Bay Çello turnede!

Güncelleme Tarihi:

Bay Çello turnede
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2017 16:50

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), geçtiğimiz hafta 98 kişilik kadrosuyla Hong Kong’a uçtu. Şef Sascha Goetzel yönetiminde iki konser veren orkestranın yolculuğu ise başlı başına bir macera.

Haberin Devamı

İlk kez bir Türk orkestrası Uzakdoğu turnesine çıktı geçen hafta. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 15-16 Şubat tarihlerinde iki konser vermek üzere 45. Hong Kong Sanat Festivali’ne davet edilmişti. Tanınmış solistlerimizin dünyanın dört bir yanında verdikleri başarılı konserlerin haberlerini okuyoruz ama bir orkestramızın kıtalararası yolculuk yapmasına hiç tanık olmamıştım. Dile kolay, 98’i müzisyen 120 kişiden oluşan bir kadro. Böylesine kalabalık bir ekip nasıl yolculuk yapar, enstrümanlarını nasıl taşırlar, zamanlarını nasıl geçirirler? Ben de bütün bu soruların izinde Hong Kong seferine dahil oldum orkestranın.
Hong Kong Sanat Festivali’ni düzenleyenlerin İstanbul’daki bir orkestradan nasıl haberdar olduklarını ve davet sürecinin nasıl geliştiğini merak ettim önce. Festival programını yapan direktör, program çeşitliliğini sağlamak için dünyanın farklı ülkelerinden sanatçıları ve orkestraları davet ediyor. Direktörün bir arkadaşı geçen yıl BİFO’nun Viyana’da verdiği konseri izlemiş ve çok beğenmiş. Orkestranın böyle davetler alabilmesinde çıkardığı albümlerin de etkisi çok önemli. BİFO’nun şimdiye kadar yaptığı üç albüm kaydı bulunuyor. Hong Kong Sanat Festivali’nin direktörü de bu tavsiye üzerine Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı, albüm kayıtlarını dinledikten sonra, davet etmeye karar vermiş. Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü Ahmet Erenli ile iletişime geçip İstanbul’daki bir konserlerini dinlemek üzere Türkiye’ye gelmiş ve bizzat festivale davet etmiş. Sonra karşılıklı konser programını oluşturma süreci başlamış. “Biz şu solistlerle şöyle bir program yapalım” diyemiyorsunuz. Genel festival programı da düşünülerek karşılıklı bir repertuvar oluşturulmuş. İlk konser için dünyaca ünlü keman virtüuzu Vadim Repin, ikinci konser için ise bizim dünyaca ünlü piyano sanatçımız Gülsin Onay seçilmiş. Konser programı da belirlendikten sonra festival yönetiminin yolculuk ve otel masraflarını üstlenip sanatçı kaşelerini ödemeyi kabul ettiği sözleşme imzalanmış. Geçen temmuz ayında da Ahmet Erenli ve ekibi Hong Kong’a gidip konser salonunu, orkestranın, şef ve solistlerin kalacağı otelleri ayarlamış.

Bay Çello turnede
Fotoğraf: Özge Balkan

BAY ÇELLO’NUN ADI NEYDİ

İşin en meşakkatli kısmı lojistiği, o kadar insanın ve enstrümanın bir yerden bir yere taşınması. 98 sanatçıdan oluşuyor orkestra. Her biri İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi Türkiye’nin farklı illerindeki orkestralarda çalışıyor. Önce İstanbul’da toplanılıp prova yapılıyor. Yol hazırlıklarının en önemli bölümü ise enstrümanların nakliyesi. Büyük boyutlu enstrümanlar daha çok, gidilecek yerden kiralanıyor. Vurmalı çalgılar, arp ve kontrbaslar bu gruba dahil. Her sanatçı kendi enstrümanına daha hâkim olduğu için burada biraz sorun yaşanıyor. Sekiz kontrbası götürmek hem pahalı hem de her uçağa sığmayabiliyor. Kontrbaslarda kiralama yoluna gidilmiş ancak Hong Kong’da kullanılan kontrbasların boyutu biraz daha küçük çıkmış. Altı tanesi kiralanmış ama cüssesi biraz daha iri olan sanatçılardan ikisi enstrümanını yanında götürmek durumunda kalmış. Perküsyonist Müşvik Uzun, kiralanacak enstrümanlarda davulun derisinden markasına kadar her şeyi detaylı bildirdiklerini ve kiralamaya öyle gidildiğini, darbuka gibi daha yerel enstrümanları ise yanlarında götürdüklerini söylüyor. Kemanları, nefeslileri ve çelloları sanatçılar yanında taşıyor. Taşınması en zor olanı da çellolar. Bagaja verilemiyor, kabine de sığmıyor. Çello grubundaki sekiz sanatçı enstrümanıyla birlikte seyahat ediyor. Yani onlara iki kişilik koltuk bileti kesiliyor ve enstrümanın biletteki adı ‘Mr. Çello’. Türkiye’nin önde gelen çellistlerinden Çağ Erçağ seyahatlerinde pek çok komik olay yaşadığını söylüyor. Bilet kontrolünde “Mr. Çello’nun adı ne?” diye sorulmasından yerini beğenmeyip çelloyla değiştirmek isteyen yolculara kadar... Uçakta çellosuyla seyahat eden bir müzisyenin fotoğrafının ilgi çekici olduğu da şüphe götürmez ama...
Uçağın gidiş ve dönüş saatleri gece olduğu için seyahat genellikle uykuda geçiyor. Jet-lag olmamak için uyumamayı tercih edenlerin uyanık kalma çabaları hariç... Şef ve solistler business class uçarken, orkestra ekonomide seyahat ediyor. Avrupa uçuşlarında ise bütün ekip ekonomide yolculuk yapıyormuş.

