Kıskançlık krizleri

Burçlarla ne kadar ilgilisinizdir bilemem. Ben de o kadar kafayı yemem burç diye... Ama bir akrebim ve oğlum da akrep. Bu burcun temel özelliklerinden biri de kıskançlık bildiğiniz gibi...

Ben çok kıskanç bir insan olmadım. Başkalarının eşyalarını, sahip olduklarını kıskandığımı bilmem ama sevdiklerimi kıskanmışımdır. (Hálá da kıskanırım.)

Geçen haftalarda da oğlumun kıskançlık karşısında verdiği tepkileri izleme fırsatı buldum.

Ve inanın bu huyu, nihayet bir huyu bana çekmiş!!!

Tipi kadar huyları da o kadar babasına dönük ki bu bazen sinirimi bile bozuyor size itiraf edeyim. Yoğurt suyu içmek alışkanlığı buna dahil. (Ben bırakın suyunu, yoğurdu bile sevmem.)

Yakın arkadaşım Elif ve dokuz aylık bebeği Ali, bir hafta için bize kalmaya gelmişlerdi.

Benim 'bebeksever' oğlum ona asla bir zarar vermedi. Kardeşlerini pencereden atmaya çalışan çocuklar kadar abartmadı ama ne zaman Ali'ye ilgi biraz artsa, krizlere gireceğine kendini çekti ve 'Ben küstüm' deyip odasına çekilmeye ya da bir yere uzanmaya kalktı. Niye küstüğünü sorduğumda da asla Ali ile ilgili bir cevap vermedi. Bambaşka, abuk sabuk şeyler buldu. 'Ama sen bana kızdın!' gibi...

- Ne zaman kızdım ben sana?

- Ama sen bana kızmıştın!

- Sinan ne zaman sana kızmıştım?

- O zaman bağırdın...

- Peki özür dilerim. Dün bağırmıştım sana ama sen de su tabancasını evde sıkarak beni çok sinirlendirmiştin... Bir daha kızmayacağım; barışalım mı?..

Oysa bu yumuşaklığı gösterecek bir hatam yok...

Daha önceden tanıdığım bazı çocuklar kıskançlık anında o kişiye saldırır, acıtmaya çalışırdı. Sinan tamamen bana çekerek kendinden çıkarmaya çalıştı. Tek eylemi, çocuk eline hangi oyuncağını alsa; 'Bi bakıp vericem,' deyip elinden almasıydı. Neyse ki bebek küçük, anlamıyordu da eline hemen başka bir şey tutuşturabiliyorduk. Ama daha büyük çocukla oynadığı zaman ‘‘biraz’’ kıyamet kopuyor. 'Bu beniiiiiimmmmm!' krizleri başlıyor.

KENDİMİ SEYREDER GİBİYİM

Ergenlik dönemimden de hatırlarım. Ne zaman birisini kıskansam, çaktırmamaya çalışır ama dikkatleri üzerime çekmek için anlamsız 'trip'lere girerdim. O da aynı şeyi yaptı. Ve ben kendimi seyreder gibi oldum. Çok eğlenceliydi. Epey güldüm.

Bu durumu seyretmek bana biraz ergenlik döneminde başıma neler gelebileceğini düşündürttü. Biraz canım sıkılmadı değil. Çünkü bir insan yetiştirmede en zor dönemin ergenlik olduğuna inanıyorum. Küçükken ne kadar kızarsanız kızın, hatta ‘‘sadistseniz’’ dövün, 'Anne' diye ağlıyor, yakarıyor ve yine size sığınıyorlar. Ama ergenlikte sizden kaçmak için neler neler yapacaklardır kim bilir.

Benim için neler düşünecektir. Ben neredeyse mükemmel bir kadın olan annem için bile neler düşündüm. Onu ne kadar yetersiz bulmuştum.

Yine abartmaya başladım sanırım. Yani ergenlik dönemini şimdiden endişe etmenin anlamı yok ki...

Ama ne bileyim, yıllar su gibi geçiyor işte!!!


Ünlülerin çocuklar için söyledikleri


Aşk, evlilik ve seks üzerine pek çok kişinin sarf ettiği güzel cümleler, meraklıların arşivinde bulunur. Kimisi not defterlerinde bunları saklar, hatta kimisi bunlardan çok özel bulduklarını duvarına asar... Peki çocuklar hakkında neler söylenmiş biliyor musunuz? İşte bazı ünlü insanların çocuk sahibi olmak ya da olmamak üzerine düşündükleri...


