King Crimson, Pink Floyd, Brian Eno ve David Bowie karışımı

Güncelleme Tarihi:

King Crimson, Pink Floyd, Brian Eno ve David Bowie karışımı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2018 17:07

Girls in Airports, bu akşam Garanti Caz Yeşili kapsamında Salon IKSV’de sahne alıyor. Beş kişiden oluşan Danimarkalı grup, caz ve indi folk türlerini birleştirerek farklı bir ses yakalıyor, belki de ‘tarifi biraz zor bir ses’, All About Jazz dergisine göre: “Belki de King Crimson’ın pastoral boşlukları, erken dönem Pink Floyd enstrümanları, Brian Eno’nun yarattığı atmosfer ve David Bowie’nin Blackstar’ındaki Donny McCaslin’in karanlık tınılarının bir karışımı.” 2010 yılında, Martin Stender (saksofon), Lars Grave (saksofon, klarinet), Mathias Holm (klavye), Victor Dybbroe (perküsyon) ve Mads Forsby’nin (davul) birlikte kurtuğu Girls in Airports’u biraz daha yakından tanımak için Martin Stender’a birkaç soru sorduk...

Haberin Devamı

 

Nasıl bir araya geldiniz?
Hepimiz Kopenhag’daki konservatuarda beraber okuyorduk. Müzisyen olarak yolunu bulmaya çalışırken tam olunması gereken yer. Kendi işlerini yaratman için cesaretlendiriyorlar. Girls in Airports bir sürü fikirden biriydi, en güçlü ve doğru olan gibi gözüküyordu. Çok büyük idealler yoktu arkasında. Asıl mesele, çaldığımız enstrümanların sesleri ve bu kişilerle çalmaktı. Grubu kurduktan birkaç ay sonra illk albümümüzü kaydettik. Perküsyonist Victor onu kaydederken aramıza katıldı. Her şey 2010 yazında başladı. Neredeyse 10 senemizi tamamlıyoruz. Çılgın!

Grubunuz beş erkekten oluşuyor… Peki, neden grubun adı Girls in Airports?
Girls in Airports aptalca bir isim, ama o zaman kulağımıza iyi gelmişti. Etraftan da çok ilgi gördü. Ayrıca, tipik bir caz grubu olmadığımız mesajını da veriyor. Kafa karışıklığını yansıtan bir imaj –herhangi bir havaalanında rastgele kızlara bakmak. Grubun ismine karar verdiğimiz zamanlarda hissettiklerimle aynı frekanstaydı. Kafamın karışık olduğu 20’li yaşlarım.

Haberin Devamı

Başka gruplarda da çalıyor musunuz? Gruptaki müziği nasıl etkiliyor?
Hepimiz farklı gruplarda da çalıyoruz, ya da solo çalışmalarımız var, ve evet, buradaki çalışmalarımız için de muazzam bir ilham kaynağı. Hepimiz oldukça farklı stillerde çalıyoruz ve bu da grubun büyümesini sağlayan şeyin bir parçası.. Bu grubun üçte biri, performansla ilgili. Her şeyi çok daha eğlenceli bir hale getiriyor. Faturalarımızı Girls in Airports’dan kazandığımız parayla ödemiyoruz. Asıl önemli olan, bu grupta yaptıklarımızın bizim için anlamlı olması.

‘Live’ albümünüzün canlı performanslarınız sırasında kaydedilen bir albüm… Sahnedeki o duyguyu, akışı , doğallığı yakalayabilmek ve aktarabilmek için mi canlı kaydettiniz?
Aynen, bu şarkıları çok senelerdir çalıyoruz ve yıllar içerisinde değiştirip durduk. Hepimiz ciddi ciddi şekilde enstrüman çalıyoruz, kendi başımıza saatlerce çalışırız. Eseri bildiğin zaman bu, daha da fazla parlıyor. Her şey ilginç bir biçimde organik hale geliyor. Bence ‘canlı’ performans en iyi yaptığımız şey ve bunun gibi daha çok albüm yapmak isterim. Canlı performansın hamlığı, el değmemişliği, dünyanın daha çok ihtiyacı olan şey.

Haberin Devamı

Live albümünün diğerlerinden farkı nedir? Nasıl parçalar var içinde?
Üç yeni şarkı var: Kantine, ADAC ve Vejviser. Diğerleri eski parçaların yeni versiyonları. Almanya’da üç konseri kaydettik ve en iyilerini seçtik. Eserlerin çoğu Berlin’deki son konserden.

Hangi müzikler veya müzisyenlerden ilham alıyorsunuz? Bugünlerde kimleri dinliyorssunuz?
Her şeyi. Grup üyeleri sanırım indie music, old jazz, folklor, hip hop, yeni klasik müzik ve elektronik muzik dinliyor. Şahsen ben şu anda yeni şeyler arıyorum. ‘underdog janrı’ arıyorum. Bence harika. Şu anda hip olan hiçbir şeye bağlı olmayan, ilişki kurulmayan bir tarz ya da tür. Muhteşem bir şeye dönüştürülebilir. Bir de bu aralar Charlie Parker ve 90’lar garage/grunge dinliyorum.

Haberin Devamı

Turnede olmak nasıl?
Harika. Gruptakilerle çok iyi anlaşıyoruz gerçekten. Ve turnede olduğunda gittiğin yerdeki kültürü çok daha yakından deneyimliyorsun, ilk elden, çünkü insanlarla çalışman gerekiyor. Çin, Brezilya, ABD, Güney Kore ve Avrupa’nın çoğu ülkesinde sahneye çıktık. Son zamanlarda daha çok Danimarka ve Almanya üzerine yoğunlaşıyoruz. Ama İstanbul’a gelmek bu sene bizim için önemli olaylardan biri oldu.
Girls in Airports, 30 Nisan Pazartesi saat 21.30’da Garanti Caz Yeşili: Uluslararası Caz Günü kapsamında Salon IKSV’de.

BAKMADAN GEÇME!