Yetenekli olduğu kadar yakışıklı

Güncelleme Tarihi:

Yetenekli olduğu kadar yakışıklı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2000 00:00

Haberin Devamı

Onu aynı anda Fasulye filminin sessiz Genç'i ve Çiçek Taksi'nin bıçkın Abuzer'i olarak tanıdık. Şimdiden izleyiciye her rolün adamı olduğunu kanıtlayan Selim Erdoğan genç yaşına rağmen ödüllere de alışmış görünüyor. Ama sakın ona yakışıklı demeyin; utanıyor...

İnanamadım! Gerçekten inanamadım! Bütün film boyunca ağzını bıçak açmayan bu adamın bu kadar çok konuştuğuna inanamadım. Oysa ki onu Fasulye filmindeki Genç rolüyle (yani konuşmayan adam rolüyle) tanımıştım. Aslında Selim Erdoğan, Fasulye filminden çok önce yola çıkmıştı. Bir zamanlar ‘‘sabah şekeri’’ bile olmuş; Çiçek Taksi dizisinde de Abuzer olarak izleyenlerin karşısına çıkmaktaydı...

28 yaşındaki Selim Erdoğan, Türk sinemasının ve televizyon dizilerinin konservatuvarlı oyuncularından. Fasulye ilk filmi ama arkasının geleceğini biliyor. Herkes onu Çiçek Taksi'deki Abuzer gibi, kara kuru, doğu şiveli, bıyıklı biri sanıyor. Set dışında görenlerden en çok ‘‘Aaaa yakışıklıymış!’’ laflarını duyuyor; utanıyor. Bıyık bırakmaktan hoşlanmıyor ama çekimler yüzünden yıl boyunca bıyıklı gezmek zorunda kalıyor. Abuzer karakteriyle bir çok insana zaten ulaşmış, şimdi farklı şeyler yapmak istiyor. Yolunun açık olduğu da, etrafta konuşulanlardan ve 12'inci Uluslararası Film Festivali'nde Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu ödülünü almasından belli oluyor...

Ödül sorumluluk getirir

Umut vermek nasıl bir duygu?

- Acayip rahatsızlık verici bir duygu. Ben hayatım boyunca kimseye umut vermedim. Çünkü ardında büyük bir sorumluluk var. Bunu taşımak istemiyorum. Bu ödülün de arkasında sorumluluk var aslında.

Ödülü almamayı mı tercih ederdin yani?

- Öyle şey olur mu? Çok mutluyum ben sadece sorumluluk insanı ürkütüyor.

Fasulye'de, 102 dakika boyunca ağzından tek kelime çıkmadı. Rolü sana teklif ettiklerinde şaşırdın mı?

- İnsan önce bir duruyor, ne olacak diye. Ama senaryo çok iyi yazılmıştı ve konuşmamanın eksikliğini hissetmedim. Kimse hissetmedi, filmi seyredenleri de rahatsız etmiyor. Bir filmde bütün olay bir adam etrafında dönüyor ama o, dilsiz de olmadığı halde, hiç konuşmuyor. Bu zor ve tehlikeli bir iş. Batabilirdi de ama biz çıktık. Aramızda kalsın ama o rol benim ilkokul üçteki halim.

Kalamaz aramızda, röportaj bu!

- Ya tamam o zaman! İşte ben öyleydim, konuşmaz, ssaf bir çocuktum. Ailemin işleri iyi değildi, Derince'den yaylaya taşınmak zorunda kaldık. Ve benim okula gitmem için uzun bir yol vardı. Hergün babamla birlikte 10-15 kilometre yürürdük Çamlıyayla'ya. Heryerde çam ağacı vardı. Sonra biz çocuklarla sete gittik. Bir baktım her yer çam ağacı, aklıma o günler geldi.

Nasıl başladın oyunculuğa?

- Milli eğitim açısından olmasa da benim açımdan iyi bir öğrencilik geçirdim! Endüstri Meslek Lisesi’nde okurken, bir sene okula gidip bir sene de bekliyordum. O bekleme yıllarından birinde sürücü kursunun çay ocağında çalışmaya başladım. Hemen yanımızda Kocaeli Bölge Tiyatrosu vardı. Baktık güzel güzel kızlar geliyor, biz de takılalım dedik.

Yani güzel kızlar başlattı seni?

- Tabii canım! Ondan sonra iş değişti, ben çok ciddiye aldım. İnanmayacaksın ama orada kızlarla takılmadım bile. Konservatuvar sınavlarını kazanınca da İstanbul'a geldim. Haldun Dormen'le çalıştım. Sahnede rahatlamam onun sayesinde olmuştur.

