‘O güzelim kaymaklı dondurma rengi elbise’

Güncelleme Tarihi:

‘O güzelim kaymaklı dondurma rengi elbise’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2020 15:40

Serhan Ada’nın kitabı ‘Geçen Yüzyılın Ortasında Çocukluk Nesneleri’ni geniş, ferah bir nefes alır gibi okudum. Şimdilerde ‘değerler eğitimi’ diyorlar ya, bundan güzel eğitim olur mu... Gönül eğitimi, bellek eğitimi, incelik, kadir kıymet bilme... Önerimdir: Ders kitabı olarak okutulmalı.

Haberin Devamı

Oyunun adını unutmadım, çünkü sanılanın tersine bazı uzun adlar unutulmaz, hele içinde dondurma, elbise gibi ‘güzelim’ sözcükler geçiyorsa! Oynandığı yer de bugün gibi aklımda. 1980 öncesi Devlet Tiyatroları’nın Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi’nin hemen yanındaki Altındağ Sahnesi. Muhtemelen Nazlı Babaannemi de götürmüş olmalıyım oyuna. Yönetmeni, oyuncuları unuttum ama yazarının adını görünce şaşırdım: Ray Bradbury. Sonradan çok severek okuyacağım bir yazarın, kitaplarından önce oyunuyla karşılaşmışım meğer!
Yazılarından her zaman çok etkilendiğim ve şiirlerini de sevdiğim, ne yazık ki iki kitabı var hepi topu, Serhan Ada’nın yeni kitabıyla karşılaşınca heyecanlandım. Daha adını görür görmez üstelik, ‘Geçen Yüzyılın Ortasında Çocukluk Nesneleri’. Çağrışım nereden... Demeye kalmıyor, arka kapak fısıldıyor bunu bize: “Serhan Ada, ‘Geçen Yüzyılın Ortasında Çocukluk Nesneleri’ni yazmaya, Walter Benjamin’in ‘Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin’de Çocukluk’unu Berlin’de okurken karar veriyor.” Ne güzel bir karar. Böylece kitabı hemen okumak için iki şahane nedenimiz oluyor, Benjamin ve Ada. Everest’in deneme dizisi için Cem İleri’ye yürekten teşekkür etmeyi de unutmadan ama.
Berber perdesi boncuğu, bisküvi banılmış portakal suyu, bisiklet tamircisinin nikelajı, pirinç oval doktor tabelası, ortası yaldızlı radyo düğmesi, kuşe kâğıtlı dergi içinden çıkan patron, doğru cevabı bulunca yanan ışık, gazoz büfesi üzerinde yanan mavi floresan... Bunları görünce kitabı açık bırakıp hemen tavanarasına süzülüyorum. Tavanarası, ortak belleğimiz. Çocukluğun bellek deposu ya da hatıralar dükkânı, mazi mağazası.
Kışkırtıcı bir kitap. Bir bölümünü yukarda andığım başlıklar mı, hayır, nesneler bizi hiç terk etmemiş olmalılar ki, çocukluk fotoğraflarımız gibi dönüp dönüp onlara bakıyoruz. Eh bazen de albümümüzü Serhan Ada gibi, konuklara göstermek istiyoruz. Ada, bu kitapla birlikte kapadığını söylediği çocukluk defterine, ‘şeylerin, bellekte bıraktıkları izleri keşfetmek’ için başlıyor. Ve her yolculukta olduğu gibi, ‘yazıp giderken’, onu da heyecanlandıran bir şey oluyor, ‘belleğin tozlu katmanları arasına sinmiş şeyler’ çıkageliyor!
Okurun başına gelen şey de tam bu işte! Bir pazar yeri mi yoksa mahşer yeri mi, karışık, ama bilinçaltı ile bilinç arasındaki tavanarası açılıyor okurda da. Okudukça kitabın kıyısına notlar aldım ben de, toz olmasınlar diye! Altılı demir çiçeklik, banka şubelerinden toplanan broşürler, ciltletilen ansiklopediler, Almanya’dan gelen Kaufhof katalogları, bütçeye destek için ev kadınlarına alınan piko makineleri, karpuz sergilerini aydınlatan piknik tüplerine takılı lüks lambası, sokaklarda destancıların omuzlarında asılı teypler de benim not aldığım nesneler... Ama en güzeli Serhan Ada’nın da yazdığı ‘Dört ortalı, kareli harita metot/temiz defteri’ tabii.
Ahmet Doğu İpek’in çizgileriyle ‘nesneler metni’ olmaktan çıkıp düpedüz bir ‘nesne’ olan bu kitap bir yanıyla da yoklama defterine benziyor. Burada! Burada! Namevcut! Şükürler olsun ki, namevcutlar çok değil! Çoğu ‘burada’ daha: “Ben en çok örgülü göğsünü seviyordum. Dokunuşlara cevap veriyordu adeta” dediği ‘ortası yaldızlı radyo düğmesi’, “Kapıyı sinekten koruyup dükkânı serinleten perdenin o boncukları bu tatsızlıkların hepsini bağışlatabilecek kadar maviydi” dediği ‘berber perdesi boncuğu’, ‘üst kattaki kara kitaplık’, hepsi çocukluğa armağan, çocukluktan armağan.
Bir de ‘Almanya’dan gelen armağanlar’ var, sarışın bebekler, tüylü şapkalar, fotoğraf makineleri ve daktilolar. İlk daktilom, ‘benim beyaz daktilom’, babamın Almanya’dan getirdiği armağanımdı, sonra benimle birlikte gözaltına alınan!
Geniş, ferah bir nefes alır gibi okudum ‘Çocukluk Nesneleri’ni, şimdilerde ‘değerler eğitimi’ diyorlar ya, bundan güzel, iyi eğitim olur mu diye düşündüm sonra da. Gönül eğitimi, bellek eğitimi, sevgi eğitimi, incelik, kadir kıymet bilme, dostluk eğitimi... Önerimdir: Ders kitabı olarak okutulmalı. ‘O güzelim kaymaklı dondurma rengi elbise’yi eklemeyi de unutmadan ama.

GEÇEN YÜZYILIN ORTASINDA 

‘O güzelim kaymaklı dondurma rengi elbise’

ÇOCUKLUK NESNELERİ
Serhan Ada
Everest Yayınları, 2019
196 sayfa, 19 TL.

BAKMADAN GEÇME!