Bay Çello turnede
Fotoğraf: Özge Balkan

ŞEFİN MEYDAN OKUMASI
Orkestra Hong Kong’daki ilk gününü dinlenerek geçiriyor. İki gün üst üste konserleri var çünkü. Konser gününün sabahı ilk iş prova yapmak. Şef Sascha Goetzel’in orkestraya inanılmaz bir uyumu var. Bana biraz da şu ünlü televizyon dizisi ‘Mozart in The Jungle’daki genç şef Rodrigo’yu hatırlatıyor. 1. Keman Özge Özerbek orkestra ve Goetzel’in uyumunu “Bir aile gibiyiz, eğleniyoruz. Kritik, stresli pasajlarda güven veriyor. Herkesle göz kontağı kurabilen bir şef” diye yorumluyor. Arpist Aslıhan Güngör ise Sascha’nın dinamizmiyle ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar kendilerini de canlandırdığını söylüyor: Güngör, “İletişimi sadece bizimle değil, bunu seyirciye de aktarıyor. Herkesi nereden yakalayacağını çok iyi biliyor” diyor.
İlk konserin solisti Vadim Repin’in müthiş bir tekniği var ama biraz mesafeli bir kişilik. Konser salonunun da içinde bulunduğu Hong Kong Kültür Merkezi, dekoru ve sadeliğiyle kanayan yaramız Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin eski halini hatırlatıyor. Akustiği mükemmel, güzel bir konser salonu var. Gündüz provada rahat kıyafetleriyle gördüğüm orkestrayı tanıyamıyorum.

Haberin Devamı

Bay Çello turnede
Fotoğraf: Özge Balkan

Konser kıyafetleri giyilmiş, enstrümanlarıyla her biri göz kamaştırıyor.
Orkestranın Ferit Tüzün’ün ‘Türk Kapriçyosu’nu seslendirmesiyle başlayan konserde Vadim Repin, İskoç besteci James MacMillan’ın ‘Keman Konçertosu’nu yorumladı. Konserin ikinci bölümü ise Rimski-Korsakov’un senfonik süiti ‘Şehrazad’a ayrılmıştı. Sascha Goetzel’in bis parçası ise klasik olduğu üzere Ulvi Cemal Erkin’in ‘Köçekçe’si. Salon ayakta alkışlıyor orkestrayı. Konser sonrası salonun girişinde kurulan standda ise Vadim Repin ve Sascha Goetzel CD’lerini imzalıyor. İlk kez bir klasik müzik konseri sonrasında böyle bir imza kuyruğu görüyorum. Seyirci de Türk ve Avrupa’daki klasik müzik seyircisi profiline göre hayli genç.
İkinci güne orkestra yine konser provasıyla başlıyor. Dünyaca ünlü piyanistimiz Gülsin Onay’ın pozitif bir kişiliği var ve bu hem provaya hem konsere yansıyor. Sosyal medyayı da aktif bir şekilde kullanıyor Onay. Selfie’ler çekiliyor sahnede, konser sonrası hemen paylaşıyor fotoğraflarını. Konserde bir misyoner gibi dünyanın dört bir yanında seslendirdiği Ahmed Adnan Saygun’un ‘1. Piyano Konçertosu’nu yorumluyor Onay. Konserin ikinci bölümünde Ottorino Respighi’nin ‘Saba Melikesi Belkıs Süiti’ var. Sascha Goetzel arada önündeki nota sehpasını kaldırtıyor. Bu bir şefin ustalık gösterisi. Notalara bakmadan yönetiyor orkestrayı. Ve yine Ulvi Cemal Erkin’in ‘Köçekçe’siyle yapıyor bisini.

