Ziyad Ebüzziya’yı nasıl tanıdım?

Güncelleme Tarihi:

Ziyad Ebüzziya’yı nasıl tanıdım
Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2020 17:29

Zeytinburnu Belediyesi’ne bağlı Kazlıçeşme Sanat’ta açılan serginin kataloğunu okurken Hürriyet Yayınları’nı yönettiğim zamanlarda Ziyad Ebüzziya (1911-1994) ile tanışmamı anımsadım...

Haberin Devamı

Ebüzziya ailesinden iki kişiyi tanıdım. Ziyad Ebüzziya’yı ve Alev Ebüzziya Siesby’yi.
Zeytinburnu Belediyesi’ne bağlı Kazlıçeşme Sanat’ta açılan serginin kataloğunu okurken Hürriyet Yayınları’nı yönettiğim zamanlarda Ziyad Ebüzziya (1911-1994) ile tanışmamı anımsadım.
Ömer Faruk Şerifoğlu’nun kataloğunda onun ve Alev Ebüzziya Siesby (1938) hakkındaki bilgiler yayıncılık anılarıma götürdü.
Hürriyet Yayınları’nda Adnan Semih Yazıcıoğlu’ndan sonra yönetmenliği ben üstlenmiştim. Namık Kemal’in ‘Osmanlı Tarihi’ni yayımlamaya karar verdik. Kitabın günümüz Türkçesine aktarılması için Ziyad Ebüzziya ile konuştuk. Onun adını, yaptıklarını elbette daha önce biliyordum.
Beyefendi sözünün gerçek anlamını temsil ediyordu; konuşması, ilişkilerindeki tavır, bilgiyi özümsemiş birinin ispatıydı. Namık Kemal’in kitabının yayına hazırlanış serüvenini ben yürütüyordum. Hürriyet Yayınları’nın Cağaloğlu’ndaki binasına geldiğinde kitap ve yayıncılık hakkındaki konuşmalarını zevkle dinlerdim.
Kitap dolayısıyla birkaç kez evine gittim. Cihangir’e çıkan yokuşun başındaydı. Ayrıca onu tanıyışım yıllar önce GEN Kitap Sarayı döneminde olmuştu. GEN üç ortaklı bir kitabeviydi. Üç ortaktan sadece Vecihi Görk’ü tanımamıştım, diğer ortak Osman Nebioğlu ile de Altın Kitaplar Yayınevi’ndeyken tanışmıştım.
GEN, İstanbul’un en seçkin kitapçılarından biriydi, özellikle Fransızca kitapları orada bulurdunuz.
İstiklal Caddesi’nde Tünel’den başlamak üzere yabancı kitapları bulabileceğiniz Hachette, Frenç Amerikan vardı.
Hazırlanan kitap Ebüzziya ailesinin basın dünyasındaki önemli yerini gösteriyor.
Ebüzziya ailesi söz konusu olunca uluslararası ün kazanmış Alev Ebüzziya Siesby ile Paris’teki buluşmamızı da yazmalıyım. Nazan Ölçer, ben ve o, Monet’nin evine gitmiş, bahçesini gezmiştik.
Yurtdışındaki gezilerde evleri, atölyeleri gezerken Türkiye’de de bu mekânları kurmamız lazım. Basın, kültür ailesi ile ilgili kitaplar bize hem basının hem yayıncılığımızın tarihini gösteriyor.
Yerel yönetimlerin kültürel etkinliklere önem vermesini her zaman öneriyorum. Kitaplığımdaki kitapları çıkardıkça birçok yazarı, tükenmiş, bir daha basılmamış kitapları gözden geçiriyorum... Gazetelerin promosyon amacıyla yayımladıkları kitapların da bir bölümü kitaplığımda duruyor. Bunlardan; hazırladığımız kişiler ansiklopedisi, değişik kişilere yazdırdığımız edebiyat tarihi de raflarda kaldı.


BAKMADAN GEÇME!