Arkeolojik tarihe yeni bir heyecan

Güncelleme Tarihi:

Arkeolojik tarihe yeni bir heyecan
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2019 13:02

James David Lewis-Williams’ın ‘Mağaradaki Zihin’i entelektüel bir dedektiflikle yazılmış, soluk soluğa okunan bir kitap. 19 ve 20’nci yüzyılın bilim ve felsefedeki yöntemsel akımlarıyla hesaplaşarak, hem arkeolojinin iki yüzyıllık tarihini irdeliyor hem de geç yontma taş döneminin imge yaratıcılarının sanatlarını araştırıyor.

Haberin Devamı

Din, felsefe ve kendi içinden gelen tarih fikirlerinin oluşturduğu badireleri geçmekle kendisini geciktiren ama bütün bir dinsel tarih anlatısını da artık unutulmuşa terk eden bir bilim var ise bu bilim ‘arkeolojik tarih’tir. ‘Arkeolojik tarih’ diye bir ifade yok aslında, burada, ‘teolojik tarih’ anlayışına karşıt anlamda, daha çok tarihöncesi döneme ilişkin kazıbilimine dayalı tarih anlamında kullanıyorum. Kavram, el feneridir.
Teolojik tarih dediğime gelince... Natan ha-Bavli’nin (Bağdatlı Natan), 10’uncu yüzyılda kaleme aldığı ‘Seder Olam Zuta’ (Dünyanın Kısa Tarihi) adlı İbranice kroniği şöyle başlar: “Âdem’den Tufan’a kadar 1656; Tufan’dan Dağılış’a kadar 340; Dağılış’tan İshak’ın doğumuna kadar 52 yıldır. İshak’ın doğumundan İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışına kadar 400 yıl; İsrailoğulları’nın çölde kalış süresi 40 yıldır. Filistin’e yerleşip oradan sürgün edilinceye kadar geçen süre 800 yıl; I. Mabed ile II. Mabed arası 70 yıldır; II. Mabed 420 yıl ayakta kalmıştır. (II.) Mabed’in yıkılışından günümüze kadar geçen süre ise 1053 yıldır. Yaratılıştan günümüze geçen toplam süre ise 4801 yıldır.”
Bugün bu anlatının, bir tarih olarak dile getirmediği bir dönemde yaşıyorsak, bu arkeolojinin bir başarısıdır. Arkeolojinin hesaplaşmak zorunda olduğu bir kavram da felsefeden gelir. ‘İlkel insan’ ifadesi ilk defa 17’nci yüzyılda, felsefi bağlamda ortaya çıkar. John Locke, Descartes’ın ‘doğuştan ideler’ fikrini eleştirirken, “(matematik bilgisi) insan zihninde eğer doğuştan bulunuyor olsa idi, ilkel insanların da bu bilgiye sahip olması gerekirdi” der. Locke, ‘ilkel insan’ ifadesini ‘ilkel zihniyet’ anlamında kullanıyordu ve kastettiği Amerikan yerlileri idi. Locke, ‘kızılderili’ ifadesini kullanır... Ama 19’uncu yüzyılda antropolojinin keşfettiği ‘ilkel insan’ ifadesi, üst paleolitik (yontma taş) dönemin mağara sanatını yapan insanı dile getirir ve antropoloji bu insanı modern insanla eşdeğer görür.

SOLUK SOLUĞA OKUNUYOR
Bu uzun girizgâhı James David Lewis-Williams’ın ‘Mağaradaki Zihin’ adlı eserine değinmek için yaptım. ‘Mağaradaki Zihin’ entelektüel bir dedektiflikle yazılmış, soluk soluğa okunan bir kitap. Williams, 19 ve 20’nci yüzyılın bilim ve felsefedeki belli başlı bütün yöntemsel akımlarına referansta bulunarak hem arkeolojinin iki yüzyıllık tarihini irdelemekte hem de üst paleolitik (geç yontma taş) döneminin imge yaratıcılarının sanatlarını araştırmakta ve paleolitik dönemden kalma ünlü Gabiiou ve Lascaux mağaralarını olağanüstü bir şekilde analiz etmektedir.
Williams’a göre, Amerikalı fizikçi Willard F. Libby’nin radyoaktif karbon (14C) tarihleme tekniğini keşfetmiş olması, arkeolojinin tarihi için bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. Ona göre, Libby, doğal bir saat keşfetmiştir. Bu keşifle paleolitik çağda insanların sanat yaratmaya başladığı dönemin, günümüzden 45 bin ile 10 bin yıl öncesi arasında sürdüğünü ortaya koymaktadır. Williams, “Sanatın değil, imge yaratıcılarının kökenini araştırıyorum” der, sanat kavramı gibi tanımlanması olanaksız felsefi bir kavramın doğuşunu değil. Ona göre, ‘sanat’ olarak adlandırılan, sınırları belirsiz, değişken kavram ilk imge yaratıcılarından sonra ortaya çıkmıştır. Böylece Williams, arkeolojik verilerin anlamını görebilmeyi engelleyen bir sorundan daha söz etmiş olur. Tarihsel bakımdan daha sonra ortaya çıkan kavramlar, bu kavramların kullanılmadığı dönemlerin olgularını anlamada yeterli değildir, dahası engel oluşturur. ‘Mağaradaki Zihin’, arkeolojik tarihe yeni bir heyecan getiriyor.

MAĞARADAKİ ZİHİN

Arkeolojik tarihe yeni bir heyecan

James David Lewis-Williams
Çeviren: Tolga Esmer
Yapı Kredi Yayınları, 2019
312 sayfa, 38 TL.

BAKMADAN GEÇME!