Hatırlanacak ne var?

Güncelleme Tarihi:

Hatırlanacak ne var
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2019 16:13

Bir zamanlar basın dünyasından gerçek bir hanımefendi yılbaşı daveti verirdi, ona uğramayı ihmal etmezdim ama gece saat 12.00’de evde olurdum. Ailemle geçirdiğim halde tombala oynamadım, arada bir televizyona bakardım. O zamanın tartışması da o gece programda dansözün yer alıp almamasıydı. Genellikle programın yıldızı Zeki Müren’di.

Haberin Devamı

Editörümüz İhsan Yılmaz, benden bir yılbaşı yazısı istedi, ardından da “Hatırlayacağınız yılbaşı var mı diye düşündüm, bulamadım” dedi.
Bir editör böyle olumsuz bir havayla yazı isteyince, ben de yılbaşıları nasıl geçirdiğim konusunda hafızamı çalıştırdım.
Hafızamın yılbaşı çekmecesi neredeyse boş.
Hep evimde geçirmişim, bazı eski radyo ve televizyon programlarını hatırlamaya büyük çaba gösterdim.
Bir zamanlar basın dünyasından gerçek bir hanımefendi yılbaşı daveti verirdi, ona uğramayı ihmal etmezdim ama gece saat 12.00’de en geç evimin kapısından içeri girmiş olurdum.
Bu vesileyle birçok meslektaşımı, dostumu görür, yeni yıllarını kutlardım.
Aralık ayında kar yağardı, hanımefendinin evinden çıktıktan sonra yokuş yukarı yürürdüm, çünkü otomobil yokuştan inemezdi.
Ailemle geçirdiğim halde tombala oynamadım, arada bir televizyona bakardım. O zamanın tartışması da o gece programda dansözün yer alıp almamasıydı.
Genellikle programın yıldızı Zeki Müren’di.
Bazı yılbaşıları da dostlarım tanıdık bir evde buluştuklarında onları ziyaret ederdim.
Aslına bakarsanız, yılbaşının farklı bir gün olması duygusu bende yerleşmemişti.
Zaten toplu eğlencelerden zevk almayı bir türlü öğrenemedim.
Yılbaşı denince, bir eğlence duygusu kaplıyor insanları.
Onu çok anlamış değilim. Anlasan yapardın dersiniz.
Ne var ki, gene de yılbaşı için yaptığım kısa ziyaretlerde karlı sokakları hatırlıyorum.
Yılbaşı için sevdiğim öykülerden biri O. Henry’ye aittir. İki sevgilinin hoş bir tutkusunu özetler.
Yılbaşı telaşının olduğu günlerden çok yılbaşı ertesini severim.
Caddeler boş, lokantalarda pek kimse bulunmaz, herkes uykusuz gecenin mahmurluğunu çeker.
Tuhaf bir saplantım var. Geceleri ne yaparsam yapayım ertesi günü, sabahı düşünürüm.
Geceyle gündüzün karışmasından hiç hoşlanmam.
Hele sokaklardaki kalabalığı, havai fişeklerin art arda patlamasının neden bir güne sığdırıldığını şimdiye kadar öğrenemedim. Belki belirli günlerin sıradanlığına alerjim var.
Neler okudum, yazdım diye düşünmekten çok neler yazacağım, neler okuyacağım düşüncesi hâkimdir bana.
Peki hayatımdan da bazı günleri bazı yallarla eşleştirdiğim olmuş mudur, sanmam.
Zamanın akıp gidişinde durmaya vakit mi var!
Bu sayıda, bir yılın dökümünü okuyacaksınız.
Kendi kendinize bir kültür sınavıdır bu, geçecek misiniz, ikmale mi kalacaksınız. Benim için önemli olan bu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!