Kimse daha çok matematik bilmekten dolayı zarar görmez

Başka insanlar...

Başka uğraşlar...

Başka tutkular...

Başka hayatlar...

Sanırım yeryüzünde beni bundan daha çok heyecanlandıran bir şey yok.

Doç. Dr. Cem Yalçın Yıldırım'ın peşine de bu yüzden düştüm. Eksik kalmıştım. Bugüne kadar bir matematikçiyle röportaj yapmamıştım. Hazır o da asal sayılarla ilgili bir tür buluş gerçekleştirmişti. Boğaziçi Üniversiteli 42 yaşındaki bu öğretim üyesi, Amerikalı meslektaşı Prof. Dr. Dan Goldston'la yüzyıllardır insanların kafa yorduğu, daha doğrusu saçını başını yolduğu bir meselede inanılmaz aşamalar kaydetmişti.

Gerçi, bu da bana acayip geliyordu.

İnsan nasıl olur da hayatını asal sayılara vakfedebiliyordu?

*

Evde buluşmak için sözleştik.

Ama saçma sapan bir şey oldu, ben o saatte evde olamadım.

Geldiğimde Yalçın Yıldırım çoktan gitmişti.

Utancımdan yerin dibine girdim.

Bir de öyle biri ki, cep telefonu kullanmıyor, Boğaziçi'nin lojmanlarında kalıyor, ama isterse telefonu açıyor, yani ona kolay ulaşılmıyor.

A tabii e-mail atabilirsin...

*

Sabahın köründe uzun bir mektup döşendim.

Bir de gidip badem ezmesi aldım.

Amacım kaldığı lojmanı bir şekilde bulup, ondan özür dilemek.

Yaptığım hıyarlık için beni affetmesini istemek.

Odasında olmadığına da eminim, ben kapının tokmağına özür mektubumu ve badem ezmelerini takmayı hayal ederken...

Birden kapı açıldı.

İşte Yalçın Yıldırım karşımdaydı.

Kibar bir şekilde içeri davet etti ve kahve ikram etti.

Diyeceğim o ki, beni kırmadı, üstelik karşısındaki insanın matematikle alakası olmadığını bildiği halde sorularımı cevapladı...


OSMANLI'DAN SAYABİLECEĞİMİZ BİR TANE HATIRI SAYILIR MATEMATİKÇİ YOK


Matematik geleneği kuvvetli bir toplum olmamamızın sebebi ne sizce?

- Sadece Türk toplumunda değil, pek çok toplumda durum böyle. Ama mesela Hindistan'da hep olmuş matematikçiler, Çin'de de. Yani sadece Batı toplumlarından çıktığı doğru değil. İslam Dünyası'ndan İbni Sina çıkmış, Ömer Hayyam çıkmış. Ama koskoca Osmanlı'dan sayabileceğimiz bir tane hatırı sayılır matematikçi yok. En azından matematik disiplini diye bir dalın altında isimleri yok. Görevlerini yapan duvar ustalarından çok farklı değiller. Cahit Arf, İkeda dışında Türkiye'de de durum farklı değil. Ama bu hiç çıkmayacak anlamına gelmiyor. Rusya'da ve Macaristan'da 18. yüzyılda matematik alanında tık yokken, 19. yüzyılda patlama yaşanıyor. Sadece matematikte mi? Edebiyatta, müzikte, sanatta. Çünkü teşvik eden birileri oluyor. Ve yavaş yavaş böyle bir gelenek oluşuyor. Darısı bizim de başımıza!


MATEMATİKLE KIZ TAVLANIR MI?


Matematiğe olan yatkınlığınız kadınlarla ilişkinizde işe yarıyor mu? Soru şu aslında: Hiç matematik problemi çözerek kız tavladınız mı?

- Yurtdışında asistanlık yaparken evet. Pek çok kez. Toronto'da asistanlık yaparken haftada bir iki saat bir odada otururduk, kimin matematik sorusu varsa gelir sorardı. İsterseniz çözersiniz, istemezseniz nasıl çözüleceğine dair referans kitap söyler, gönderirdiniz. Bir Japon kız gelirdi, çok da güzel bir kız. Üzerine sürekli beyaz ipekler giyerdi. O kadar güzel giyinen kadın bir daha hiç görmedim. Tabii ben ona yardım ederdim. Bütün problemlerini çözerdim. O da her hafta gelirdi. Bir gün bunların final sınavı oluyor, biz de asistan olarak gözcülük yapıyoruz. Kağıtları dağıtırken baktım bu koştu geldi, zıpladı üzerime, sarıldı öptü. O sırada yanında oturan Japon erkeği gördüm. Beni öldürecek gibi bakıyordu. Matematiğe olan yatkınlığınız kadınların bir kısmının hoşuna giderken, erkeklerin bir kısmının gitmiyor, onu söylemeye çalışıyorum...
Yazarın Tüm Yazıları