Yarın geç olabilir

Güncelleme Tarihi:

Yarın geç olabilir
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 1998 00:00

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Sizin, benim, hepimizin yaşadığı günlük olayların komik yanlarını bulup çıkarmaya ve bunu bu köşede sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Hatta çoğu zaman ağlanacak durumlara bile gülüyoruz birlikte. Ancak zaman zaman öyle bir hüzün kaplıyor ki insanın içini...

Bazen telefonun öbür ucundan ulaşan acı bir haber, bazen bardağın taşması misali biriktirdiklerimizin üstüne eklenen son damla, bazen de hiç sebepsiz...

Bugün öyle bir günümdeyim işte.

Arkaya dönüp bakar mısınız ara sıra, on yıl, yirmi yıl öncesine, o günlerden kim kalmış yanınızda? Yakınlarınız, sevgiliniz, dostlarınız, arkadaşlarınız, belki çocuklarınız... Çoğu yok değil mi? Yeni birileri var hayatınızda. On sene sonra onlar da yok olacaklar. Şimdi olmazlarsa olmaz gibi göründüklerine bakmayın. Alışırsınız yokluklarına. Alıştıra alıştıra giderler, önce biri, sonra öteki...

Koşuşturma içinde pek farketmezsiniz bunu. Ara sıra durup düşünmeye zamanınız olursa bir bir geçirirsiniz gözünüzün önünden eski dostlarınızı. Sizin bir döneminize damgasını vurmuş insanlar vardır içlerinde. Çocukluğunuza gençliğinize... O zaman kıymetini bilememişsinizdir hiçbirinin. Şimdi yanınızdakilerin kıymetini bilemediğiniz gibi.

Gidenlerin ardından

Kimi temelli göçüp gitmiştir. Bir gün haberi geliverir size ya da gazetede bir ilan görürsünüz ‘‘Vefat’’ diye başlayan. Burnunuz sızlar, yüreğiniz sıkışır gibi olur. Ne zamandır aramak istediğiniz, hep ertelediğiniz biridir o. ‘‘Kahretsin’’ dersiniz, ‘‘niye aramadım?’’

Yaşarken önemi yoktur insanların. Olaylar önemlidir, abuk subuk çekişmelere kaptırmışızdır kendimizi. Sonra hiçbiri hatırlanmaz bunların, anılarda yalnız kişiler kalır, ama iş işten geçmiştir. Onlara sevdiğinizi söylemek için geç kalmışsınızdır. Siz de yıllar boyu herkesin düştüğü yanlışa düşmüş, onların sonsuza kadar yanınızda olacaklarını zannetmişsinizdir.

Her gün işyerine girerken kapıda size ‘‘Günaydın’’ diyen kapıcı, her gün köşebaşında görmeye alıştığınız simitçi, her akşam eve dönerken asansörde karşılaştığınız üst kattaki komşunuz sizin için hiçbir şey ifade etmeyebilir, ta ki onları bir gün göremez oluncaya kadar.

Büyükler de çocuklaşır

En acısı da çocukken hayran olduğunuz, her şeyi bildiğini düşündüğünüz, sığındığınız, güvendiğiniz büyüklerinizin çocuklaştığını görmektir. Artık siz onları korumak, kollamak durumundasınızdır. Gençlikleri gelir aklınıza, o heybetli günleri... İçiniz burkulur. Bazen onların geçmişte size göstermiş olduğu sabrı gösteremezsiniz, her şey eskisi gibi olsun istersiniz, hayatın gerçeğini bir türlü kabul etmek istemezsiniz. Ama ne şekilde olursa olsun, hâlâ var olmaları kendinizi güvende hissetmenize neden olur. Kaç yaşında olursanız olun hâlâ çocuksunuzdur, zaman zaman nazlanmaya hakkınız vardır. Bir şeylerden bunaldığınızda sizi saracak sıcak bir kucak vardır. Hâlâ siz farkında olmasanız da.

Ne yazık ki bir gün çevrenizde sizden daha büyük birinin kalmadığını görürsünüz. Bu çok garip bir duygudur. Kendinizi yapayalnız hissedersiniz. Akıl danışacağınız, omzunda ağlayacağınız kimse kalmamıştır. Bir daha asla çocuk olamayacaksınızdır.

Şimdi şöyle bir düşünün, uzun süredir görmediğiniz, özlediğiniz birileri vardır mutlaka. Yeterince ilgilenmediğiniz bir büyüğünüz, ihmal ettiğiniz bir arkadaşınız... Yaşlı teyzenizi düşünsenize, küçükken sizi ne çok severdi.

Eski iş yerinizde bir arkadaşınız vardı, akşamları beraber çıkar, bir yerlere uğrardınız. O dönem her şeyinizi anlatırdınız ona.

Hemen şimdi arayıp bulun onları. Yarın çok geç olabilir. Sonra ileride bugünler için de yüreğinizin sızlayacağını düşünün ve şu anda yakınınızda kim varsa ona daha dikkatli bakın. Sevgili, ana-kız, baba-oğul, kardeş, arkadaş... Aranızdaki bağ her ne ise ilişkinizin tadına varın, hemen şimdi.

Mış, muş köşesi

Türkiye yolsuzluk cennetiymiş.

Ey ahali! Daha ne istiyorsunuz? Büyükleriniz sizin için dünyada cenneti yarattılar. Daha ne yapsınlar?

Daha üçüncü köprü tartışmaları bitmeden dördüncü köprü gündeme gelmiş.

En iyisi boğaza asfalt döküp iki yakayı birleştirsinler, bize çok yakışır.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, İnciraltı'ndaki erkek heykelinin uzvunu küçülttürmüş.

Bir kendisine bir ona bakıp ‘‘Haksızlık bu’’ demiştir herhalde.

Meltem Cumbul ‘‘Asla diğerleri gibi sıradan olmayacağım, sıradışı bir şarkıcı olacağım’’ demiş.

Biz sıradan olanlardan

memnunuz Meltem'ciğim. Sen korkarım kendine sıradışı seyirciler ithal etmek zorunda kalacaksın.

Monica puroları satışa çıkmış.

Kim ne yapsın kuru kuru puroyu, yanında Monica olmayınca?

Arafat'ın kaynanasıyla başı beladaymış.

Ne silah, ne savaş, ne siyaset, ne taktik... Her şeye bir kadın yeter.

Sadakatsizlik doğa kanunuymuş.

Ne yapalım, istemeye istemeye (!) uyacağız artık. Ben kanunlara karşı çıkmayı sevmem.

Kahire'de 160 kiloluk bir kadın vasiyetname yüzünden tartıştığı kocasını yüzü koyun yere yatırmış ve kafasının üstüne oturup, boğulana kadar kalkmamış.

Beyler! Karınız kafanızın kaldırabileceği kilodaysa ne ala, aksi halde hareketlerinize dikkat edin. Benden söylemesi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!