Kiminin dili sivri kiminin yuvarlak

BAZI politikacılar sivri dillidir. Karşı cephede olanlara sert eleştiriler yöneltip taraftarlarından övgüler almayı amaçlarlar.

Çoğu zaman da bunu başarırlar. Ama bazen de baltayı taşa vururlar.

Ne kadar laf ustası olurlarsa olsunlar, bazen söyledikleri başlarını ağrıtır.

Canan Hanım da lafını esirgemeyen sivri dilli bir politikacıdır.

Cumhurbaşkanı’yla girdiği polemik, kendi partisinden bile tepki gördü.

Bazı politikacılar ise başım derde girmesin diye aşırı yuvarlak konuşurlar.

Lafları ağızlarında fır fır döner. Bol bol mavi boncuk dağıtırlar.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu tip bir politikacıdır.

Hep güler, hemen her konuda hoşgörü dolu bir üslup kullanır.

Aşırı demokrat görünür.

Ama bildiÄŸini de okur.

* * *

Hükümetten gelen hemen bütün yasa ve kararnameleri onaylar.

Yaptığı atamalarda kendi dünya görüşündeki insanlara öncelik verir.

En çarpıcı örnek rektör atamalarıdır.

Ama bunları hep gülerek ve yumuşak bir üslupla yapar.

Arıtman’ın kendi kökeniyle ilgili suçlamalarına gösterdiği tepki bile oldukça yumuşaktı.

Arıtman’ın kendisine yönettiği suçlamayı etnik kökenine bağlamasının Cumhurbaşkanı’nı daha çok dinsel açıdan rahatsız ettiği anlaşılıyor.

Yanıt olarak "Müslüman ve Türk’üm" diyor.

Önce Müslüman olduğunu vurguluyor. Bu, sahip olduğu dünya görüşünün bir sonucu.

Benim anlamadığım bir şey var; Cumhurbaşkanı’nın bu arada bir de soyağacı ortaya çıktı.

Sanıyorum cumhurbaşkanı seçildiği zaman yayınlamış.

Neden böyle bir şeye gerek duymuş?

İşte anlayamadığım bu.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ne ırklarını ne de dinlerini sorgular.

Neyse... Bu tartışma daha epeyce sürecek, çünkü bana göre hiç gerek olmadığı halde Cumhurbaşkanı Canan Hanım’a 1 YTL’lik tazminat davası açtı.

Arıtman da elinde belgeler olduğunu, yargı sürecinden vazgeçilmezse bunları açıklamak durumunda kalacağını söyledi.

Ülke olarak böyle zor günlerde nelerle uğraşıyoruz.

Ah bu gazeteler!

ÇEVRE ve Orman Bakanlığı dağıtılan bedava kömürden meydana gelen hava kirliÄŸini kabul etmiyor.Â

Bakanlığın incelemesine göre, Ankara Sıhhiye’de duman kirliliğinin tehlike sınırını 31 kat aştığı gerçek değil.

Çünkü gazetelerde çıkan haberler üzerine yapılan incelemede partikül madde ölçüm cihazının arızalı olduğu anlaşılmış.

Meğerse kirlilik oranları yönetmeliklerin öngördüğü saatlik değerlerin altındaymış.

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ileri sürdüğü komik gerekçeler AKP iktidarının inkár politikalarının çok tipik bir örneği:

Kriz yok, yoksulluk yok, yolsuzluk yok, partizanlık yok, hele hele hava kirliliği hiç yok.

Lütfen söyleyin, Başbakan bu "yokları, var" diye yazan gazetelerin kapatılmasını istemekte haksız mı?
Yazarın Tüm Yazıları