Kılıfını hazırlamak

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Yağcılık yaparken yağlı enseleri iyice kalınlaşır. Kalın ve hantaldırlar.

Bir kılıf bulup kaçarken tazı gibi olurlar. Zıp zıp zıplarlar. Zıplarken hep yeni bir kılıfa girerler.

Kılıfı hzırlanmış yalan, yalan değildir bu toplumda.

Kılıfı hazırlanmış hırsızlığa mutlak hoşgörü vardır.

Hele kılıfına uydurulan döneklik, en itibarlı olanıdır. Pazara düşmüş çaput parçasından dikilir dönekliği kapalayan kılıflar. Bunların siyasi pazardaki damping fiyatlı adı, uzlaşma, konsensüs, araziye uyumdur. Kılıfına uydurulmuş uyum, Türk insanını en rahatlatanıdır.

İktidara yamanmanın bir kılıfı vardır. Gemiyi terk etmenin de.

İzleyelim haberleri.

Son günlerde, DYP'nin A takımı gemiyi terk ediyor.

Ufuk Söylemez, Çiller'in tetikçiliğini yaptıktan sonra, ‘Çiller, DYP’yi radikal sağ çizgisine çekiyor' kılıfıyla istifasını basıyor. Daha önce Mesut Yılmaz'la görüştüğü biliniyor.

ANAP'a girer mi girmez mi bilemeyiz ama girerse nasıl olsa kılıf hazır. Söylemez'e çok kızan ANAP'lılar ‘iktidarda kalmak için CHP’den kurtuluncaya kadar, DYP'yi eritmeliyiz' kılıfının altına girivereceklerdir.

Mesut Yılmaz'ı anımsayalım, muhalefetteki başarısızlıklarını, ‘medya söylediklerimi yazmıyor’ diye kılıflamıştı. Bugün ne kelam etse manşetten giriyor. Yılmaz, medyanın bu yeni kılıfını izah etmek için bir başka kılıf bulacaktır elbette.

Aldığımız duyumlara göre, düne kadar Çiller'in sözcüsü olan bazı çok değerli gazeteciler de paçayı sıyırmak için kendilerine kılıf seçiyorlarmış.

Bu kılıf işini hangi siyasetçi kullanmadı ki bu ülkede? Turgut Özal, kılıfını bulup, annesini Süleymaniye Külliyesi'ne defnettirmedi mi?

Kılıfı bulundu mu hükümet bile değişebiliyor bu ülkede.

Sivil, asker her kesim kılıf tutkunu.

Kılıfına uyduran, üniversitelerden öğretim üyesi bile attırtabiliyor.

Öz değil değil, hep kılıf dokunur Türkiye'nin siyaset tezgahlarında. İpliği kötü, deseni kötü, tutunca lime lime ayrılan kumaştan dikilmiş kılıflar.

O kılıflar, düne kadar birbirine küfredelenleri bugün sarmalarlar. O kılıfın adı rejimi kurtarmaktır ya da vatanın bütünlüğünü sağlamak.

O kılıfların tutmayan teğelleriyle, dünkü dostlukların bugün düşmanlığa dönüşü örtülmeye çalışılır. Güle oyanaya, hiç sıkılmadan, utunmadan.

Kılıf patronu çıkartanlar öylesine uzmanlaşmışlardır ki, gece gündüz, gündüz de gece olur onların sihirli parmaklarıyla.

Kılıflı siyaset, üçüncü dünyanın, prensip ve şeffaflık sevmeyen özünün hayata yansımasıdır. Aslında üçüncü dünyanın birinci dünyaya atlamasını hep o kılıf zihniyeti engeller.

Kendi düzenlerini korumak için demokrasiden feragat ederken ‘ne yapalım biz Batı değiliz’ kılıfını hazırlarlar. Bedel ödemeyen yüzsüz ve pişkinlerin gelecek kuşaklara ödettikleri en ağır faturadır bu.

Kılıfını bul ve rahatla; bu bir gelenek mi? Galiba.

‘Ben inandığım için yaptım’ diyememenin zavallığı, kılıf üretiminin cirosunu patlatıyor bu toplumda.

Toplum, kılıfları sorgulamadığı sürece, bu siyasi sınıf daha ne kılıflar giyip çıkartacaktır. O kılıflarla, toplumun başına ne çoraplar örecektir.

İşte, demokasiyi talep etmek bu nedenle çok önemli.

Çünkü demokrasilerde, ‘minareyi çalan kılıfını hazırlamayaz’. Demokratik toplumlar böyle bir atasözünü benimseyemez.

Yazarın Tüm Yazıları