Kıllı

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Malum, biz erkeklerinin kılına son derece önem veren bir milletizdir. Yatak performansımızdan siyasi aidiyetimize, her bir şeyimizi tüylerin lisanıyla ifade etmeye çalışırız. Suratımızı sembolizmlerle donatırız.

Bu durum, ciltler döktürmüş bilgiç ‘‘Oryantalist’’lerden dolmuş uçaklarla ülkemize gelen sıradan turistlere kadar daima Batılıların ilgisini çekmiştir.

Önceki gün Brüksel gazetesi ‘‘Le Soir’’ İstanbul muhabiri Eric Biegala'nın kaleminden ve birinci sayfada, Avrupalılar için çıkılmaz konuyu Belçikalı okurlara açıklayan ‘‘Türkiye'de Kıl Dili’’ başlıklı bir makale yayınladı.

Anglo-Sakson gazeteciliğin ‘‘feature’’ dediği türden yazılara çok güzel bir örnek oluşturan ve bizi onlara anlatan bu makaleyi aynen tercüme ediyorum.

* * *

‘‘HİÇ hesapta yokken İstanbul'daki İsviçre Konsolosu Türkiye'de kılın çoğu zaman anlam ifade eden bir gösterge olduğunu öğrendi. O'nun ağzından aktarıyorum:

‘Bir kaç ‘‘İslamcı’’nın da bulunduğu bir kokteyleydim ve onlar önce bana yönelerek kocaman gülümsemelerle elimi sıktılar. Çünkü sakalım vardır da !..’’

Evet, favori, bıyık, keçi sakal, bunların hepsi Türkiye’de bir mana taşıyor.

Sakal ‘İslamcılar’ın amblemi. Çukurcuma'dan berber Neco ekliyor:

‘Genelde ılımlılar kısa ve iyi kesilmiş bırakır. Daha radikalleri en az bir beş santim uzatır. Bazıları da kınayla boyar’.

Fakat iş bazen Arap saçına dönüyor, çünkü çenesi tüylü olanlar yalnız ‘İslamcılar’ değil.

Geç bir ‘Gueveracılığa’ atıf, sakal siyasal yelpazenin ters yönündeki sol aydınlar arasında da pek rağbet görüyor. Ama Marx pohpohçularının ağızlarına birer de pipo şıkıştırması gerekiyor ki farklılık belli olsun...

Oysa, üniversitelerdeki kız öğrencilere türbanı, erkek öğrencilere de sakalı yasaklayan rejim yukarıdaki ayrıntıya hiç aldırmıyor.

Sonuç, ‘İslamcılar’ ve solcular bu özgürlük kısıtlamasına karşı ilk defa birlikte seferber oldular.

* * *

BIYIK bab'ında ise solda Stalin usulü pos ve bol kıllısı, sağda da ince ve düşüğü tercih ediliyor.

İstanbul'un bütün berberleri MHP yandaşlarının bir Türk hilali şeklinde aşağıya dönen bıyıklarla saptanabileceğini vurgulamakta hemfikir...

Zaten bıyık milli kimliğin parçasını oluşturuyor. Kuşkusuz, İstanbul'da kırk dört yıldır yurttaşlarının bilimum kıl tuvaletiyle ilgilenen Niyazi Kasabalı bu olgunun şehirlerde yavaş yavaş kaybolmakta olduğunu kabul ediyor.

Fakat koltukta oturan müşteri Haydar sohbete karışıyor ve ekliyor:

‘Ama kırsal alanda hala erkekliğin vazgeçilmez simgesidir bıyık. Eşcinselliği dışa vurmak isteyenler dışında oralarda hiç kimse bıyığını kesmeye cesaret edemez’.

Halbuki sakalsız bıyıksız çehreler de var. Bunlar, kılların çok ciddi biçimde disipline edildiği silahlı kuvvetlere ve Kasabalı'nın deyişiyle ‘son derece hızlı biçimde Avrupaileşen’ üst-orta sınıflara mensuplar.

* * *

FAKAT iş gençlere gelince ortalık bulanıyor.

Zira ‘Grunge’ tipi keçi sakallar İstanbul'u da istila etti ve solcular da yavaş yavaş eski sakalın yerini alıyor.

Bilhassa da atkuyruğu bir saça eşlik ettiği takdirde...

En son moda ise siyasi bağlamda daha tarafsız.

Külhanbey usulü ve gayet bilimsel biçimde tuvaleti yapılan üç günlük bir sakalı kastediyorum...

Berber Niyazi Kasabalı bu sureti vermek için makinanın bir numara bıçağını kullandığını söylüyor.

Yani, sözümona traş edilmemiş bir çehre...''













Yazarın Tüm Yazıları