceğimiz birkaç adres istediğimizde bize verilen cevap, şehrin güvenliği olmadığı ve sadece birkaç yüz metre ilerideki bir alışveriş merkezine gidebileceğimizdi. Yani can güvenliğimiz bile yoktu. Anlayacağınız Caracas’ın sadece, yol boyunca yığılmış gecekondularını ve sıradan bir alışveriş merkezini gördük. Hamburgerlerimizi yedik odamıza döndük. ORDUSU OLMAYAN ÜLKESabah çantalar elimizde yine havalimanındaydık. Ve nihayet Kosta Rika’ya gidebilecektik. Bir 3 saatlik daha yolculuktan sonra Kosta Rika’nın başkenti San Jose’ye vardık. Nihayet cennet. Caracas cehenneminden sonra klasik müziğin çalındığı bir havalimanı, güleryüzle sizi karşılayan personel ve sıcak hava, kaybettiğimiz moralimizi geri getirdi. Orta Amerika’nın sağlık, eğitim ve ekonomik alanda en gelişmiş ülkesi olan Kosta Rika’nın geçmişi 10 bin yıl öncesine dayanıyor. Tarihi eskilere dayansa da 1502 yılında Kristof Kolomb tarafından bulunan ülke o yıllarda İspanyollar tarafından ‘Rich Coast’ (zengin sahil) diye adlandırılıyormuş. Zamanla adı Kosta Rika’ya dönüşen ülkenin en büyük özelliği 1948 yılından bu yana askeri bir orduya sahip olmaması. Buna rağmen dünyanın en güvenli ülkelerinden biri Kosta Rika.109 YANARDAĞ Ve en önemli özelliği kuşkusuz doğası... Bugün dünyanın akciğerlerinden biri sayılan ve nefes almamızda yüzde 5 gibi önemli bir payı olan Kosta Rika, aynı zamanda 800 çeşit ot, 1000 çeşit orkide, 2000 çeşit ağaç, 200 çeşit memeli hayvan, 850 çeşit kuşu, papağanları, kelebekleri ile çok büyük bir görsel zenginliğe sahip. Bitti mi bitmedi... Okyanus’un kenarındaki Kosta Rika tam bir dağlar ülkesi. Ama bizim sukunetle ve hayranlıkla seyrettiğimiz dağlar aslında birer canlı yanardağ(mış). 1968’de 78 kişinin ölümüne sebep olan Arenal Yanardağı’yla birlikte bugün ülkede 9’u aktif olmaz üzere 109 tane volkan mevcut. Yüzde 94’ü beyaz, yüzde 3’ü siyah ve geri kalanı Amerikan yerlileri ve Çinlilerden oluşan nüfus, bu volkanlar ve tabiat güzelliği sayesinde turizm açısından da büyük bir gelire sahip. Evet ne demiştik. Rotamız Orta Amerika’nın ortasındaki ülke Kosta Rika. Yeni Prado 79 bin EuroArazi aracı segmentinin efsanevi modeli olan Toyota Land Cruiser Prado’nun, 5 vitesli yeni otomatik şanzımanlı versiyonları Kosta Rika’daki performansla tanıtıldı. 4.0 litre hacimli V6 silindirli benzinli motora sahip olan Land Cruiser Prado ilk olarak 2003 yılı Mayıs ayında tamamen yenilenerek pazara sunuldu. Yeni Land Cruiser’ın Kosta Rika’da tanıtılan en önemli yeniliği, yeni 5 vitesli otomatik şanzımanı. 4.0 litre hacimli benzinli motor 250 beygirlik gücüyle yüksek performans sağlarken, yeni 5 ileri oranlı otomatik vites kutusu performans ve yakıt ekonomisini bereberinde getiriyor. Geliştirilen bu özellikleri sayesinde, yeni Land Cruiser Prado eski modele oranla daha hızlı ve daha az yakıt tüketiyor. Yeni şanzıman sayesinde aracın son sürati 175 km/s’ten 180 km/s’e yükselirken (yüzde 3 oranında iyileşme), 0’dan 100 km/s’e hızlanma performansı 9.5 saniyeden 9.1 saniyeye (yüzde 4 oranında iyileşme) iniyor. Ayrıca, ortalama yakıt tüketiminde de yüzde 6.5 oranında iyileşme yaşanıyor. Ortalama tüketim 100 km’de 13.5 litreden 12.7 litreye düşüyor. 5-ileri otomatik şanzımanın yer aldığı yeni Prado’da yol koşulları ve sürücüden alınan sinyallere göre en elverişli vites değişim programını tanımlayan yapay zeka özelliğine sahip AI-SHIFT teknolojisinin yanı sıra bu sistemde şanzımanın valf gövdesinde lineer solenoid bir valf da bulunuyor. Böylece, motordan gelen ECU girdilerine yanıt verirken şanzıman yağı basıncında daha yavaş bir artış sağlamak mümkün oluyor. Ve sonuç olarak vites değişiminde şok azaltılıyor. Yeni 5-ileri şanzıman benzinli 4.0 V6 motor tipinde standart olarak bulunuyor.Yeni Land Cruiser Prado’nun 5 ileri otomatik vitesli modelinin Türkiye’deki satış fiyatı ise 78 bin 439 Euro+ 3 milyar 50 milyon lira olarak açıklandı.1. günYanardağa özel yolBöylesi cennet bir ülkeyi de dolaşmak Toyota’nın 4X4 modeli Land