Kim okur kim yazar

Taksi şoförü İnternet'ten bahsediyor. ‘‘Abi’’, diyor, ‘‘Her yazını okuyorum. Gerçi bazen yazdıklarını anlamakta zorluk çekiyorum ama o zaman da bizim çocuk yetişiyor yardımıma. Kısmetse yakında bir bilgisayar alacağız. Gerçi sen İnternet TV'den de bahsediyorsun zaman zaman. Ne dersin, bilgisayar alacak parayı denkleştirmeyi bekleyene dek İnternet TV mi alsak?’’Büyük bir şirketin Bilgi İşlem yöneticisi 2000 sorunu diye bir şey olmadığını anlatıyor. ‘‘Yok’’, diyor, ‘‘Bize bir şey olmaz. Tüm sistemlerimiz yeni. Bu 2000 sorunu, hala eski sistemler kullanan batılı ülkelerin sorunu. Biz Türkiye'de en son teknolojileri kullanıyoruz. 2000 mikibin vız gelir bize’’...Kahramanmaraş'tan bir otomobil bayisi e-posta mesajı göndermiş. İnternet'e girmek istiyormuş. Yok, yok sandığınız gibi değil, e-posta gönderdiğine göre İnternet bağlantısı zaten var. İstediği, İnternet üzerinde bir site açmak, ‘‘online’’ otomobil satmak. En güvenli sistemi araştırıyormuş. Java teknolojisinin geleceğini merak ediyormuş.İki yıl önceki bir kokteylde Türkiye için asıl önemli pazarın CD-ROM pazarı olduğunu, İnternet'in Türkiye'de bir şansı olmadığını savunan büyük bir bilgisayar şirketinin o zamanki pazarlama müdürü, şimdi aynı şirketin genel müdürü olmuş. ‘‘Siz’’, diyor, ‘‘İnternet'e gereken önemi vermiyorsunuz. Sayfanızda İnternet'ten biraz daha fazla bahsetseniz’’...İsmimi kredi kartımdan okuyan tezgahtar atılıyor, ‘‘En iyi İnternet erişim servisini kim veriyor? İnternet kullanıcısı arkadaşlarıma soruyorum ama bir türlü karar veremiyorum. Sizce hangisinden bağlanmalıyım?’’Ünlü bir halkla ilişkiler şirketi e-posta ile basın bülteni gönderiyor. E-posta ile .doc uzantılı mesaj göndermenin görgüsüzlük olduğunu yazmamın üzerinden henüz ay bile geçmemiş. Ünlü halkla ilişkiler şirketinin gönderdiği mesaja yalnız .doc uzantılı bir dosya değil, koskoca bir de fotoğraf iliştirilmiş. Geldiği gibi çöpü boyluyor mesaj. Telefon çalıyor: ‘‘Gönderdiğimiz e-posta mesajını aldınız mı? Haber olarak değerlendirecek misiniz?’’Okurlardan hergün onlarca mesaj yağıyor. Çoğu kendi yaptıkları İnternet sayfalarının adresini gönderiyor. Hepsi İnternet üzerinde Türkçe içerik sağlama yarışında. Bazıları amatörce, bazıları ise profesyonellere taş çıkartacak nitelikte sayfalar hazırlamışlar.Sürekli İnternet üzerindeki Türkçe içerik fakirliğinden yakınan, büyük bilgisayar şirketlerimiz geliyor aklıma. Çok büyük bir çoğunluğunun, kendi İnternet sitesi yok. Hemen hepsi İnternet sektörüne yönelik ürünler pazarlıyor. Belki herbirinin geçerli nedenleri var, kendi İnternet sitelerini kurmamış olmaları için. Ama toplamda baktığınızda, kendi İnternet sitesini kuran Türk (ya da Türkiye'de faaliyet gösteren) bilgisayar şirketi sayısının yok denecek kadar az olması kadar traji-komik bir durum olabilir mi?yurtsan@hurriyet.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları