Zirveyi yakaladılar

Güncelleme Tarihi:

Zirveyi yakaladılar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 1998 00:00

Haberin Devamı

Eğitimin en az erkekler kadar kadınlar için de önemli olduğu günümüz dünyasında, nüfusa oranla okuma-yazma oranı oldukça düşük olan ülkemiz şartlarında bile orta dereceli okullarla birlikte üniversite mezunu kız öğrencilerin sayısı giderek artıyor. Yönetim kademelerindeki kadınların sayısı her geçen gün artarken, kadın yöneticiler olumlu özelliklerinden ötürü kadın elemanları tercih ediyorlar. Kadın yöneticilerin ortak görüşüne göre; sorumluluk, denge duygusu ve çalışkanlık kadınları erkek meslektaşlarından ayıran temel özellikler. Biz de konuyu kendi mesleklerinde zirveye ulaşmış isimlerle görüştük.

‘‘Hedef ve istemek önemli’’

Pnar Köksal’ın çocukluğu babasının memuriyeti nedeniyle Anadolu'da geçmiş. Özel İstanbul Eczacılık Yüksek Okulu'ndan l969 yılında mezun olmuş. Hacettepe Üniversitesi Eczanesi’nde bir yıl eczacı olarak çalışmış, ama baş eczacıdan memnun olmayınca işten ayrılmış; ‘‘Hastanedeki baş eczacıdan memnun değildim. Çünkü yeterli değildi. Yeterli olmayınca insanlar daha kırıcı olabiliyorlar. Ben de bir yılın sonunda istifa edip ayrıldım ve eczanemi açıp, 12 yıl iyi para kazanarak çalıştım. Bir gün mal sahibi beni mahkeme kararıyla dükkândan çıkardı. O zaman iki kızım vardı. Biri beş yaşında, diğeri yeni doğmuştu. Altı yıl kadar çocuklarla ilgilendim. İngilizcemi ilerlettim. Piyano dersleri aldım ve spor yapma alışkanlığı edindim.’’

Bu sırada Pet Holding'i kuruyorlar ve bütün konuklarla ilgilenmek Pınar hanıma kalıyor. Eşi l988 yılında birlikte çalışmayı teklif ediyor:

‘‘Başkan yardımcısı ve mali genel koordinatör olarak işlerin başına geçtim. Yurtdışında işler aldık, büyüyorduk. Şirkette üst düzey yöneticiler çoktu. Ben denge unsuru oldum. Kadınların böyle bir özelliği var. Daha sonra Datça'da sağlık turizmine başladım. Bir anlamda kendi mesleğime dönüş oldu. Çünkü petrol, inşaat, maden benden uzak konulardı. Ama işin içine girince öğreniyorsunuz. Datça'daki işi oturtmak için başında olmak gerekiyordu. Son iki yılımın 16 ayını orada geçirdim ve başardım’’ diyor.

ANNELİK BİR AYRICALIK

Kadın, erkek ayrımına karşı olduğunu vurgulayan Köksal, işini iyi yaptıktan, azimli ve kararlı olduktan sonra kadın olmanın bir dezavantajını görmediğini belirtiyor. Kadının en büyük mesleğini ise annelik olarak görüyor; ‘‘Anneliğin çok özel bir ayrıcalığı var. Yöneticilik vasfı ve sağduyu veriyor kadına. Bir Alman atasözü der ki; ‘Kadın çocuk doğuruyor, çocukluğunu doğurduğu çocuğa terk edip, olgunlaşıyor. Erkek ise çocuk doğuramadığı için hep çocuk kalıyor’. Ben şahsen bu özelliklerin hepsini kendimde görüyorum’’ diyor.

