Üç tarz-ı şiir
- Yazdır
- AYazı Tipi
- Yorumlar0
- Yazdır
- AYazı Tipi

İthaki Poetik’ten çıkan Mehmet Özkan Şüküran’ın ‘Aynada Yürüyen Sesler’, Naile Dire’nin ‘Türbülans’ ve ‘Oğulcan Kütük’ün ‘Oğlan Çıkmazı’; üç tarz-ı şiir, üçü de şiirin hep yeni oluşunun taptaze örnekleri.
Tetikte bir şiir değil, kendini öne sürmüyor hemen, demlenmeyi bekliyor. Söyleyişi sabır, yavaşlık ve zamandan örülmüş. Tartım özeni ve kıvam dikkati, daha ilk bakışta kendini gösteriyor. Sözcükleri parlatmayı, bazılarını öne çıkarmayı sevmiyor. Bu anlamda ‘eşitlikçi’ de bir şiir: “Mecaz değil, harfleri işlemek iyi bi’şey de”. Aynı zamanda “dilden başka düşecek bir yerin olmadığını” bilmek de öyle.
Pervasız, meydan okuyan, diri, açık ve bu türden pek çok nitelemeyle anılacak bir şiir, sanki kadının doğal dili buymuş, bu olmalıymış gibi kopup gelen, sökün eden, süren, uç veren bir dil. Hem gündelik ve bu gündeliğin zaten şiir olduğunu söyleyen hem de bir tür karşısöylence içinde doğayla ve kadın doğasıyla iç içe, dilden dile konup, dolaşıp gelen bir dil: “be hey ben saplanıştan türedim bir taşa/ gürültülü ve ateşliyim işte bundan/ yine da sana karşı sütyensizim/ sana karşı çözülmüş düğmelerim iliklerinden/ ve sana karşı silahım yok doğrultayım/ bundan be hey ben alazlı asi/ atımı getirsinler geçeyim senden”.
Şüküran bir anlamda sözcüklerin nerdeyse hiç görünmeden şiir olmasına uğraşırken, Oğulcan onların daha da görünür olmasına çalışmış. Olmuş da. Renkli bir söyleyişe de ulaşmış. Sözcüklere de farklı özellikler yüklemiş, kimi ıslık çalıyor, kimi göz kırpıyor, kimi şiirin arasından kafasını uzatıyor, kimi de başka sözcükleri davet ediyor şiire.
Gergin değil, esnek bir dil, yüksek atlama, uzun atlama, 100 m, bayrak koşusu, sırıkla atlama... Oğulcan’ın sözcükleri yerinde duramıyor, koşuyor, hatta bazen oldukları şiirlerden başka şiirlere de selam verdikleri oluyor, “beni de alın koynunuza hatıralar” da şiir değil miydi?
‘Oğulcan Taksimi’ koymuş bir şiirinin adını, “çocuktum, hem göğün yedi katı hem altımızda gerilen fay/ size dokunmuştum, çocuktum ve yarım.../ ezber ettiğim dünya tam burada dönüyordu ama/ annemin allahı üstüne elini koydu”. Bu taksimden sonra yazdığı şiirlerde hep çeşitlemeler olacak. Oğulcan’ın şiirleri böyle bir izlenim veriyor. Daha da iyisi nerdeyse hiçbir şiiri bir ötekine benzemiyor. Bu hem şiir okuma zevkini artıran bir tutum hem de onun güzel yolculuğunun izleri.
Üç tarz-ı şiir, üçü de şiirin hep yeni oluşunun taptaze örnekleri.
- Yazdır
- AYazı Tipi
- Yorumlar0
- Yazdır
- AYazı Tipi
Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle