Yolu açalım, Hercule Poirot geri döndü!

Güncelleme Tarihi:

Yolu açalım, Hercule Poirot geri döndü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2020 23:13

Sophie Hannah’nın kaleminden bir Hercule Poirot macerası okumaya ne dersiniz? ‘Üç Çeyreğin Gizemi’, Poirot’nun zekâ kokan açıklamaları ve Hannah’nın Agatha Christie’ye sadık kalarak hazırladığı kurguyla, okuru hem nostaljik rüzgârlarla sarsıyor hem de suçun gelişimiyle ilgili trajik bir gerçeklik sunuyor...

Haberin Devamı

Herkes kenara çekilsin, Hercule Poirot’ya yolu açalım... Polisiye edebiyatın büyük ustası Poirot, Sophie Hannah’nın kaleminden sevenleriyle buluşuyor. Polisiyenin kraliçesi Agatha Christie’nin zeki kahramanı Poirot, çağdaş bir yazarın kaleminden yeniden hayat bularak ölümsüz olduğunu kanıtlıyor. Agatha Christie’yi saygıyla selamladıktan sonra Poirot’nun macerasına katılalım. Kitabın adı ‘Üç Çeyreğin Gizemi’. Poirot, İngiltere’de tam evine girmek üzereyken kapıda öfkeli bir kadın tarafından, hiç savunma hakkı verilmeden bin bir hakaret eşliğinde suçlanıyor. Tam kadının şokunu atlatacakken bu kez evde onu bekleyen gencin sözlü gazabına uğruyor dedektif. İkisinin de suçlaması aynı: Barnabas Pandy adlı bir adamı öldürdüklerine dair, Hercule Poirot imzalı birer mektup almışlar. Poirot ikisini de bu mektupları kendisinin yazmadığına ikna etmeye çalışırken iki mektup sahibi daha çıkıyor ortaya. Dört farklı kişi Poirot’dan Barnabas Pandy adlı kişiyi öldürdüklerine dair suçlamaların olduğu mektuplar aldığını iddia ederken konu kurnaz dedektifin hemen ilgisini çekiyor. Suçlananlardan biri Pandy’nin torunu. Bir diğeri Pandy’nin diğer torununun çocuğunun okulundaki yatakhane müdürü. Üçüncüsü torunun çocuğunun okuldan arkadaşının annesi. Üçünün de Pandy’yle bağı ortadayken Poirot’nun dördüncü ismin ölenle uluorta bir bağlantısı olmaması dikkatini çekiyor. Ve Poirot yanına Scotland Yard’daki arkadaşını alarak bu gizemli olayı araştırmaya başlıyor.
İlk öğrendiği, Barnabas Pandy’nin banyo yaparken boğularak öldüğü ve epeyce yaşlı olan adamın ölümünün kayıtlara kaza olarak geçtiği oluyor. Şehir dışında kocaman bir malikânede iki kız torunu, torununun kızı ve yardımcısıyla yaşayan Pandy’nin ölümü sırasında evde olanların hepsi birbirlerine şahitlik ediyorlar. Poirot kafasında beliren şüpheleri sırasıyla takip ederek olayın gizemini yavaş yavaş aralıyor. Ve bulduklarını açıklamak için de Agatha Christie romanlarının en sevilen sahnesini düzenliyor. Hani o tüm şüphelilerin aynı salonda buluştuğu ve Poirot’nun teker teker olayın nasıl meydana geldiğini anlattığı, nihayetinde suçluyu işaret ettiği sahne! Poirot tüm şüphelilere birer mektup göndererek onları ölen Barnabas Pandy’nin evine davet ediyor. Hemen belirteyim, elbette sadece mektubu alan dört kişiden oluşmuyor liste. Yani hayli kalabalık bir toplantı düzenliyor Poirot. Ve işte nihayetinde o son sahne geliyor. Poirot salonda toplanan tüm şüphelilerin sırlarını sırasıyla açıklıyor. Nihayet sıra suçluya geliyor. Açıkçası Agatha Christie’nin o naif, ardında insani zaaflar olan, hatta belki de biraz affedilebilir entrikalarını çok özlemişim. Bugünün dünyasının sebepsiz vahşetine, dehşete düşüren şiddetine, insanı insan olduğuna utandıran kötülük sebeplerine bakınca o dönemin suçları kelimenin tam anlamıyla naif geliyor. Her polisiye okuru gibi kitabın sonuyla kendi tahmin ettiğim sonu karşılaştırdığımda günümüz hikâyelerindeki fantastik öğelerin, insani zaafların önüne geçtiğini gördüğümü söylemeliyim.
Hercule Poirot’nun zekâ kokan açıklamaları, Hannah’nın Agatha Christie’ye sadık kalarak hazırladığı kurguyla, okuru hem nostaljik rüzgarlarla sarsıyor hem de suçun gelişimiyle ilgili trajik bir gerçeklik sunuyor. Özellikle polisiye tutkunları bu nostaljik yolculuğu kaçırmasınlar!

ÜÇ ÇEYREĞİN GÄ°ZEMÄ°Â

Yolu açalım, Hercule Poirot geri döndü

Sophie Hannah
Çeviren: Çiğdem Öztekin
Altın Kitaplar, 2020
400 sayfa, 38 TL.

BAKMADAN GEÇME!