Yeni yıla sağlıklı girin

Güncelleme Tarihi:

Yeni yıla sağlıklı girin
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2005 00:00

Yeni bir yıla girerken sık sık tekrarlanan "Sağlıklı ve mutlu bir yıl" dilekleri lafta kalmasın. Bu güzel dilekleri gerçeğe dönüştürmek için bazı önlemler almalı, yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmeliyiz.

Kış depresyonuna yenilmeyin

Kış aylarının kısa ve kapkaranlık günleri, ruhsal durumumuza zarar veriyor. Bu dönemde bazı kişiler, eskiye göre daha çok yemek yemeye ve daha çok uyumaya başlarlar. İçlerinden çalışmak da gelmez. Bu değişimler depresyonun habercisidir ve genellikle ilkbahara kadar devam eder. Ama "Depresyon mevsimi başladı" deyip, her şeyi oluruna bırakırsanız depresyon kalıcı da olabilir. Kış günlerini ruh sağlığı açısından sorunsuz geçirebilmek için, kapalı mekanlarda uzun süre kalmamaya dikkat etmelisiniz. Örneğin öğle tatilinde hava ne kadar soğuk olursa olsun, kısa bir yürüyüş yapmak ve bu sayede günün doğal aydınlığından yararlanmak size iyi gelecektir. Romatizmal hastalıklardan yakınanların şikayetleri de kış aylarında artar. Bu mevsimde kapalı havuzlarda yüzmek ve fırsat buldukça yürümek
/images/100/0x0/55eb01baf018fbb8f8a4ebff
ağrıları azaltır. Kaslarınızı ve eklemlerinizi korumak için kış günlerinde dışarı çıkarken vücudunuzu sıcak tutacak giyecekleri tercih etmeyi de ihmal etmemelisiniz.

Stresten yakınan annelere

Çocuklu evlerde en çok yorulan kişi kuşkusuz anneler. Özellikle de çalışan annenin taşımak zorunda olduğu yük çok daha ağır. Koşuşturma, telaş ve yorgunluk, stresi besleyen en önemli nedenler. Yeni yılda stres sorununuzu geride bırakmak için biraz çaba harcamaya ne dersiniz. İşte size stresle başa çıkmanın birkaç yolu...

Çocuklarınızla bol bol hareket etmenizi sağlayacak oyunlar oynayın.

Fırsat buldukça egzersiz yapın.

Kahve, çay ve soda gibi içeceklerden mümkün olduğunca uzak durun. Bu içeceklerin sizi rahatlattıklarını düşünüyorsanız büyük bir hata yapmış olursunuz.

Geceleri yarım saat daha erken uykuya yatın. Eğer evde küçük bir bebek varsa, onun uyku saatlerinde siz de biraz uyumaya çalışın.

Çocuklarınıza, eşinize ve hatta dostlarınıza 'hayır' demeyi öğrenin. Siz onların isteklerini yerine getirdikçe, taleplerin arkası kesilmez. Aşırı yorgunluk da stresinizi artırır.

Fırsat buldukça arkadaşlarınızla buluşun. Arada bir arkadaşlarla buluşup dedikodu yapmak, sinirlerinizi gevşetir ve sizi rahatlatır.

Gülmeyi ilke edinin. Gülmek için bir neden bulamazsanız mizah dergileri ve fıkra kitapları ne güne duruyor?

Yılbaşı ertesi kábusu

Yeni yılı ailenizle, sevdiklerinizle karşılayacaksınız. 2005 yılının son gününü yeni yıl kutlamalarıyla geçireceksiniz ve doğal olarak da sağlığınızla ilgilenmek aklınıza bile gelmeyecek. Coşkulu yeni yıl kutlamalarının ertesi günü çoğunlukla sıkıntılı geçer. İçkiyi ve yemeyi fazla kaçırdıysanız, 1 Ocak sizin için işkenceye dönüşebilir. Ayılmak için bir fincan koyu ve acı kahve içmek bile işe yaramaz. Size kahve içmenizi önerenlere sakın kulak asmayın, bunun yerine sadece bol bol su için. Yılbaşı kutlamasından sonra kırk sekiz saat ağzınıza alkollü içki de koymayın. Başınız çok ağrıyorsa da, hemen bir ağrı kesici almayın. Günü dinlenerek geçirin.