Peki iki yıl aradan sonra seni geri döndüren ne oldu?

- Fasulye. Yani bir sinema filmi. Düşünsene bir ülkedesin, bir film yapılıyor ve filmin afişinde sen varsın. Daha iyi ne olabilir! Ayrıca projeyi de çok sevmiştim.

Keyfin yerinde gibi.

- Keyfim çok yerinde. Çok güzel bir duygu bu. Bundan sonra bunu çeşitlendirmek kaldı. Bu çocuk şimdi de bunu yapıyor olacak.

Fasulye'den önce neler yapıyordun?

- Uzun süredir Çiçek Taksi'de Abuzer'i canlandırıyorum. Ondan önce bir ara Atv'de sabah şekeri oldum, bir ay kadar, Seray Sever'le birlikte. Ama onlarla aynı kafalarda değiliz. Ben o dönemde zorlayıp kendimi Pasha'ya, oraya buraya da gittim ama uymadı. Başka bir dil kullanılıyor. Onların kanalını bulmak zorunda kalıyorsun.

Deliliğe vurduk

Onlar senin kanalını bulsun, sen niye uğraşıyorsun?

- Benimki biraz zor bulunur!

Neymiş senin kanalın?

- Çene. Yani benim çene başladığı zaman durmuyor. Biz bir de Çiçek Taksi'de deliliğe vurduk artık.

Nasıl yani?

- Set ufacık bir durak. Televizyonda göründüğü kadar, bir de onun kadar arkada kulis diyebileceğimiz bir yer var. Bütün delilerin tıkıldığı yer. Bütün arızalılar orada. Her sabah 09.00'dan gece 23.00'e kadar orada olacaksın ve kameraya hala gülerek bakacaksın. Arızan yoksa bunu yapamazsın.

Niye kabul ettin sen bu dizide oynamayı?

- Etmek zorundaydım. Ama bir ara verdim. İki sene Kaş'ta yaşadım. Çiçek Taksi'den istifa etmiştim. Üstelik annem ve babamdan da izin aldım ve İstanbul'dan, diziden, buradaki hayatımdan istifa ettim. 26 yaşındaydım, uyku tulumumu aldım ve gittim.

Neden gittin?

- Bir rol yüzünden tartışmıştık. Bir de beni dizinin başlarında Uğur Yücel'e çok benzettiler. Biraz da bundan kurtulmama gerekiyordu. Birine benzeyerek ortada dolaşmak bana göre değildi, rahatsız oldum.

Yok canım benzemiyorsun, çok zayıfsın sen.

- Çok uğraştım ama ben bunun için. ‘‘Bana ben lazımım! Ben, benimle gidicem bu yolda’’ dedim ve istifa ettim. Kelebekler Vadisi'ne gittim, bir süre orada kaldım. Miço diye bir arkadaşla tanıştım. Kaş'a, bar işletmeye gidiyordu. Ben de onla dj'lik yapmaya gittim. 10 milyonluk haftalıkla çalıştım, kafamı kazıttım, değişmek istedim.

Bunalıma mı girmiştin?

- Bunun adın bunalım koyduğun zaman öyle oluyor ama değil. Kafan daraldığı için gidiyorsun, nefes almak için. Gitmem gerek, şu an olduğum yer arzuladığım yer değil dedim, hiç tanınmayacak halde kalkıp gittim. Masa düzeltip, yer süpürerek başladım güne. Ruhumu terbiye ettim. Aileme de bütün bu hislerimi anlattım, gidiyorum ama başaramadığımdan değil, bu araya ihtiyacım olduğundan dedim.

Ailene karşı acayip bir sorumluluk duygun var anlaşılan...

- Başka bir şey hissetmem ki ben! Annem, babam, kızkardeşim. O kadar! Onlara borcum var, onu ödemek istiyorum. Bu adamı ben tek başıma yapmadım ki! Bizim oğlan yapamadı galiba desinler istemedim. Bizim oralarda iğne oyası çok yapar kadınlar, annem de yapardı. ama o asıl bizim hayatımızı ilmik ilmik ördü.

Haberin Devamı

Sizin orası neresi? Herkes seni Abuzer karakteri yüzünden Doğulu sanıyor?

- Adanalı'yım ama İzmit'te büyüdüm. 17 Ağustos'tan sonra da ailemi Tarsus'a taşıdım. Ben 90'dan beri İstanbul'dayım. Gerçekten de Abuzer karakteriyle çok bütünleşmişim. Arada setten çıkıp dışarılarda bir yerde çekim yaparken, koca koca kadınlar beni görüp, ‘‘Aaaa! Yakışıklıymış!’’ diyorlar, utanıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!