İş hayatında kadının daha sistemli, akıllı ve zamanını iyi kullanmasını bildiğini düşünüyor. Kadınların çok kısa zamanda, çok iş yetiştirmeyi başarmak gibi doğal bir özellikleri olduğunu vurguluyor. Bütün bu özellikleri iş hayatında da birleştiren kadının başarılı olduğunu belirtiyor. 2000'li yılları kadınlar açısından avantajlı görüyor; ‘2000'li yıllarda kadın, aktif şekilde iş hayatının içinde olacak. Kadın ve erkeğin birlikte olacağı toplumlarda başarı daha yüksek. Meclis’te kadın sayısı arttığı zaman Türkiye'nin daha değişik yerlere geleceğine ve daha dengeli olacağına inanıyorum. Ben politikaya girmeyi de düşünüyorum. Kadının hedefini çizmesi ve yeterince istemesi önem taşıyor. Eşimle arkadaşlık ederken, bana, ‘Sen Yeniçeri askerlerine benziyorsun. İki adım ileri bir adım geri... Bir gün beni köşeye sıkıştıracaksın, kaçamayacağım’ demişti ve kaçamadı. Hep en iyi olmak isterim ve bunun için uğraşırım’’ diyor.

‘‘Kadınlar daha başarılı’’

Marmara Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunu. Fakültenin 100. yıl mezunu. 400 kişilik sınıfı birincilikle bitirdi. Kılıç, fakültede ilk üç dereceye girenlerin bayan oluşunu hatırlatarak kadınların eğitim hayatında daha başarılı olduklarını söylüyor; ‘‘Özellikle iktisadi ticari ilimler alanında kadınlar daha başarılı. Bayanlar eğitimi daha ciddiye alıp daha çok zaman ayırıyorlar. Erkekler dış dünyaya yöneliyorlar.’’ Üniversiteden sonra Ankara’ya giderek Başbakanlık bünyesinde Sermaye Piyasası Kurulu’nun açtığı yarışmayı kazandı. 1200 katılımcı arasından 14 kişi alınınca yaşantısına Ankara’da devam etti; ‘‘O güne kadar İstanbul dışına hiç çıkmamıştım. Sermaye Piyasası’nda çalışma adına bunu göze aldım. Sermaye Piyasası çok büyüyor. Biz de gelişeceğine inanıyorduk. Henüz çok başındaydık. Ankara’da 8 yıl çalıştım. Çalışma yaşamımın yanı sıra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde finans dalında master \ doktora yaptım. Bu arada bir yıl ABD’de Whorton Scholl’a misafir öğrenci olarak katıldım.’’

Kılıç, bu arada özel sektörden gelen tekliflere başlangıçta olumlu bakmadı, ama bir yol ayrımına geldiğinin de farkındaydı; ‘‘Ben iş konusunda biraz tutucuyum. Ama bir yol ayrımına gelmiştim.

PINAR KÖKSAL

(Pet Holding Başkan Yardımcısı

Köksal Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı)

‘‘2000’li yıllarda kadın, aktif şekilde iş hayatının içinde olacak. Kadın ve erkeğin birlikte olacağı toplumlarda başarı daha yüksek ve kalıcı oluyor.’

BERRA KILIÇ

(Meksa Menkul Kıymetler Genel Müdürü)

‘‘Kadınlar 2000’li yıllara çığ gibi geliyorlar. Teknolojinin gelişimiyle kadınlar ev içi işlere daha az zaman ayırdıkları için daha bağımsız ve üretkenler. Kadınlar erkeklere oranla daha çalışkanlar.’’

NALAN ERKARAKAŞ

(KENT Yatırım ve Menkul Değerler Genel Müdürü)

‘‘Türkiye’de finans sektöründe Avrupa ve Amerika’ya göre bayan yönetici sayısı daha fazla. Genele yaymak doğru olur mu bilmiyorum, ama Türkiye’nin dinamizmi 2000’li yıllara umutla bakılabileceğini gösteriyor.’’

