İstanbul’un karanlık yüzü

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’un karanlık yüzü
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2022 09:45

‘Metin Çakır Polisiyeleri’yle tanıdığımız Armağan Tunaboylu, ‘Polisiye Yazarın Ölümü’yle yeni bir seriye başlıyor. ‘Berkun İstanbullu Polisiyeleri’nin bu ilk macerası, muamması, aksiyonu, karakter tiplemeleri, Tunaboylu’nun ince mizahı, siyasi ve toplumsal göndermeleriyle çok doyurucu bir roman.

Haberin Devamı

Armağan Tunaboylu, 1962 yılında doğdu. Galatasaray Lisesi’ni, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi, GSF Sinema Bölümü’nü bitirdi. Gazetecilikten reklam yazarlığına, pazarlamacılıktan televizyon dizilerine birçok işte çalıştı. Polisiye roman okuma tutkusu sonunda yazmaya dönüştü. 2004 yılında basılan ilk romanı ‘Yıldız Cinayetleri’, 2016’da ‘Şeytan Tüyü’ adıyla sinemaya uyarlandı. ‘Karakol Cinayetleri’yle (2016), Dünya Kitap Yılın Polisiye Ödülü’nü kazandı. Polisiye Yazarlar Birliği yönetiminde bulunan Tunaboylu’nun ‘Metin Çakır Polisiyeleri’ dizisindeki beş kitabının dışında ‘Cinai Tuhaflıklar’ adıyla bir de öykü kitabı var.

KİTABINA UYGUN BİR CİNAYET
‘Berkun İstanbullu Polisiyeleri’nin bu ilk macerası ‘Polisiye Yazarın Ölümü’nde, ayrıntılı bir cinayet sahnesiyle başlıyor hikâye... Bu sahnenin bir romandan alındığını az sonra öğreneceğiz. Ama daha öncesinde, Berkun İstanbullu ve ekibiyle birlikte Fatih’in arka sokaklarındaki bir cinayet mahalindeyiz. Bu kez pencerenin dibine sıralanmış üç ceset var karşımızda. Öldürülen üç erkek de Suriyeli. Berhun İstanbullu, cinayetlerin insan kaçakçısı çeteler arasındaki pay kavgasının sonucu olduğunu hemen fark ediyor. Ne var ki ansızın gelen bir haber Suriyeli cinayetlerini ikinci plana itecektir. Zira İskender Emre isimli ünlü ve çok satar polisiye yazarının cesedi arabasında yanmış halde bulunmuştur.
İskender Emre’nin bilgisayarından çıkarılan son romanını okuyan Berkun İstanbullu, yazarın kurban gittiği cinayetin tıpkı romanda anlatıldığı gibi işlendiğini fark eder. Buna karşılık roman beklemediği kadar basit ve berbattır. Üstelik romanın künyesinde partneri Nihat Akik’in adı da yoktur. Berkun İstanbullu, ayrılığın nedenini öğrenmek için Nihat Akik’e ulaşmak isteyecektir.
Nihat Akik’in bu zamana kadar yüzünü kimseye göstermeyen, hiçbir yerde kaydı bulunmayan bir adam olması işleri zorlaştırır. Tahkikat ilerleyip İskender Emre’nin özel hayatı mercek altına alındığında işler daha da karışır. Edinilen bilgilere göre Nihat Akik, Diyarbakır Cezaevi’nde yatan bir mahkumun kod adıdır. Örgüt arkadaşları bile asıl ismini öğrenememiş, ziyaretine gelip gideni olmamış, türlü işkenceden geçip tahliye olduktan sonra İngiltere’ye yerleşmiş, orada tanıştığı İskender Emre ile birlikte polisiye romanlara yazmaya başlamıştır.
Berkun İstanbullu, amirlerinin ayak diremesine rağmen çete savaşına kurban giden Suriyeliler’in katillerinin de peşindedir. Ve çok geçmeden Suriyelilerin ölümleriyle yazar İskender Emre’nin ölümü hiç beklenmedik biçimde kesişecektir...

