Ufuk açıcı ‘Ütopya Edebiyatı’

Güncelleme Tarihi:

Ufuk açıcı  ‘Ütopya Edebiyatı’
Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2017 14:25

Gregory Claeys’in hazırladığı ‘Ütopya Edebiyatı’ adlı çalışmanın her bölümü, edebiyat, felsefe, kültür tarihi ve dilbilim açısından ufuk açıcı bilgilerle dolu.

Haberin Devamı

Bugün ‘ütopya’ kelimesini kullanan ‘çoğu kişi, onun dilbilimsel karmaşıklığından’ habersizdir. Oysa bu karmaşıklık artık bir sözcük olmaktan çıkıp evrensel kavrama dönüşen ütopyanın yaratıcı tarafıdır. Bu ‘icat’ sözcüğün elbette ‘bir neolojizm (türenti) olduğunu unutmamak gerekir’. Bir yandan Platon ve ‘Devlet’ine, bir yandan da Aziz Augustine’nin ‘Tanrının Şehri’ kitabına bağlanmakla kalmaz, Avrupa entelektüel hayatının ortak çalışması sayılır. Bu ortaklık, Thomas More’un eserine merkezi bir karakter kazandırmanın yanı sıra kendi içinde özel bir dilsel ve kültürel ütopya/ ütopyalar da türetir. Latince aslı, kök kalmayı, böylece referans değerini güncelleyerek yaşatmayı imler.
İçerdiği Hıristiyan etiği, insanın iyiliği meselesi ve toplumsal yetersizliklerle yüzleşmeye vurgu yapması hayal ile gerçek arasında onu salınımlı kılarken doğuşundaki edebi kökü prizmatik karakteriyle renklendirir. Çünkü artık ütopya ‘edebi bir türden ziyade, mimari, müzik, görsel sanatlar, siyaset, felsefe, sosyoloji ve hatta psikoloji de dahil olmak üzere çok değişik disiplinler ve uğraşlara uygulanabilecek bir paradigma haline’ bürünmüştür. 16. yüzyıl Avrupa Gerçekliği’nin bu zihni türevi evrenseldir ve yüksek bir çekim gücüne sahiptir. Aslında Oscar Wilde, ütopya olmasa da ütopyacılığın evrensel karakterine dikkat çeker. Oryantalist dil ve yaklaşımdan beri duran ‘Ütopya Edebiyatı’ adlı çalışma, ‘Batılı Olmayan Ütopyalar’a da kucak açarak bu tavrını pekiştirir. Her bölümü, edebiyat, felsefe, kültür tarihi ve dilbilim açısından ufuk açıcı bilgilerle dolu olan çalışmanın asıl dokusunu Fatima Vieira’nın yazdığı ‘Ütopya Kavramı’ başlıklı makale oluşturur. Ütopyayı coğrafi keşifler dahil pek çok olguyla ilişkilendiren Vieira, edebi bir tür olarak ütopyayı ‘yeraltı edebiyatı’nın bir parçası sayar ve bilimkurgudan ayrılan tarafını açıklar. Eukronya, distopya gibi açılımları ayrıştırır.
Doğasını hep değiştiren ve bugünün çok yönlü krizlerine batmış gözüken dünyasında, ütopya kavramı üzerinden 16. yüzyıldan başlayarak, ileri geri gidiş gelişlerle kültür tarihinin seyrine bakmak verimli bir zihin etkinliği ve eldeki kitap bunu başarıyla sağlıyor. Wells, Huxley ve Orwell neyin peşindelerdi ve neyi getirdiler insanın dünyasına, bunu açıklıyor. Bir ‘Altın Çağ’ olarak tanımlanan 19. yüzyıl Avrupa’sının düşünsel ve edebi dinamikleri ütopya üzerinden yeni okumalara tabi tutuluyor. Sömürgeciliğin kaynakları göze tutulan ayna gibi göz kamaştırıyor.
İslam dünyasının Asr-ı Saadet kavramı, Çin, Hint, Japon medeniyetlerinin ‘ütopya’ içerik ve çağrışımlı geleneksel anlatıları ‘geleceğin Batılı düşleri’ olarak algılanan ütopya içinde nasıl yorumlanıyor? Yahudilik konuyla nasıl ilişkilendiriliyor? Çoğul ve çapraz okuma açıklığıyla Cambridge Edebiyat Araştırmaları, bize adeta yeni bir mümkün kültürel ütopya okuması sunuyor. Sömürgeciliği ütopyacılığın bir süreği olarak görmesiyle de eleştirel aklını işletmenin yanında ekoloji, feminizm gibi olguları da es geçmiyor. Her şeyin olduğu yer ile olmayan yer imleyişi hâlâ capcanlıysa bunu da ayrıca düşünmek gerekiyor.
Not: Bu kitap İş Bankası Kültür Yayınları ile Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi işbirliğiyle yayımlandı.

Haberin Devamı

Ufuk açıcı  ‘Ütopya Edebiyatı’
ÜTOPYA EDEBİYATI
Hazırlayan: Gregory Claeys
Çeviren: Zeynep Demirsü
İş Bankası Kültür Yayınları, 2017
424 sayfa, 28 TL.

BAKMADAN GEÇME!