Kokpit

Uğur CEBECEİ
Haberin Devamı

Bavulunuz sizi izliyor

Havalimanlarında kullanılan bar kod ve lazer bar kod sistemleri tarihe karışıyor. İngiliz Havayolları British Airways (BA) tarafından denenen sistem başarılı olursa, havalimanlarında kullanılan bagaj sistemlerinde köklü bir değişiklik yapılacak.

ICODE adlı yeni sistemde yolcu ve bagajı arasında küçük bir anten ve çip yardımıyla iletişim kuruluyor. Yolcu ilerledikçe bagajı da onunla birlikte ilerleyerek uçağa gidiyor. Yolcu uçağa binerken bagaj da uçağa yüklenmiş oluyor. Bagaj ve yolcu arasındaki irtibatı basit bir sistem sağlıyor. Yolcu check-in kontuarına geldiğinde normal bagaj işlemleriyle birlikte verilen kağıtların arasında mini çip bulunuyor. Bagaja yapıştırılan bantta da radyo yayını yapan küçük bir çip yeralıyor. Bir rozet büyüklüğünde olan çipler silikondan imal edilmiş. Ancak çok dikkatli bakıldığında fark edilebiliyor.

SÜREKLİ BAĞLANTI

Yolcunun elindeki bagaj belgeleri ile bavullar arasında devamlı irtibat kuruluyor. Eğer bağlantı kesilirse bagaj kenara alınarak şüpheli ilan ediliyor. Çünkü yolcu check-in yaptırıp bavulunu kargoya verebilir ama uçağa binmekten vazgeçebilir.

Çipin çalışması için herhangi bir pile veya güç kaynağına gerek yok. Bagaj rontgen cihazından geçerken özel tarayıcının yaydığı sinyal ile çipteki bilgiler okunuyor. Veriler ana bilgisayar sistemine geçiyor.

Barkodlu sistemde ise her türlü önleme rağmen lazer sisteminin bavul üzerindeki barkodu okuyamaması veya yanlış bir kodlama yüzünden karışma olasılığı bulunuyor. Ayrıca yaşanan aksaklıklarda yanlış yazılmış barkod etiketinin çözülmesi ve yeniden yönlendirilmesi uzun zaman alıyor. Oysa bu sistemde böyle bir sorun yok. Birebir ilişki var. Yolcu ve bavul karşılıklı sinyalle yürüyorlar.

HENÜZ MALİYETLER YÜKSEK

Deneme çalışmaları süren sistemle ilgili olarak uzmanlar maliyetler konusunda bir açıklama yapmıyorlar. Yeni sistemin eskisine oranla daha pahalı olduğu kesin. Ancak kullanımın genişlemesiyle birlikte barkodlu sisteme göre maliyetlerin önemli ölçüde düşeceği sanılıyor.

ICODE’la ilgili olarak Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA araştırmalara devam ediyor. Elde edilecek sonuçlar doğrultusunda FAA gelecek yıl bir rapor hazırlayarak Uluslararası Havayolu Taşıyıcılar Birliği IATA'ya sunacak. Ayrıca sistem diğer büyük havayolları ve terminal işleticileri tarafından da dikkatle izleniyor. BA sistemden memnun. Gelecek yıllar içinde Heathrow'dan başlayarak tüm bagaj sistemlerini yenilemeyi düşünüyor. BA Heathrow Havalimanı'na ortaklarını ve diğer havayollarını çağırarak sistemi tanıtıcı turlar düzenliyor. I*CODE’la ilgilenen diğer havayolları arasında Lufthansa ve Virgin de var.

BA'in Müşteri Servisleri Müdürü Mike Street, yeni sistemin gelecekte birçok havalimanında kullanılacağını belirtiyor. Artık havalimanlarının çok büyüdüğünü söyleyen Street, 1990'dan bu yana kullanılan bar kod sisteminin yeterli olmadığına dikkat çekiyor.

EN GÜVENLİ SİSTEM

Çok ender havalimanlarında gümrük çıkışlarında elinizdeki bavulun gerçekten size ait olup olmadığı sorulur. Biletinizdeki etiket ile bavulunuz üzerindeki etiket çok nadir karşılaştırılır. Bazen konveyör üzerinden bir ya da bir kaç bavulu alıp gidenler oluyor. Aynı marka, aynı renk bavullarda karışıklığa sıkça rastlanıyor. Gerçek sahibi ile gerçek bavul eşleşmiyor. Bu sistem bu soruna da çözüm getiriyor. Terminalde gümrüklü saha çıkışında eğer elinizdeki kartla bavulunuz aynı sinyali vermiyorsa alarm çalıyor. Böylece bir karışıklık ya da hırsızlık orada ortaya çıkıyor.