Haberin Devamı

METİN ÇAKIR’DAN BERKUN İSTANBULLU’YA
‘Yıldız Cinayetleri’yle başlayan beş maceralık ‘Metin Çakır Polisiyeleri’, 2009’da ‘Park Cinayetleri’yle sonlanmıştı. Polisiye tarihimizin belki de en tuhaf karakteriydi Metin Çakır; yakışıklı değildi, cesur değildi, ahlaki değerleri ve kültürel seviyesi bir hayli düşüktü. Armağan Tunaboylu, mizahı anlatımıyla özel dedektif tiplemesinin parodisini yapmış ama heyecan ve muammayı ihmal etmemişti.
Berkun İstanbullu ise Metin Çakır’la taban tabana zıt bir karakter. Anne ve babasını küçük yaşta kaybedince Halası Şaheser Hanım tarafından ihtimamla yetiştirilmiş; kitap okuma alışkanlığı, klasik müzik, tiyatro, sinema kültürü gibi birçok entelektüel hobiler kazandırılmış. Her ne kadar halasının istediği kadar rafine bir entelektüel olamasa da Berkun İstanbullu ince zevklere, vicdan ve adalet duygusuna sahip, ciddi, yakışıklı ve başarılı bir adam. İstanbul Cinayet Büro’nun en gözde dedektifi. Ne var ki kültürü ve nezaketi teşkilata fazla gelmiş olmalı ki, astları ve üstleri tarafından pek sevilmiyor.

Haberin Devamı

Tunaboylu, ‘Berkun İstanbullu Polisiyeleri’yle özel dedektif türünden polis işlemlerine ağırlık veren polisiye türüne adım atmış. Akıl yürütmek ve son sözü söylemek Berkun’un tekelinde olmakla birlikte yardım aldığı bir ekibi var. Amiri Sezai Bey, iki yardımcısı Semra ve Ercan, olay yeri inceleme şefi Tufan, entelektüel muhbir Gogo Rıza ve diğerleri...
Yan karakterler hik$ayeye ayrı bir renk katıyorlar. Ama hikâyeyi renklendiren en önemli unsur Armağan Tunaboylu’nun İstanbul kentinin karanlık ve aydınlık köşelerini çarpıcı kontrastlarla yansıtması. Kenti her anlamda kuşatan bir anlatımı var kitabın. İstanbul’u hem bir karakter, hem de mükemmel bir polisiye mekân olarak kullanıyor. Ama araçsallaştırmadan. Bu kadim kentin semtleri ve mahalleleri, kimi zaman zenginlerin ayrıcalıklı siteleri, kimi zaman yoksulların ve mültecilerin barındıkları suça batmış mezbelelikleri suç kurgusuna mükemmel bir zemin oluşturuyorlar.
Sonuçta ışıltılı ve karanlık yerleriyle, kahredici trafiğiyle, her türden insan tipiyle İstanbul -tıpkı Donna Leon’un Venedik’i gibi- yalnızca suç kurgusunu işlemeye elverişli bir dekor değil; aynı zamanda en acımasız suçları, cinayetleri ve yolsuzlukları içinde barındıran bir toplumun çarpıcı bir metaforu.
Muamması, aksiyonu, karakter tiplemeleri, Tunaboylu’nun ince mizahı, siyasi ve toplumsal göndermeleriyle çok doyurucu bir roman. Kurgusunu, dilini ve ironisi geliştirdiğini, kısacası ustalaştığını görmek sevindirici ama Tunaboylu’nun cinayetleri yakıcı güncel siyasi ve toplumsal meselelerle ilişkilendirmesi, yayıncılık sektörü dahil olmak üzere hayatın pek çok alanını sorgulaması bilhassa övgüye değer. ‘Polisiye Yazarın Ölümü’, serinin bundan sonrası için çok vaatkar bir başlangıç...

Haberin Devamı

İstanbul’un karanlık yüzü
POLİSİYE YAZARININ ÖLÜMÜ
Armağan Tunaboylu
Maceraperest Kitaplar, 2022
280 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!