Haberin Devamı

Bay Çello turnede
Fotoğraf: Özge Balkan

GÜLSÜN ONAY: 
İNGİLİZLER KÂĞIT OYNAR, RUSLAR İÇER, TÜRKLER EĞLENİR
Konserin ikinci gece solisti Gülsin Onay, ilk gece Vadim Repin’in olduğu konserde seyircilerin arasındaydı. Bir Türk orkestrasını burada izlemek her şeyden önce bir seyirci olarak duygulandırmıştı kendisini. “Daha ilk nota basıldığında gözlerim doldu” diyor. Gülsin Hanım pek çok orkestrayla dünyanın dört bir yanında konser veren dünyaca ünlü piyanistimiz. Hong Kong’dan direkt Japonya’ya geçti konser vermek için.
Orkestraların turnelerdeki davranışlarının ülkelere göre farklılık gösterip göstermediğini soruyorum. Meğer hayli fark varmış. Türk orkestraları afacan, yaramaz, eğlenceli lise sınıfı gibiymiş. “İnanılmaz eğlenirler, gittikleri yerleri keşfetmek en önemli özellikleridir” diyor. İngilizler ekseriyetle kâğıt oynayarak vakit geçirirmiş. Ruslar daha sonra konserde nasıl çaldıklarına şaşıracağınız kadar içer, hiç içmemiş gibi de konsere çıkarlarmış. En disiplinli orkestra ise Uzakdoğulularmış. Yoga yapar, inanılmaz disiplinli yaşar, alkol ve sigara almazlarmış.

Bay Çello turnede
Fotoğraf: Özge Balkan

KONSERDE FİNAL KÖÇEKÇE, EĞLENCEDE  İZMİR MARŞI
İki günlük konser maratonunu bitiren orkestranın eğlenmek hakkı artık. Konser sonrasında hızlıca otelde kıyafetler değiştiriliyor ve lobide buluşulup önceden belirlenen bir bara gidiliyor. Tabii ki eğlencede de şef, Sascha Goetzel. Bu da artık bir gelenek haline gelmiş durumda. Borusan’ın yöneticilerinden orkestradaki görevlilere kadar tam kadro barda da bir araya geliyor. Mekânın müziği eşliğinde hoş bir sohbet başlıyor. Gece ve eğlence ise hep bir ağızdan söylenen İzmir Marşı’yla  sona eriyor.

Haberin Devamı

ÜÇ ALBÜM YAPTI
Türkiye’nin önde gelen senfonik topluluklarından olan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın tarihi, Borusan Holding’in kültür ve sanat alanındaki girişimlerinin ilki olan Borusan Oda Orkestrası’na dayanıyor. 1999’da Gürer Aykal yönetiminde oluşturulan ve 2009’dan bu yana Avusturyalı sanat yönetmeni ve sürekli şefi Sascha Goetzel yönetiminde çalışmalarını sürdüren BİFO, on beş yıldır yıldız solistlerle verdiği konserlerle İstanbul’un kültür yaşamının vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi. İlk sezonu olan 2000-2001’den bu yana İstanbul’da sezon boyunca konser veren BİFO İstanbul, Ankara, Eskişehir ve Rusçuk (Bulgaristan) müzik festivallerine katıldı, Atina ve Brüksel’de özel konserler verdi. 2003’ten bu yana İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın sürekli orkestrası olan topluluk, İstanbul Müzik Festivali’nin açılış konserlerini gerçekleştiriyor ve festivalin yıldız solistlerine eşlik ediyor.
2009’dan itibaren yeni şefi Sascha Goetzel ile repertuvarı ve vizyonunda da yenilikler yaşayan BİFO, Avrupa’nın en iyi senfonik topluluklarından biri olma yönündeki çalışmalarını yoğunlaştırdı. Etkinliklerini uluslararası platforma taşıma hedefi doğrultusunda gerçekleştirdiği ve Onyx etiketiyle 2010 yılının ocak ayında piyasaya çıkan CD’si ‘Respighi, Hindemith, Schmitt’ yurtdışında büyük beğeniyle karşılandı. Temmuz ayında Goetzel yönetiminde, dünyanın en saygın klasik müzik etkinliklerinden Salzburg Festivali’nin açılış etkinlikleri kapsamında bir konser veren topluluk, 2010 yılında Andante dergisinin ‘Yılın En İyi Orkestrası’ ödülünü aldı. BİFO’nun Sascha Goetzel yönetimindeki ikinci CD’si ‘Music from the Machine Age’ 2012 Mart’ında ve Rimsky-Korsakov, Balakirev, Erkin ve Ippolitov-Ivanov yapıtlarından oluşan üçüncü CD’si de 2014 Ağustos’unda yine Onyx firmasından yayımlandı. BİFO 2014’te bir ilke imza atarak Londra’da gerçekleşen BBC Proms’a Türkiye’den davet edilen ilk topluluk oldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!