"Yatgeber Sofrası" ardından Spa'sı

Güncelleme Tarihi:

Yatgeber Sofrası ardından Spası
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2003 18:09

Bir kadının Konya’yı gezmekle, Spa’da vakit geçirmek arasında bir tercih yapması gerektiğinde hangisini seçeceğini tahmin edersiniz. Ama ben üç gün içinde ikisine de bol bol vakit buldum. Bu sayede hepsini anlatabileceğim rahat rahat. Konya deyince aklımda kalanlarla başlayalım isterseniz. Etli ekmek, “Yatgeber Sofrası” ve Seda Sayan”ın terliği! (Şenay Ordu'nun Konya anılarını okuyorsunuz.)

Haberin Devamı

Eski Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, bir Pakistan ziyaretimiz sırasında memleketiKonya'yı o kadar övmüştü ki, göremediğim için çok hayıflanmıştım. Fakat insanın yolu Konya’ya nasıl düşerdi ki?

Beklediğim fırsat, üç yıl sonra karşıma çıktı.

Geçen hafta Hilton Konya”nın Spa merkezini ve diskosunu tanıtmak için düzenlenen bir organizasyona davet edildim.

Bir kadının Konya’yı gezmekle, Spa’da (yani masaj, güzellik ve cilt bakım merkezinde) vakit geçirmek arasında bir tercih yapması gerektiğinde hangisini seçeceğini tahmin edersiniz. Ama ben üç gün içinde ikisine de bol bol vakit buldum. Bu sayede hepsini anlatabileceğim rahat rahat.

Konya deyince aklımda kalanlarla başlayalım isterseniz. Etli ekmek, “Yatgeber Sofrası” ve Seda Sayan”ın terliği.

*

Göç almadığı için pek bir kapalı kalmış Konya. Ne yazık ki ne Mevlana'sına, ne de yöre yemeklerine yeterince sahip çıkamamış. Mevlana Müzesi'nde bir tek açıklayıcı tabela yoktu. Bırakın turistleri düşünerek İngilizcesini, Türkçesi bile yoktu.

Seda Sayan'ın terliği dedim, arkadaşlardan biri duymuş, Konya'nın meşhur alışveriş merkezi Masera'da bir kadın, ayakkabıcıya “Oğlum bana Seda Sayan’ın fırlattığı terliklerden getir, yok mu ondan?” diye soruyormuş. Biz pek bir güldük. Doğru hedef kitleyi seçmiş o terlikçiler, ama markanın akılda kalıcılığı zayıf demek ki. Çünkü ben de hatırlamıyorum terlik neydi, Muya mıydı, Polaris mi, Ceyo mu? Neydi?

Gelelim etli ekmeğe.

Konya'nınki pek bir meşhurdur, bilirsiniz. Cemo adında bir lokantada yedik biz. Bana lahmacun gibi, pide gibi bir şey diye tarif etmişlerdi. Ne kadar küçümsemişler.Lahmacunun daha kalını, pidenin incesi ve kullanılan kuyruk yağıyla ağzınızda eriyeni “etli ekmek.” Yanında da koyun yoğurdu olunca rejimmiş, sağlıklı beslenmeymiş unutuyorsunuz.

Keşke internette bir tıklamayla bir lokmacık da olsa tattırabilseydim size.

Konyalılar'ın bir de “bamya çorbası” varmış. Ben öğle yemeği sırasında masaj yaptırdığım için içemedim, ama arzu edilirse tarifini aldım, yeni bir yazıda yayınlarız, içenler anlata anlata onu da bitiremediler çünkü. Zaten Konyalılar midelerine çok düşkünlermiş. Gece 22'den sonra “Yatgeber Sofrası” hazırlarlarmış mesela. O saatte olacağı da bu, ama Konyalılar hiç aldırmadan çorbasından, tatlısına yer içerlermiş o saatte.

Böyle ilginç bir tanımlandırmaları daha var, alt geçitin adı “battıçıktı” mesela.

Bu arada Konya'da taksi durağı yok, taksiciler kartvizit usulü çalışıyorlarmış haberiniz olsun. (Yani kartını veriyor, ihtiyacınız olunca arıyorsunuz.)

*

Ve ta ta taa tamm... Spa!Yani güzellik merkezinde sıra. Hilton Konya içindeki Sensory Güzellik Merkezi, bir yordu bir yordu, anlatması zor. Gelin de yorulmayın.

Efendim güne koşu bandıyla başladım. Ardından sauna, sonra buhar banyosu. (Serdar'ın ara notu: Bana "Habere gidiyorum!" demişti.) Hilton'un olimpik ölçülerdeki kapalı havuzunda ne kadar yüzdüğümü söylemeyeceğim bile. Sonra, Türk hamamı. Kesecisi erkek, Şaban Bey, haberiniz olsun. Benim teşekkür ettim, istemedim, yine de siz bilirsiniz tabii, çok iyi olduğunu (işinde) söylediler.

Sonra masaj. Aromaterapi masajını Ayla Hanım yapıyor, sıcak siyah volkanik taşlarla, yağlarla yapılan masaj sırasında çok ilginç bir şey oldu. Ben “çok sıcak, çok sıcak” derken Ayla Hanım, ısının hiç değişmediğini söyledi. Meğer vücutta negatif enerji toplayan yerlerde taşın yandığını hissedermişsiniz, bir problem yoksa taş soğuk gelirmiş.Masaj sonrası yine Ayla Hanım yapıyor cilt bakımını. Eğer benim gibi asla çok uyuyamayan biriyseniz, cilt bakımı sırasında epey bir uykunuzu alacaksınız, tabii cildinizde bir problem yoksa.

*

Hilton'un bir de diskosundan bahsetmeliyim. (Hadi bakalım... Hayırlı işler. Böyle habere can kurban!) Yaş olarak bence üniversitelilere daha uygun. Otelin harika ova manzarası ve Osmanlı'yla minimalizmi birleştiren dekorasyonunda şarap içmek varken, yetişkinlerin diskoyu tercih edeceğini sanmıyorum. Ama gençler de nasıl eğlenmeleri gerektiğini kimden öğrenecekler bilmem. Çünkü biz gittiğimizde kızlar dansediyor, erkekler oturuyordu. Yavaş yavaş onlar da alışacaklar herhalde.

Konya, eğer Hilton’da kalma imkanınız varsa, gerçekten güzel birkaç gün geçirtecektir inanıyorum. Tam burada Hilton'un Haziran ayına kadarki paket fiyatını da bildireyim, çünkü özel bir fiyat söz konusu.

Hazirana kadar geçerli haftasonu paketi: 

- Konaklama
- Sabah Kahvaltısı 
- Sağlık Kulübü'ne giriş- Sensory Güzellik Merkezinde Aromaterapik Masaj
- Masera Alışveriş Merkezinde indirimler
- Hilton Konya Disco girisi
- Mevlana Müzesine ücretsiz giriş ve transferler

Çift kişilik odada kişi başı gecelik 45 USD*

* minimum iki gece konaklamak gereklidir...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!