Bir dilek tut!

Güncelleme Tarihi:

Bir dilek tut
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2019 17:50

En sade anlatımıyla, büyük dünyalar kuran usta yazar Haruki Murakami, 68 sayfalık yeni kitabı ‘Doğum Günü Kızı’nda yine mucizevi bir dokunuşla zihninize girip, soru sorduruyor.

Haberin Devamı

20 Nisan 1993, benim 20’nci doğum günümdü. O günü nasıl kutladığımla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Ya arkadaşlarımla zoraki bir eğlenceye gitmiş ya da evde ailemle pasta kesmişimdir. Kendi doğum günüm ve diğer bütün günü belli kutlamalara hep uzak durdum.
Ta ki, birkaç gün önce elime geçen, Japon yazar Haruki Murakami’nin kitabı ‘Doğum Günü Kızı’nı okuyana kadar...
Murakami, bundan yedi yıl önce doğum günlerini konu alan öyküleri toplayacağı bir seçki oluşturmaya karar verir. 10 öykü toplar ve onları Japoncaya çevirir. Ancak bir kitap kıvamına erişmesi için eksik kaldığını görür. E o bir yazar, kalemine davranır. Doğum günü temalı bir öykü yazmaya karar verir.
Peki neden?
İşte beni bundan sonra doğum günü kutlamaya ikna eden sebebi Murakami şöyle anlatıyor: Eskiden beri doğum günlerinin enteresan olduğunu düşünürüm. Bu dünyada yaşayan herkesin bir doğum günü vardır; tıpkı herkesin bir göbek deliği olduğu gibi. Hiç doğum günü olmayan ya da iki tane doğum günü olan birisi de yoktur. Tüm insanlar için yılda sadece bir gün, saat olarak söylersem sadece 24 saat yalnızca o kişiye özeldir. Zenginlere de fakirlere de, ünlülere de tanınmayan kişilere de, uzun boylulara da kısa boylulara da, iyilere de kötülere de, herkese bu özel gün yılda bir kez verilmiştir. Adil bir şekilde... Ve bu biricik eşitliği korumalısın.
Kutlamak için harika bir nedenimiz var artık değil mi, ‘biricik eşitlik’...
Peki Murakami, ‘Doğum Günü Kızı’nda ne anlatıyor, kısaca bakalım...
Bir kere yazarın tuğla büyüklüğündeki kitaplarından biriyle karşılaşacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Sayfalarca anlatılabilecek bir öyküyü yazar, Kat Menschik’in illüstrasyonlarıyla 68 sayfada edebi lezzetinden ödün vermeden anlatmayı başarmış.
Kitap, iki çocuklu, iyi evlilik yapmış bir kadının arkadaşıyla sohbetiyle başlar. Kadın, 20’nci yaş gününü hatırlar. O zamanlar zenginlerin tercih ettiği bir restoranda garsonluk yapmaktadır. Erkek arkadaşıyla yine küsmüştür, bu yüzden doğum gününe özel bir programı yoktur. Her zamanki gibi çalışır. Ne var ki, patrona yemek götürmekle de görevli restoran müdürü o gece hastalanır ve yaşlı patrona yemek götürme işi ona düşer. Her zamanki ritüel tekrarlanır. Mantarı açılmış küçük bir şişe kırmızı şarap, bir demlik kahve, tavuk yemeği, haşlanmış sebzeler, tereyağı sürülmüş rulo ekmeğin de -ki her zaman mönü aynıdır- üzerinde olduğu yemek arabasıyla saat tam 8’de 604 numaralı odanın kapısını çalar. Kapıyı açan adam, kendisinden 10 santimetre kısa, çelimsiz bir yaşlıdır. Kapı arasında sohbet ettiği kızı, beş dakikalığına içeri davet eder ve o akşam doğum günü olduğunu öğrenir.
Yaşlı adam kızdan bir dilek tutmasını ister, onu gerçekleştireceğini söyler...
Tabii bunu okurken aklınıza gelenleri tahmin ediyorum. Bir genç kız ne ister ki; daha güzel olmak mı, daha zengin olmak mı, belki de âşık olmak...
Bu, Murakami gibi bir yazar için sıradan olabilirdi...
Kız, patronun bile ‘tuhaf’ yorumuna neden olacak bir dilekte bulunur...
Peki, yağmurlu bir Tokyo gecesinde dilenen o dilek gerçekleşir mi?
Burada karakterimizin can alıcı cümlesiyle noktayı koymakta fayda var: “İnsan ne dilerse dilesin, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, önünde sonunda olup olabileceği kendisinden başka biri değildir.”
Siz olsaydınız ne dilerdiniz?

Haberin Devamı

Bir dilek tut

Haberin Devamı

Doğum Günü Kızı
Haruki Murakami
Çeviren: Ali Volkan Erdemir
Doğan Kitap
68 sayfa, 39.90 TL.

BAKMADAN GEÇME!