Kapak yazısı

Güncelleme Tarihi:

Kapak yazısı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2020 14:54

Can Yayınları, Cemal Süreya’nın şiir kitaplarının yeni baskılarını yaptı. Ne yazık ki hepsi beş kitap! ‘Sevda Sözleri’ne eklenmiş ‘Kalanlar’la birlikte altı kitap! İnsan diyor ki: “Bu daha başlangıç, Cemal Abi bir daha ne zaman geleceksin?” Bilirim, hemen hepimizin hissiyatı öyledir. Bu şiirin azı çoğa sayılır sayılmasına da...

Haberin Devamı

Üvercinka’dan önce kapağından başlayalım. Şiir kitaplarının kapakları çoğunlukla ve klasik olarak, şiir de en klasik sanat olduğu ve ağırlık da vehmedildiği için çok yalın biçimde tasarlanır. Süssüz, sade, başka görsel unsurlar olmadan. Bizde de De Yayınevi’nin ve Cem Yayınevi’nin 1970’lerdeki şiir dizilerinin harika kapakları gibi.
Kitap ve kapak tasarımında çok özgün örnekler görüyoruz artık. YKY’nin kare kitapları, Kırmızı Kedi’nin şiir dizisi, bence hem etkileyici hem de albenili. Bu arada kendi kitaplarımdan da söz etmiş oldum!
İlhan Berk ve Cemal Süreya, İkinci Yeni içinde resme düşkün ve şiirlerinde de tıpkı şairleri anar gibi ressamları da anan şairler. Süreya, açılışı ‘Üvercinka’da (1958) Van Gogh’la yapar, devamını ‘Göçebe’ye saklar. Cemal Süreya’nın şiirindeki görsellik, gökkuşağı zenginliğindedir. O ressamlara bakıp, “Van Gogh’dan aşırılmış” dizeler yazarken, Bilal Sarıteke de illüstrasyonuyla sözcüklerden bir kuş çizer, üzgünkuşu gibi duran bir ‘Üvercinka’.

Haberin Devamı

Kapak yazısı
Arka kapak yazısında kitabın “İkinci Yeni’nin kırılma noktalarından biri” olduğu söylenmiş. Kırılma mı kaynama mı? Cemal Süreya, İkinci Yeni’ye ‘meşruiyet’ kazandıran tek şairdir kanımca. “Şiir, Anayasaya aykırıdır!” demiş bulunmasına da karşın, az aykırı çok buluşturucu, az kırıcı çok kaynaştırıcı bir şair olduğu için, günümüzde de İkinci Yeni dışına çıkarılıp çok sevilen bir şair olmuştur.
‘Göçebe’ (1965) adının da imlediği gibi, şairin hem kişisel hem toplumsal coğrafyasının kitabıdır. Coğrafyaya giriş kitabı aslında, fakat az yazdığı için onu girişte bırakmak haksızlık olur. Batı’nın ve Doğu’nun çatıştığı değil karşılaştığı bir kitap. Cemal Süreya ‘Sol Kemalist’ bir şair olarak, Attilâ İlhan gibi sistematik biçimde dile getirmese de bir ‘sentez şairi’ sayılır. ‘Göçebe’ ve ‘İşte Tam Bu Saatlerde’ şiiri böyle de okunabilir. Kapak illüstrasyonundaki ‘Göçebe’ye de böyle bakılabilir.
‘Beni Öp Sonra Doğur Beni’ (1973), Süreya şiirinin ortasıdır. Doğu’dan Batı’ya, halk şiirinden divana, gelenekten moderne, Garip’ten İkinci Yeni’ye, oluşturduğu, kurduğu ve ipuçlarını sunduğu tüm şiirlerin buluştuğu kitap. Arka kapaktaki ‘panorama’ sözcüğüyle de doğrulanan. Adıyla da ve yeni kapağındaki motiflerin diliyle de soyutlanan. Nuri İyem ve Picasso.

Haberin Devamı

‘Sıcak Nal’ (1988) ile yurda ‘kesin dönüş’ yapar Süreya: “Uzat saçlarını Frigya,/ Yârimsen,/ Yurdumsan,/ Söz ver Anadolu!” der daha kitabın başında verdiği ‘Dilekçe’yle. Anadolu ve Türkiye hem bir olanak hem de bunun heba edilmiş haliyle, olanaksız bir sevgili ve yurt olarak, gelecekte de kendini Cemal Süreya dizeleriyle hatırlatsın diye bu kitaba yazılmışlardır sanki. Kapak güzel, ama şiiri bir sonraki kitapta saklıdır: “Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar”dır.
Son kitap, dediğime bakmayın, ‘Güz Bitiği’ (1988) de, ‘Sıcak Nal’ ile bir gün arayla yayımlanır. Kim bilir belki de İkinci Yeni için dediği ‘Güvercin Curnatası’ bu kez kendisi için geçerlidir. Zira son iki kitaptaki şenlik, renklilik, zenginlik diğerlerinde bunca yoktur. Hem göç zamanıdır hem de sökün zamanı. Göçe yakın, şiir adına ne varsa sökün etmiş gibidir.
Yere göğe sığamayan şiirler kitaplara nasıl sığsın? Sığamamıştır elbet. Şair bilemez. Bazen de okur bilir. Şiiri kitaptan taşmıştır. Cemal Süreya okurun bildiği bir şair olduğu için bugün Türkçenin en çok okunan, sevilen şairidir. İyi şiirin fazla okunmadığı tezini yıkmak belki de düşlediği bir şeydi Süreya’nın. Sevilmeyi olduğu gibi okunmayı da sevdiği bilinir.
Bir şiirin tam da ortası oldu, Türk şiirinin, İkinci Yeni’nin. Onun için söylenen ‘Sevda Sözleri’ eşliğinde şiiri karşılığını, kitapları okurunu buldu. Onlar ermiş muradına derken, madem kapak yazısı yazdık, ondan bir uyarlamayla da kapakları överek bitirelim: “Bir kapakta resim şart!”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!