Doğru ilaç kullanımı

Bazı kişiler doktorların önerdiği ilaçları kullanmaktan kaçınırlar. İlaç almayı sevmediklerini ve de böyle bir alışkanlık edinmediklerini söylerler. Bazı kişiler ise tam tersine leblebi yer gibi ilaç almaya meraklıdır. Aslında bu iki grup da iyi birer örnek sayılmaz. Doktorlar, çeşitli hastalıklara ve sorunlara karşı kullanılması gereken ilaçları önerirler. Diyabet hastasının kan şekerini düşürmek için kullanacağı ilaçla, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol oranı, mide ilaçları ya da sinir ilaçları gibi çeşitli amaçlarla kullanılması gerekenler ilaçların her gün eksiksiz kullanılması istenebilir.

Çocukları vitaminsiz bırakmayın

Çocuğunuz sofrada yemek yememek için bin dereden su getiriyor olabilir. Çocuklar, özellikle de sebze yemeklerinden pek hoşlanmazlar. Yeterli miktarda meyve ve sebze yemeyen çocuklar için anneler, eczanelerde satılan vitamin haplarını, şuruplarını kullanmak zorunda kalırlar. Yeterli miktarda meyve ve sebze ile beslenen çocukların ayrıca vitamin takviyesine ihtiyaçları olmaz. Ama bazı anneler her ihtimale karşı çocuklarına vitamin takviyesi yapmak isterler. Uzmanlar vitaminin fazlasının zararlı olduğunu söylüyor. Örneğin gereğinden fazla D vitamini alan çocuklarda ciddi sağlık sorunları görülebiliyor. Vitamin takviyesi mutlaka doktor kontrolü altında yapılmalıdır. Çocuğun vücudu için gerekli olan vitamin ve mineralleri, doğal yollardan yani besinlerden alması her zaman tercih edilmelidir.

Kötü alışkanlıkları bırakma zamanı

Size zarar verdiğini bildiğiniz alışkanlıkları bırakmak ve hayatınızda yeni bir sayfa açmak için 2006 yılının ilk gününde harekete geçmeye ne dersiniz? Öncelikle beslenmeyle ilgili zararlı alışkanlıklarınızdan vazgeçin. Sofrada tabağınızda ne varsa yiyip bitirmek zorunda olduğunuzu düşünenlerden misiniz? Bu, aslında çocukluktan kalma bir alışkanlıktır. Oysa karnınız doymuşsa, tabaktaki yiyecekleri bitirmek için kendinizi zorlamamalısınız. Çoğu kişi sıkıntılı ve üzüntülü zamanlarında sürekli bir şeyler atıştırır. Oysa ruhsal durumu düzeltmenin yolu yemek tabaklarından geçmiyor.

Karın ağrılarına dikkat

Yetişkinler, bir şeyi yapmak istemedikleri zaman "Başım ağrıyor" bahanesine sığınırlar. Çocukların bahanesi ise genellikle karın ağrısıdır. Yine de karın ağrısını her zaman sudan bir bahane olarak görmemek gerekir. Karnın alt kısmındaki gerginlik ve ağrı, idrar yaparken ağrının artması, boşaltım sisteminde bir enfeksiyonun habercisi olabilir. Belin sağ ya da sol tarafında içten gelen ve hiç azalmayan ağrı, yumurtalıklardaki kistten de kaynaklanabilir. Karnın sağ tarafında, bıçak girmiş gibi şiddetli bir ağrı, mide bulantısı ve kusmayla ve vücut ısısının yükselmesiyle birlikte görülürse, apandisit sorunu düşünülmeli ve zaman kaybetmeden doktora başvurulmalı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!