Nadir Bey’in karınlı mandolini

Güncelleme Tarihi:

Nadir Bey’in karınlı mandolini
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2018 16:30

Cumhuriyet’te çalıştığım yıllarda gazetenin sahibi Nadir Nadi ile gazetedeki odasında sık sık müzik konuşurduk. Cumhuriyet’ten ayrıldıktan sonra da ortak tutkumuz müzik bizi sık sık bir araya getirdi. Beraber klasik müzik konserlerine giderdik. Evlerinde de ziyaret ederdim.

Haberin Devamı

Bir gün kendi kullandığım otomobille, ki o zamanlar Hürriyet’te çalışıyordum, Cumhuriyet’e gittim ve Nadir Nadi’yi alıp Aya İrini’ye konsere götürdüm. O konserde yanlış anımsamıyorsam Cemal Reşit Rey de vardı, dinleyici olarak gelmişti. Arada ona sahnedeki sanatçıyı nasıl bulduğunu sorduklarında, “Pekâlâ, pekâlâ çocuk çalıyor” demişti. İronik eleştiri tarzı çok hoşuma gitmişti.
Konseri dinledikten sonra gene onu Harbiye’deki evine götürdüm. Apartmanlarının altında Swiss Pub vardı, oraya uğradık, birer kadeh viski içtikten sonra yukarıya, eve çıktık. Eve girmeden içilen o bir kadeh içkinin nedeni açıktı. Çünkü yemekte içki eşi Berin Nadi’nin kontrolü altındaydı.
Sonra da eve beni onun arabası
bırakırdı.
Nadir Bey, keman çalardı, ressam Aliye Berger’in eşi Carl Berger’den ders almıştı. En sevdiği besteci Mozart’tı. ‘Dostum Mozart’ adlı bir de kitap yazmıştı.
Nadir Bey’i az tanıyanlar onun dikkatinin dağınık olduğunu, söylenen birçok şeye şaşırdığını söylerlerdi. Dikkatini, belleğinin gücünü bir örnekle anlatayım.
Bir gün bende Bach’ın ‘Re Minör İki Keman İçin Konçertosu’ plağının olup olmadığını sormuş ve varsa onu dinlemek istediğini söylemişti. Sanırım David Oistrakh ile oğlu Igor Oistrakh çalıyordu. Evdeki diskoteğimden hayli yıpranmış olan long play’i alıp kendisine vermiştim.
Aradan hayli zaman geçti. Bir gün eşi Berin Hanım’la birlikte İsviçre’ye gitmişlerdi. Dönüşte telefon etti, plağın yenisini benim için satın almış ve hediye olarak getirmişti.
Nadir Bey, kemanı ayakta çalardı. Ayakta uzun süre duramadığı için oturarak bir enstrüman çalmak istiyordu. Frankfurt Kitap Fuarı’na giderken benden bunun için karınlı bir mandolin istemişti.
Karınlı mandolini Frankfurt’taki -adını yanlış anımsamıyorsam- müzik mağazası Schmidt’ten alıp İstanbul’a getirip evde teslim ettim. Ev ziyaretlerimden birinde Berin Nadi ile babası, şair Celâl Sahir Erozan’ın ölüm yıldönümünde uzun bir konuşma yapmıştım. “Anılarınızı yazacak mısınız?” sorusuna şöyle cevap vermişti Berin Hanım: “Gerçekleri yazmadıktan sonra ne yazayım?”
Bu yazıların amacını tekrar anımsatalım mı?
Herkesin Atatürk üzerine kitaplar yazdığı ama Atatürkçülüğün içinin boşaltıldığı bir dönemde Nadir Nadi’nin yazdığı bir kitabını salık vereceğim: ‘Ben Atatürkçü Değilim’.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!