Yüzyılın son yazına hazırlık

Dünya 20. yüzyıla veda etmeye hazırlanırken modacılar son yazın giysilerinde 2000'li yılların ruhunu müjdeliyor. Renklere, modellere bakıldığında defileler gerçek anlamda kasvete veda töreni gibi.

En kalıcı nostalji ise 60'lı yıllar...

Dünya yeni bir yüzyılı karşılamaya hazırlanıyor. Ama bu, karşılama töreninden çok, eski yüzyıla veda etmeyi andırıyor. Çünkü renk, umut, ve hafifliği yücelten bir ruh dans ediyor podyumlarda. 21. yüzyılın kasvetine inat rengarenk, uzay çağının bütün çağrışımlarına tezat, toprağa sıkıca bağlı etnik esintiler taşıyan giysilerin ağırlıkta olduğu koleksiyonlar sergilendi.

Ünlü tasarımcıların çizgilerine bakıldığında değişmeyen tek şey kadınsılık. Son iki yılın romantizmi, renklerle bezenerek gelecek yüzyıla taşınıyor. Renk, çokrenklilik ön planda. Özellikle kumaşların, renkleri dansettirecek türden olması dikkat çekiyor. Parlak, yumuşak kumaşlar, giyildiğinde tenden kayacakmış izlenimi veren ince, adeta uçucu kumaşlar. Şifonlar, organzalar, ışıkla oyun oynayan, renkleri taçlandıran şantuglar tasarımcıların elinde hayata kavuşuyor.

UZAY UNUTULDU

30 yıl önce modayı izleyenler bilirler. 1990'lar, 2000'li yıllar ‘‘uzay çağı’’ olarak anılır ve o dönemlerde modaya ilişkin spekülasyonlar yapılırdı. ‘‘Uzay modası’’ adı altında astronot giysilerini andıran parlak, plastikimsi, soğuk giysiler lanse edilirdi. Renklerse çoğunlukla beyaz ya da gümüş olurdu. Ne tuhaf, 2000'e yaklaştıkça eskiden öngörülen o uzay giysilerinden uzaklaşıldı. Uzay, uzay bilimcilerine kaldı, modacılar artık uzay kostümlerine prim vermiyor. Hatta teknoloji ile giyinme yerine, transparan giysiler akımıyla ten gösterme moda oldu. Dünya uzaya ‘‘açıldıkça’’, tasarımcılar dünyaya daha sıkı sarılır oldular. Etnik temaları çok sevdiler, öyle ki Afrika kabilelerinin renkleri, çizgileri podyumların en alışıldık manzarası oldu. Uzay bilimciler irtifa kazandıkça, bizler köklerimize daha yakın olduk giysilerde.

Romantizm zamanı

Belki doksanlı yılların en kitsch sözcüklerinden biri de ‘‘nostalji’’ oldu. 20. yüzyılda iki dönem, ikibine çeyrek kala yükselen bir trende ruh verdi: 60'lı yıllar ve eski dönemlerin romantizmi. Hatta gotik giysiler de podyumlarda, müzik kliplerinde, vitrinlerde yerlerini aldılar. Ama görünen o ki 2000'e en yakın giysiler, hipi ya da Çingene giysileriyle romantik çizgiler taşıyan giysiler. 60'lı yılların göbeği açıkta bırakan, metal ya da kemik kemerli giysileri uzun çizmeler gerçek anlamda geri döndü.

Bir yüzyıldan diğerine geçiş takvim üzerinde bir yaprağı çevirmek kadar keskin bir geçiş. Ama günlük yaşamlarda ve podyumlarda yumuşak, sürekliliğe sadık bir geçiş yaşanıyor. En fütüristik giyside bile tasarımcılar ‘‘geleceği’’ değil, bir umut ve hafiflik ruhunu yansıttıkları geçmişe vedayı tercih etmiş gibi. Ve dönemlere ‘‘dönüş’’ hala geçerli...