Ya kamuda yönetici ya da özel sektörde yönetici olacaktım. Ben kişilik özelliklerimi özel sektöre yakın buldum. Ata Menkul Kıymetler’de çalışmaya başladım. Sahibi ile birlikte şirketi kurduk. Genel Müdür Yardımcısı olarak işe başladım. ’’

Berra Kılıç, bir yıl önce de MEKSA Menkul Değerler’in yönetimini üstlendi; ‘‘Yeniden sıfırdan başladım. Bir yıl gibi kısa bir süre içinde çok güzel şeyler yaptık. Türkiye’de 142 aracı kurum var. MEKSA ben devraldığımda 50 inci sıradaydı şu anda 7 inci büyük aracı kurum. Pazar payı yüzde 1’di şimdi yüzde 3.’’

Çocuk ve Kariyer

Kılıç, hizmet sektöründe kadın çalışan sayısının yüzde 60’lar gibi oldukça yüksek bir oranda olmasına dikkat çekerken, kadınların çocuk sahibi olduktan sonra kariyerlerine son verdiklerini vurguluyor; ‘‘Özellikle hanımlar evlilik ve çocuk yüzünden kariyerlerine son verebiliyorlar. Zorunluluklar onların orta kademelerde kalmalarına neden olabiliyor. 142 aracı kurum içinde bayan yönetici sayısı sadece 6. Bu sektöre müteşebbis olarak giren hanım sayısı ise 1 ya da 2. Onlar da eşlerinin vefatı ile bunu üstlenmiş bulunuyorlar. Bu sektöre erkekler atılmışlar ve yöneticilikleri de erkekler yapıyor. Bana göre sektör içindeki kadın yöneticiler çok başarılı. Finans sektöründe hanımlar çok başarılı. Çünkü kadınlar erkeklerden daha dengeliler, işlerine karşı çok daha fazla sorumlular. İnsan ilişkileri çok daha iyi. Finans ilişkileri insan ilişkilerine dayanıyor. Biz yatırımımızı insana yapıyoruz. Kadınlar daha sabırlı ve strese karşı daha dayanıklılar. Daha dikkatliler. Sorumluluk sahibi olup işinizi sonuna kadar götürmek çok önemli. Ben çalışanlar arasında kadınların ağırlıklı olmasına önem veriyorum. Bu sektörü çok verimli buluyorum. Yönetici kademeler için teşvik ediyorum. Önlerini açıp eğitimlerine ağırlık vermelerini istiyorum. Bu meslekte yeni olanlara örnek oluyoruz.’’

Kılıç, çalışmalarının yanı sıra hobi olarak eğitime katılıyor. Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde sermaya piyasası şirketlerinin yöntemi üzerine master dersleri veriyor. İMKB’de ve Bankalar Birliği’nde eğitmenlik yapıyor; ‘‘Bizler görevlerimizi büyütüp hedeflerimize ulaştıkça sektör içinde bayanların sayısı da artacaktır.’’

ÖZEL HAYAT

Kılıç, bu yoğun tempo içinde özel hayatıyla iş hayatını dengeleyemediğinin de farkında; ‘Kariyeri hep ön planda tuttum. Evliyim. 35 yaşındayım. Çocuk yapmadım. Bu bir fedakarlık mı bilmiyorum. Tercihimi işimden yana kullandım. Özel hayatımda hobilerimi hep iş çevremden oluşturdum. Eşim de işkolik olduğu için bu noktada bir problem yaşamadık. Sosyal hayatım da çok yoğun. Dernek ve kulüp üyeliklerim var. Topluma ve içinde bulunduğum sektöre karşı sorumluluklarım olduğunu düşünüyorum. 3 yıl önce rotaryan oldum. Hemen hemen tüm boş vaktimi bu camiada toplumsal hizmetlerle geçiriyorum. Gönüllü çalışmalar yapıyoruz. Mesleki kulüp üyelikleri, finans kulüp üyelikleri, TUGİAD, Aracı Kurum Yönetim Derneği vs. Hem mesleki hem de teknik sosyal kulüp üyeliklerim var. Günlük işin yanı sıra topluma ve sektörüme karşı görevlerimi yerine getiriyorum.’’