Şu anda Heathrow Havalimanı'ndaki sistem Philips Semiconductors, Texas Instruments/Ultra Electronics ve Omron Electronics tarafından ortak kuruldu. Denemeler Heathrow-Manchester ve Heathrow-Münih arasındaki uçuşlarda yapılıyor. Bu hatların seçilmesinin nedeni ise bagaj yükünün diğer noktalara oranla daha yüksek olması. Uzmanlar yaklaşık 225 bin bagajın bu hatta başarıyla götürüldüğünü açıkladılar.

Neredesiniz?

Yakın gelecekte yolcular ellerindeki biniş kartındaki çipler sayesinde izlenebilecek. Havalimanı içinde nerede oldukları hemen belirlenebilecek. Bu sistem sayesinde havalimanlarında acil nedenlerle yapılan yolcu arama anonsları kalkacak.

Örneğin terörist olduğu belirlenen bir yolcunun havalimanı içinde hangi mağazada, hatta hangi tezgahın önünde durduğu bilgisayarda saptanabilecek. Biniş kartındaki çipten alınan sinyaller sayesinde bu olacak. Güvenlik kameraları ile yönlendirme yapılarak kuşkulu kişi sürekli izlenebilecek. Yakalanması gerektiğinde bir operasyon için her şey hemen planlanabilecek.

Kargaşayı önlüyor

Ekipten Philips geçen yıl BA'in Victoria Tren İstasyonu'ndan Gatwick Havalimanı'na giden yolcular için check-in sistemini hazırlamıştı. Sistem sayesinde yolcular havalimanının kargaşasına girmeden tren garında tüm işlemlerini tamamlayabiliyorlar.

Eski bar kod sistemi otomatik olarak gözükse de işlerin yaklaşık yarısı yine elle yapıldığına dikkat çeken uzmanlar yeni I*CODE ile bagaj hizmetinin çok daha başarılı yürüdüğünü belirtiyorlar.

Sistemi tasarlayan firmaların birleştiği konu ise bagaj kaosunun giderek havalimanlarının en önemli sorunları arasında yerini alması.

Çünkü yılda yaklaşık yüzde 6 ile büyüyen hava taşımacılığı geliştikçe havalimanlarına gelen yolcu sayısında büyük artışlar yaşanıyor. Uçakların tam saatinde kalkabilmesi için bagajların zamanında güvenli yüklenmesi ve sistemin çok hızlı çalışması gerekiyor.

Demirel zerafeti

Her kazadan sonra, o kazanın yaşandığı uçak tartışılıyor. İnsanlar aynı modeldeki uçağa binme konusunda tedirgin davranıyorlar. Kısa süre sonra tedirginlik kayboluyor, unutuluyor.

Dünyada iki büyük imalatçı var. Pazar payları birbirine yaklaşıyor. Biri Amerikalı Boeing, diğeri Avrupalı Airbus. Her iki kuruluşun uçaklarının yüzde 95'i kullanıcı hataları yüzünden düşmüş. İmalat hataları oldukça az. Hiç yok değil. Ve biz bir yolculuğa çıkarken, uçağımızı seçme şansına sahip değiliz. Gelecek yüzyılda da bu böyle olacak.

Ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, uçağını seçme hakkına sahip. THY filosundan uçak istendiğinde uçulacak yola göre iki-üç alternatiften birini kullanabilir.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Tiran'a gitti. Büyük devlet tablosunun sergilendiği bir geziydi. Bordo bereliler vardı, kendi helikopterlerimiz hazır bekliyordu. Cumhurbaşkanı bu geziyi Boeing 737-400 uçağı ile yaptı. Yani Adana, Ceyhan'da çakılan uçağın bir benzeri ile. Hiç bir tedirginlik göstermedi. Belki özel olarak B737-400 istedi. Bir Demirel zerafeti sergiledi.

Bugün Türkiye'de, Türk bayraklı uçan 65'den fazla 737 uçağı var. Büyük bölümü THY'de, diğerleri özel havayolu şirketlerinde. Türkiye'ye bir çok havayolu şirketi B737 uçakları ile sefer yapıyor. Dünyada toplam 3100 adet Boeing 737 uçağı tepemizde uçuyor. Boeing ya da Airbus, aynı sınıflarda, farklı adlarla uçaklar imal ediyorlar. Biri diğerinden güvenli değil. Her ikiside güvenli. Birinin uçağı kaza yaptığında diğeri daha iyi gibi geliyor.