Çocukların eleştirilere değil, örneklere ihtiyacı vardır. (Joseph Joubert)

Eğer evrim gerçekten oluyorsa, nasıl oluyor da annelerin hálá iki eli var? (Milton Berle)

'Bebek gibi uyuyor' diyenlerin muhtemelen hiç çocukları olmamıştır. (Leo J. Burke)

Evlenmeden önce çocuk yetiştirme üzerine altı teorim vardı. Şimdi altı çocuğum var ve hiç teorim yok... (John Wilmot)

Bir çocuğa önce konuşmayı öğretirsiniz, sonra da susmayı... (Prochnow)

Çocuklardan çok şey öğreniriz. Örneğin ne kadar sabırsız biri olduğumuzu... (Franklin P. Jones)

Çocuklu aileler ve çocuksuz olanlar... Her ikisi de birbirleri için üzülürler... (Ed Howe)

Çocukların sevgi görmeye ihtiyacı vardır. Özellikle de hak etmedikleri zaman... (Harold Hulbert)

Çocuklarımız hayatımızı tamamen değiştirir. Yaşasalar da yaşamasalar da... (Lois McMaster Bujold)

İlk başta anne ve babalarımızın çocukları, sonra çocuklarımızın anne ve babası oluruz. Daha sonra anne ve babamızın anne ve babası, en sonunda da çocuklarımızın çocukları oluruz. (Milton Greenblatt)

Anne ve babalar birer kemiktir. Ne var ki sadece çocuklarının dişleri bu kemikleri kırabilir. (Peter Ustinov)

Doğduğumda o kadar büyük bir şoka girdim ki bir buçuk sene boyunca konuşamadım. (Gracie Allen)

Bize Tanrı’nın en yüce görevinin ne olduğunu sordular. Anna, 'erkekler' dedi. Ben ise 'bebekler...' Erkekler çoğunlukla kötüdür. Bebekler asla... (Louisa May Alcott)

Çocuklar bir şekilde evliliğin devamını sağlarlar. Ve bunun için pek çok yolları vardır. Örneğin o kadar çok talepleri olur ki aileler onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken birbirlerinin hatalarını unuturlar. (Richard Armour)

Eğer bebeğiniz güzel ve mükemmelse; hiç ağlamıyor, huysuzlanmıyorsa, zamanında uyuyor ve her zaman bir melek kadar iyi niyetliyse, siz bir anneannesiniz! (Theresa Bloomingdale)

Doğum yapmak alt dudağınızı kafanızın üzerinize çekmeye çalışmak gibi bir şeydir... (Carol Burnett)

Küçük çocuklar hálá aşk ve görev üzerine kurulu ölümsüz evliliğin simgesi sayılır. (George Eliot Romola)

Bir anne için çocuğunun en sevimli olduğu zaman uyuduğu zamandır. (Ralph Waldo Emerson)

Her zaman çocuklarınıza iyi davranın. Çünkü yaşlılığınızda nerede yaşayacağınıza onlar karar verecek. (Phyllis Diller)

Her yeni doğan bebek, Tanrı'nın Dünya'nın devam etmesine karar verdiğinin göstergesidir. (Carl Sandburg)

Çocuklar geleceğe gönderdiğimiz ve asla göremeyeceğimiz mesajlardır. (Anonim)

Çocuklukları konusunda nostaljik bir tutum takınanlar asla çocuk sahibi olamayanlardır. (Bill Watterson)

Eğer çocuğunuza tek bir şey verecekseniz, bırakın bu coşku olsun. (Bruce Barton)

Çocuğunuza akşam ne yemek istediğini sorun, eğer alışverişi o yapıyorsa!!! (Fran Leibowitz)

Asla çocuk sahibi olmayın, torun sahibi olun. (Gore Vidal)

Çocuklarımı her yere götürüyorum. Ama her seferinde eve dönüş yolunu buluyorlar. (Robert Orben)

Çocuk büyütürken evi temiz tutmak, kar hálá yağarken kapının önünü temizlemek gibidir. (Phyllis Diller)

Çocuğunuzun büyüdüğünü nereden anlarsınız? Size soru sormayı keserler ve tabii nereye gittiklerini söylemeyi de... (P.J. O'Rourke)


ANNEMİN KÖŞESİ


Annemin 4-3-2-1 keki

Bu hafta sizlere annemin mutfağından sesleniyorum. Düşündüm, taşındım, annemin çocukken bana yaptığı, benim de şu aralar çok sık yaptığım, besleyici, lezzetli ve sağlıklı kekin tarifini sizlerle paylaşmayı uygun buldum:

‘‘4-3-2-1’’ olarak adlandırdığım bu kek ayrıca pratik de...

Şimdi, 4 yumurta, 3 su bardağı un, 2 su bardağı şeker, 1 su bardağı çay (Likit olarak ha, toz değil, belirteyim.)

Ayrıca 3 kaşık kakao, bir paket kabartma tozu ve yarım paket civarı yağ.

Karıştırın ve fırına atın...

Karıştırma işleminin önce şeker ve yağla başladığını ben annemden çoktaaannn öğrendim. Yoksa siz daha öğrenemediniz mi? O zaman benim annemden öğrenmiş olun...

Hadi afiyet olsun. Bu iş hoşumuza giderse, annemin gizli formüllerini de ben size öğretirim. Hepsini nerede sakladığını biliyorum!!!!
Yazarın Tüm Yazıları