Zaga'nın elemanları aldı başını gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Zaganın elemanları aldı başını gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2003 01:48

Zaga'nın Elemanlar'ını tanıyor musunuz? Cumartesi gecelerinin (Kanal D) komik adamları. Onlar meslek değiştirip değiştirip bir türlü züğürtlükten kurtulamadıkça biz oturduğumuz yerde gülmekten helak oluyoruz.

Bu iki karakteri Okan Bayülgen ve Erkan Taşdöğen canlandırıyor. Son zamanların en başarılı skeç ikilisi ile ‘‘Elemanlar‘‘ çekimleri esnasında konuştuk.

ÊBirbirinizi nereden buldunuz?

-Erkan Taşdöğen: Okan'la tanışmamız 1985 yılı. Ben Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nde üçüncü sınıf öğrencisiyken okula Okan geldi. Konservatuar giriş sınavlarına kendisini çalıştıracak birini arıyordu. Beni tavsiye etmişler. O da illa benimle çalışmak istedi. O esnada arkadaş olduk. Ben elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Ve sınavları kazandı. İki yıl birlikte okuduk. Sonra ben okulu bitirince Trabzon Devlet tiyatrosuna gittim. Benden iki yıl sonra Okan da oraya geldi.

Peşinizi bırakmıyor yani...

-E.T: Evet. Bir süre Trabzon'da birlikte oynadık. Sonrasında Okan Bayülgen İstanbul'a gelip televizyon sektöründe bir şeyler yapmak istedi. Kafasındaki programdan haberdardım. Benimle çalışmak istediğini söylemişti.

Programı kabul ettirip Erkan Bey'i yanınıza mı aldırdınız?

- Okan Bayülgen: Televizyon çocuğu için bir kanalla anlaşmıştık. Skeçleri Erkan'ın hazırlamasını istiyordum. O da bir ekip oluşturup geldi. Belirli bir konsept bulup, ortak bir mizah anlayışı oturtup, skeçlere başladık. Şimdiye kadar kaç tipleme oldu bilemiyorum. O zamandan beri birbirimizden vazgeçmiyoruz.

Okan Bey siz eskiden skeçlerde oynamıyordunuz değil mi?

- O.K.: Pek bulaşmıyordum. Arada bir oynuyordum. Geri planda olmayı tercih ediyordum. Çünkü çok kalabalık bir skeç kadromuz vardı.

- E.T.: Birlikte oynamaya Cam Silicilerle başladık. Birlikte oynamak çok farklı bir şey, sahnede tek başınıza olmaktan daha zor. Çünkü partnerinizden farklı olmanız gerekiyor. Onun kendinden farklı bir karakter yaratması için de karşılıklı paylaşarak birbirinize yardımcı olmanız gerekiyor. Oyun esnasında biri ne ileride olacak ne de geride olacak. O dengeyi tutturmak çok önemli. Ama birkaç alıştırmadan sonra biz Okan'la o dengeyi tutturduk.

Gerçek hayatta da uyumlu insanlar mısınız?

E.T.: Tabii. Okan Bayülgen benim her şeyden evvel dostum. Hep birbirimizin yanındaydık.

O.K.: Sağa sola birlikte gitmiyoruz ama devreye girmesi gerektiği anda ikimiz de birbirimizi biliyoruz.

METİN YAZARI YOK

Skeç metinlerini kim yazıyor?

O.K.: Bizim hiçbir zaman bir metin yazarımız olmadı. Özellikle televizyon dünyasında yapılan işlerin hızlılığını ve Zaga'nın kendi ritmini de buna eklersek herhangi bir yazar arkadaşın bizim mizah anlayışımızdaki bir şeyi kendi anlayışıyla birleştirip bize getirmesi biraz zaman alır. Bizim böyle bir zamanımız yok.

E.T.: Biz doğaçlamanın ve insan malzemesinin çok başarılı olacağına inanıyoruz. Ben binden fazla skeçte oynadım şimdiye kadar. Bunların hemen hemen hepsi doğaçlama.

Skeçlerin başarılı olması neye bağlıdır?

E.T.: Önemli olan en baştan seyirciyi şartlandırmak. Seyirci bizden her seferinde aynı şeyi göreceğini biliyor aslında. Yarattığınız kişilerin sevimli olması gerekiyor. Uzun skeçlere gerek yok. Televizyon süratli çağın ürünü. Sizin de kısa sürede derdinizi anlatmanız gerekiyor.

Son günlerin en çok konuşulan skeci Elemanlar nasıl doğdu?

O.K.: Bunlar cam silicilerin dönüşümüydü. Cam siliciler çok sevilmişti. Erkan Taşdöğen'ın ağzıyla yaptığı efektler çok tutulmuştu. Cam siliciler televizyonun camını siliyorlardı. Yani bir anda işçilerin dünyasından televizyonun dünyasına geçiyorlardı. Cam silerek televizyonun içinde gördükleri şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorlardı. Elemanlar ise para kazanabilmek için çeşitli yollar deniyorlar. Ancak toplumun hangi kesimini taklit ederlerse etsinler para kazanamadıklarını anlıyorlar. Her şey oluyorlar: Matador, sünnetçi, zengin kokteyllerinde puro içen adam, coşkulu kalabalık. Sadece meslekler değil aynı zamanda kavramlar da var işin içinde.