Yüksek teknolojinin en titiz olduğu yer gökyüzü. Her zaman ve her şartta uçakla yolculuk çok daha güvenli... Bunu sakın unutmayın...

Lufthansa’dan özel fiyatlar

Alman Havayolları Lufthansa 30 Haziran’a kadar Amerika'da yeni uçuş noktaları Detroit ve Philadelphia'ya 499, Caracas'a ise 799 Dolara uçmaya başladı. Frankfurt aktarmalı olarak yapılan seferlerden İstanbul dışında, Ankara ya da İzmir'den uçuşlarda da aynı fiyat uygulanıyor. Lufthansa Afrika ve Uzakdoğu’da da indirimli fiyat uygulaması başlattı. Yeni uygulama ile 1 Nisan-30 Haziran arası İstanbul, Ankara ve İzmir'den Frankfurt aktarmalı Cape Town, Johannesburg ve Lagos'a 899 Dolar, Pekin, Bangkok, Hong Kong, Seul, Saygon, Şangay ve Singapur'a 889'a Dolara uçuluyor.

Şirketin bu yaz sezonundaki diğer bir yeniliği de İstanbul-Düsseldorf direkt seferleri. İstanbul'dan cumartesi ve pazar günleri karşılıklı düzenlenen seferlerle Lufthansa'nın İstanbul'dan Frankfurt ve Münih'ten sonra direkt uçuş yaptığı tarifeli nokta sayısı üçe çıktı. Lufthansa 28 Mart tarihinden itibaren de İstanbul'dan Frankfurt'a günde dört sefer yapıyor.

Yangın söndürme

uçağı göklerde

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAI) tarafından yangın söndürme uçağına dönüştürülen S-2E Tracker ilk uçuşunu Ankara Akıncı'da yaptı. Test Pilotu Bill Walker ve Kalite Uzmanı Tony Keller tarafından gerçekleştirilen iki test uçuşu başarı ile tamamlandı.Test süresinin yaklaşık bir ay süreceği belirtilirken toplam uçuş sayısının uçağın performansına göre 6 veya 7 olması planlandı. Bu uçuşların son üçünde S-2E'nin su depoları denenecek.

TEMA-TAI İŞBİRLİĞİ

Türkiye Erezyonla Mücadele ve Ağaçlandırma Vakfı'nın (TEMA) ve Ankara'daki TAI işbirliği ile ortak yürütülen projede uçağın haziran ayına kadar test uçuşlarının tamamlanması hedefleniyor. Uçak daha sonra Orman Bakanlığı'na teslim edilecek. S-2E'nin haziran ayında tanıtımının da yapılması planlanıyor.

İKİNCİ HAYAT

Deniz Kuvvetleri'nin envanterden 1993 yılında çıkarttığı S-2E Tracker tipi deniz karakol uçaklarının yangın uçağına dönüştürülmesi için çalışmalar 22 Şubat 1998 tarihinde başladı. Marsh Aviation lisansı ile yapılan çalışmalarda uçağın pistonlu motorları sökülerek yerine yüksek güce sahip PT-6 turboprop motorlar takıldı. Gövde içindeki tüm avionik sistemler de yerini dört bölümlü özel bir su veya özel sıvı atabilen tanklara bıraktı. Ayrıca gövde ve kanatlar da bakımla yenilendi.

Milli Savunma Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın teşvikiyle hayata geçen projede ayrıca İstanbul, Çanakkale, İzmir ve Antalya gibi yangına hassas bölgelerde söndürme hava filolarının da oluşturulması planlanıyor. Orman Bakanlığı'nın projeyi onaylaması durumunda Deniz Kuvvetleri'nin hibe ettiği 14 adet S-2E hemen tadil edilmeye başlanacak.

TAI'nin hiç bir kar almadan hazırladığı projede uçak başına maliyetin 2.5 milyon dolar civarında olması planlanıyor. Dünyanın bir çok ülkesinde emekli olan bu tip uçaklar yangın söndürme uçağına çevriliyor. Ölümsüz bir gövde yapısına sahip bu uçaklar yıllarca orman yangınlarında en önemli rolü oynuyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları