Kıbrıs Türkü ile Türkiye'nin çıkarını birleştirmek

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Kıbrıs'ta New York buluşması ile başlayan diyalog süreci devam edecek mi? Yoksa Denktaş, AB'nin Kıbrıs Rum Yönetimi ile tam üyelik görüşmelerine başlama kararını ileri sürüp bu süreci yarıda mı kesecek?

Bu konuda karar vermek için Denktaş KKTC parti liderleri ve toplumun önde gelen kişileriyle bugün biraraya gelecek.

Toplantı öncesinde CTP lideri Mehmet Ali Talat'ı telefonla arayıp son gelişmelerle ilgili muhalefetin yorumunu öğrenmek istedim.

Talat Kıbrıslı Türkler arasında tartışılan fakat bize pek yansımayan düşünceleri dile getirdi.

Diyor ki: ‘‘AB'nin Kıbrıs ile tam üyelik görüşmelerine başlama kararı yeni değil. Bu karar iki yıldan beri Avrupa belgelerinde yer alıyor. ‘Agenda 2000'in açıklanmasıyla ortaya çıkan rahatsızlığın nedeni Avrupa'nın Türkiye ile ilgili görüşleri. Türkiye'ye yeni bir Avrupa perspektifi gösterilmediği için anlaşılan Türkiye Kıbrıs kozunu tırmandırmayı amaçlıyor. Kıbrıs'ı kullanıyor.''

Talat, Denktaş'ın İsviçre'ye gitmek konusundaki kararsızlığını ‘‘Kıbrıs Türkünün çıkarından çok, Türkiye'nin çıkarını savunmasına'' bağlıyor.

‘‘Denktaş İsviçre'ye gitmeli ve KKTC'nin görüşlerini sonuna kadar savunmalı'' diyor.

***

Ankara, ‘‘Kıbrıs Türkiye'den önce AB'ye giremez'' deyip mücadeleyi bu noktaya yoğunlaştırıyor, ‘‘çözüm'' ikinci plana atılıyor.

Kıbrıs'ın çözümden önce mi, sonra mı AB'ye üye olacağı tartışma dışı kalıyor.

Tek kıstas var.

Türkiye.

Kıbrıs Türkiye'den önce AB'ye giremez.

İşte bu yaklaşım KKTC'de ‘‘Türkiye bizi kendi Avrupa üyeliğini sağlama almak için kullanıyor'' yorumlarına yol açıyor.

Mehmet Ali Talat çok önemli bir noktanın altını çiziyor:

‘‘Türkiye ile Kıbrıs Türkünün çıkarlarını birleştirmek lazım!''

Kıbrıslı Türk mü, Kıbrıs mı?

İnsan mı, toprak mı? Çünkü insan yaşama umudu kalmayınca topraktan kaçıyor.

İnsansız toprağın ne stratejik değeri, ne de kalıcılığı mümkün görünüyor.

Türkiye'nin çıkarı Kıbrıs Türkünün çıkarına öncelik vermekten geçiyor.

***

Bu aşamada tutulması gereken ilk halka, Kıbrıs'ın AB üyeliği.

Bu konunun Türkiye ile ilişkisi ikinci planda geliyor.

Öncelikle Avrupa'ya Kıbrıs ile tam üyelik görüşmelerine başlamanın çözüm ruhuna aykırı olduğunun anlatılması gerekiyor.

Çünkü çözümden önce AB ile Kıbrıs arasında yapılacak ilk temas bile Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Ada'daki iki toplumun da temsilcisi olarak resmen tanınması anlamını taşıyor.

Çözüm müzakerelerinin can damarı olan egemenlik konusunda Avrupa taraf oluyor.

‘‘Kıbrıs, Türkiye'den önce AB'ye üye olamaz'' tezi yerine ‘‘Kıbrıs'ta önce çözüm'' tezini savunmak, Kıbrıs Türkünün güvenliği ve Türkiye'nin güvencesinin daha fazla hak kazanmanın yolunu açıyor.

Montreux, bu tezin yüksek sesle savunulabileceği ilk uluslararası platform.

Bu sorumluluk da yine Denktaş'a düşüyor.

Yazarın Tüm Yazıları