Cruiser Prado ile kısmet oldu. Planlanan 3 günlük performansın birinci gününde toplam 200 kilometre (80 kilometresi offroad) yol aldık. Kosta Rika’nın Heredia şehrinde başladığımız parkur, ülkenin dağlık bölgesinde yer alan Monteverde’de son buldu. Yaklaşık 7 saat süren sürüş esnasında, Braulio Carrillo şelalesini ve Arenal volkanını görüntüleme şansı bulduk. Her ne kadar volkanın ağzı bulutlarla kaplı olsa da kalan görüntü oldukça görkemliydi. Toyota, volkanı daha net görmemiz ve araçları arazide daha iyi test etmemiz için 15 günlük bir çalışma sonucunda tepeye giden bir yol inşa etmiş. Nehir geçişleriyle devam eden sürüşümüzün sonunda 400 çeşit kuşun, 490 çeşit kelebeğin ve 2 bin 500 çeşit bitkinin yer aldığı Bulutlar Ormanı’nın içinde bulunduğu Monteverde bölgesine vardık. Gezimize adını veren ‘Bulutlar Ormanı’, tüm ihtişamıyla karşımızdaydı. Yol boyunca üstün performans gösteren ve arazi şartlarında problemsiz bir yol tutuş sağlayan Prado’larımızı tozdan, çamurdan görünmez bir halde ertesi günkü zorlu parkur için dinlenmeye bıraktık. Tabii kendimizi de...2. günBulutlarda kayboldukPerformansın ikinci günü adrenalimizi tavana vurduracak bir deneyimle karşı karşıyaydık. Canopy. Canopy ağaçtan ağaca teller arasında makara ile yüzlerce metre yükseklikte kol kuvveti ile kayma demek. Hani bizim yolsuz, köprüsüz köylerimizde çocukların okula gitmek için kullandıkları makara sistemi varya. İşte o. Adamlar bunu turizm amaçlı kullanıyorlar. 13 ağaç arasına gerilen çelik halatlarla oluşturulan sistem dünyanın en büyük canopy merkezini meydana getiriyor. Bu merkezin diğer bir özelliği ise bulut ormanlarının tepesinde inşa edilen tel köprüler. Bu köprüler sayesinde ziyaretçiler bulutların üzerinde yürüyebiliyor. Tabii biz de.Bu heyecan dolu deneyimden sonra öğlen Copal köyüne hareket ettik. Yerli kadınların hazırladığı yerel yemekleri yedik, bizim için hazırlanan müzik ve dans gösterilerini seyrettik. Copal erkeklerinin boğalar ve atlar ile yaptıkları gösteriler bize eşsiz bir gün yaşattı.Her ne kadar sahil bölgelerde sıcaklık 35 derece olsa da biz ilk iki günü dağ tepe sürüşü yaptığımız için 15 derecelerde geçirdik. Nihayet ikinci günün sonunda deniz seviyesine inerek Pasifik Okyanusu’nu gördük ve sıcağı hissettik. Kalacağımız oteli gördüğümüz de ise tüm yorgunluğumuzu unutarak kendimizi suya attık. Dünyanın en iyi 10 oteli arasında yer alan Punta Islıta’da sadece bir gece konaklamak bizi kesmese de, yorgunluğumuzu ve stresimizi almaya yetti. Otel kendine ait koyu ve birbirinden ilginç yemekleri ile müthişti.3. günGezinin en iyi ekibi oldukLand Cruiser Prado’lar ile yaptığımız maceranın üçüncü ve son gününe ise Punta Islıta’da yaptığımız muhteşem manzaralı kahvaltı ile başladık. İkinci gün 70’i arazide olmak üzere 150 kilometre yol katettikten sonra performansın son gününde 280 kilometrelik yol bizi bekliyordu. Öğlene kadar arazi şartlarında Prado’ları kullandıkten sonra Nicoya körfezinden feribotlarla Punteranas’a geçtik.Kosta Rika’daki performansa bizim dışımızda İngiltere, Belçika, Finlandiya, İsveç ve Norveç’ten de gazeteciler katılmıştı. Biz gezinin feribot aşamasına kadar 6 araçtan oluşan bir Türk grubuyduk. Kendi rehberimiz ve fotoğrafçımızla yol alıyorduk. Ama feribottan indikten sonra diğer ekiplerinde eklenmesiyle biranda 30 araçlı bir filoya dönüştük. İşin zor kısmı ise burada başlıyordu.Çünkü gezinin en başarılı ekibi seçilmiştik. Birbirimizden kopmadan, kaza yapmadan başarılı bir şekilde üç gün boyunca yol almıştık. Diğer gruplarda ise kazalar, lastik patlamaları ve bir çok kaybolmalar yaşandı. Bu programın sürekli aksamasına ve hedeflenen yerlere zamanında varmakta güçlük çekilmesine sebep oluyordu. Feribottan sonra tüm ekiplerin birleşmesiyle bizde de kopmalar oldu, ama neyse sağ salim otelimize vardık. İşte bir Kosta Rika performansı da geride kalmıştı. Her ne kadar gidiş ve dönüş yolculukları uzun ve yorucu olsa da bizim için büyük bir deneyim oldu.
False