SİYASETTEN ÜMİTSİZ

Kadınların 2000’li yıllara çığ gibi geldiklerini düşünüyor Kılıç. Ümitsiz olduğu tek alan ise siyaset; ‘‘Modern hayat koşulları kadınları biraz daha rahat bırakıyor. Eve ayırdıkları zaman teknolojinin gelişimiyle azalıyor. Bu kadını daha bağımsız ve üretken yapıyor. Hem anlayışlar değişti, hem de teknolojik gelişim. İnternet büyük bir faktör. Ümitsiz olduğum tek alan siyaset. Ama siyasette de sadece kadın erkek değil, genel bir olumsuzluk var. Mevcut seçim sistemi, parti içi seçim çok lider ağırlıklı. Kaliteli, dürüst kişiler siyasetten uzak duruyor. Meclis’teki bayan parlamenterleri tercih ediyorum. Erkeklere oranla daha çalışkan ve açık sözlüler. Politika yapmadıklarını, kalplerinin sesi ve duygularıyla doğruyu bulduklarına inanıyorum. Bayan parlamenterin sayısının artması lazım. Parti içi demokrasinin gelişmesi kadınların da siyasete teşvik edilmesiyle gerçekleşebilir.’’

‘‘Hedef yurtdışı’’

A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nden 1983 yılında mezun oldu. Geleceğin mesleği olduğunu düşündüğü için mezun olduğu yıl Sermaye Piyasası Kurulu’nun açtığı uzman yardımcılığı sınavına girerek başarılı oldu ve iş yaşamına başladı.

Sermaye Piyasası Kurulu, Türkiye’de banker krizi sonrasında kurulan ve sermaye piyasasını kurmak ve geliştirmekle görevlendirilen bir kurum. 1986 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası dahil Türkiye’de sermaye piyasasının geldiği noktada başarılı düzenlemeleriyle önemli bir kurum. Nalan Erkarakaş da finans sektöründe yönetici olduğu ve özellikle de sermaye piyasaları ve borsa konusunda yoğunlaşmış olması nedeniyle iş yaşamına bu piyasaların kurucusu olan bir kurumda başlamanın kendisi için önemli bir artı olduğunu düşünüyor; ‘‘1983-1998 sürecine baktığımda iş yaşamımda pekçok konuda öncü oldum. Bütün çalışmalarımda amacım piyasanın daha yaygın kitlelere tanıtılıp ulaştırılması oldu. Önümüzdeki dönemde aynı başarıyı yurtdışında da sağlamayı hedefliyorum.’’ Erkarakaş ev ve iş hayatını iyi dengelediğini düşünüyor. Bu dengenin ancak 3’lü sacayağı ile mümkün olabileceğine inanıyor; ‘‘Üçlüden biri ve en önemlisi yaşamı paylaştığım eşim ve kızımın anlayışı ve desteği. Diğeri ev işlerini yürütecek iyi bir yardımcı. Üçüncüsü de tabii ki her iki tarafı da dengeli götürmek için gereken fazla çabam.’’ Erkarakaş, kadın-erkek yönetici ayrımından çok işini seven-sevmeyen yönetici ayrımının daha doğru olduğunu düşünüyor; ‘‘Ben işimi çok sevdiğim için bütün yoğunluğuna rağmen başarılı olduğuma inanıyorum. Ancak genel olarak denge ve muhafazakar yapıları nedeniyle özellikle finans sektöründe bayanların başarılı olacağına inanıyorum.

Türkiye’de özellikle finans sektöründe Avrupa ve ABD’ye göre bayan yönetici sayısı çok fazla. Bunu Türkiye geneline yaymak ne derece doğru olur bilmiyorum, ama Türkiye’nin dinamizmi 2000’li yıllarda daha çok sayıda bayanı iş yaşamında göreceğimizi gösteriyor. Çalışan kadın sayısındaki artış kadınların siyasetten aldığı payı da artıracaktır. Dileğim siyasetteki kadın sayısının hızla artması. Ancak gerek yurtdışındaki örnekler gerek Türkiye’deki sistem incelendiğinde bu konuda zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!