Ama ne olurlarsa olsunlar para kazanamıyorlar ve her skecin sonunda bakkaldan yarım ekmek kavurma bile alamadıklarına getiriyorlar lafı.. Neden kavurma ekmek!

O.K.: Çünkü Türkiye'de hemencecik satın alabileceğiniz en kolay yemek odur. Bir bakkalda yarım ekmeğe kavurma yaptırmak... Elemanlar'ın hayattaki tek ölçüleri bu. Her bölümün sonunda bir 'Biz yine para kazanamiycik' diyor. Ve hemen yarım ekmek kavurma da alamayacaklarını söylüyor.

E.T.: Aslında bu içinde toplumsal mesajını da taşıyan bir iş. Bunlar sistemin dışına itilmiş insanlar.

DON VE SUTYENDEN TAÇ

Kıyafet ve aksesuarlarınız çok komik. Keserden puro yaptınız mesela...

O.B.: Onların hepsi bulup buluşturduğumuz şeyler. Güzellik yarışmasında kraliçe oluyorlar ama kafalarına dondan sutyenden ve tülden taç yapıyorlar. Bu tarz şeyler yaratmak konusunda Erkan çok başarılı...

E.T.: Türkiye'de ben yaptım oldu diye bir şey var ya, bu adamlar da ben yaparsam da olur, diye düşünüyorlar.

Elemanlar’ın birer ismi yok değil mi?

O.B.: İsme gerek yok.

Bu adamlar nereli? Olmuşak, yapmışak diye konuşuyorlar.

E.T.: Bu adamlar her yerli. Bu adamlar bizim mozaik diye lanse ettiğimiz yurdumuz coğrafyası var ya, oranın her bölgesini temsilen süzülmüş iki tane vatandaş. Nereli olması değil, içlerinde bulundukları psikoloji önemli. Bunların nereli olduğundan kimse oralı olmadığı için bunlar da kendi trajikomik durumlarını yaşıyorlar.

Elemanlar'ın metinleri internette dolaşmaya başlandı. Çoğu insan skeçlerin başında ve sonunda söylediğiniz terkerlemenin 'çıkılak çıkılak çük elle' olduğunu düşünüyor.

O.K.: Biz öyle ayıp şeyler söylemedik aslında. Orada melodinin üzerine yakıştırılmış. Çıkırak çıkırak gibi bir şeyler var.

E.T.: İşin doğrusu o cümlenin bir anlamı yok. Bu o esnada çıkan bir şeydi ve öyle de kaldı.

Elemanlar'a reklam teklifi geliyor mu?

O.B.: Reklam teklifleri yağıyor. Bu Zaga'nın şansıdır zaten. Bizim bütün skeçlerimize reklam teklifi gelir. Geçen senelerde birkaçını satmıştık. Son olarak Ayça, Kent Şekerleme reklamında oynadı.

Elemanlar skeçleri zaman zaman programın önüne geçiyor. Bu durumdan rahatsız mısınız?

O.B.: Erkan Taşdöğen zaten her zaman bizim programımızın önündedir. Zaga programı televizyondan üreyen insanlarla çalışmıyor. Devlet tiyatrosunun değerli oyuncularıyla çalışıyor. Erkan Taşdöğen de Televizyon Çocuğu'ndan beri hiç değişmiyor.

E.T.: Oyunculuk gibi bir malzemeniz var. Ve siz bunu her yerde sergileyebilirsiniz. Zaga benim için çok doğru bir çıkış noktasıdır. Programla skeçler bir bütündür. Önemli olan Zaga'nın var olması. Biz burada dostlukla arkadaşlıkla birbirimizi eğlendirerek bir şeyler yapıyoruz. Önce Zaga...

Yarım saatte üç skeç çektiler

Kanal D stüdyolarındayız. Çekimler saat 16:30'da başladı ve saat 17:00'de bitti. Yarım saat içinde üç tane skeç çektiler. Şimdi şunu olalım diyorlar, oluyorlar. Okan Bayülgen ve Erkan Taşdögen kendi makyajlarını kendileri yapıyor. Bıyıklarını takıp, kaşlarını boyuyorlar. Sonra giyiniyorlar. Erkan Taşdöğen 30 tane kravatı üst üste takıyor, Okan Bayülgen kırmızı pantolonunun altına set ekibinden birinin 38 numara kırmızı ayakkabılarını giyiyor. Ayakkabılar Okan'a 2 numara küçük ama olsun o yine de ayakta durabiliyor! Ve çekim başlıyor. Biz stüdyodayken ‘‘kokteylde dikilen adam’’ ve ‘‘televizyon kafalı adam’’ oldular. Yine para kazanamadılar ve yine yarım ekmeğe kavurma alamadılar. Çıkılak çıkılak çükelle, çıkılak çıkılak çükelle!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!