Wellness tutkusu yayılıyor

Güncelleme Tarihi:

Wellness tutkusu yayılıyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2005 00:00

Sağlıklı Bir Yaşam ve Kaliteli Bir Hayat’ yeni binyılın yükselen değeri. Son yıllarda sağlığımızı koruyup güçlendirmenin önemini yeniden keşfediyoruz.Sağlık haberlerini merakla okuyor, tartışıyoruz. Bunu bir tür ‘sağlık bilinci salgını’ gibi de tanımlayabilirsiniz.SAĞLIK kitaplarının bizim ülkemizde de en çok satanlar listesinde yer alması bile, sağlığın önemini yeniden keşfettiğimizin somut göstergesidir. Vitamin, mineral veya besin desteklerinin satışının artmasının, spor-fitnes merkezlerine üye olanların çoğalmasının sebebi budur. Parklarda, sokaklarda yürüyüş yapanların sayısı bu nedenle her gün biraz daha artıyor. Doğru ve kaliteli beslenme, kaliteli bir uyku, stresi az bir yaşam, optimal bir ruh ve beden uyumunun nasıl sağlanacağı sohbetlerimizden bunun için eksik olmuyor. SAĞLIK BİLİNCİDengeli, yeterli ve çeşitli beslenmenin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Protein, karbohidrat ve yağların nasıl dengeleneceğini, antioksidanlar, organik gıdalar ya da probiyotiklerden nasıl yararlanılacağını merak ediyoruz. Geçen yılın yıldızları keten tohumu, fındık ve cevizdi. Sağlıklı yaşam tutkunları sağlık mucizeleri yaratabilen yeni besinler aramaya çoktan başladı.Welness ürünlerine inanılmaz bir talep var. Treadmill cihazları (yürüme-koşu bandı), egzersiz bisikletleri pek çok evde televizyonun hemen karşısında yerini aldı. Dambılı olmayanlar, pedometre kullanmayanlar ayıplanmaya, yağ-kas oranını bilmeyenler ıskalanmaya başlandı. Siz bütün bu değişimleri ‘kendini daha iyi hissetmek’ tümcesini ifade eden ‘wellness’ kelimesinin altına da yazabilirsiniz.TREND DEĞİL ZORUNLULUKBütün bunları bir ‘kendine tapınma’ ya da ‘bedenine takılma’ gibi değerlendirmemelisiniz. Bunların geçici hevesler olduğunu sanmamalısınız. Sağlıklı yaşam salgınının haklı nedenleri var. Birincisi, vücudumuzla dedelerimizden daha uzun zaman geçireceğimizin farkına varmamızdır.1900’lü yılların başında ortalama insan ömrü 50 yıl kadardı. 2000’li yıllarda 80 yıla tırmandı. Büyükanneleriniz, dedeleriniz sizden az yaşıyor, daha erken yaşlanıyor, yaşlanmaya fırsat bile bulamıyorlardı. Menapoz veya andropoz dönemi en fazla 5-10 yıl kadardı. Bellek kaybını bilmiyor, kemik kırılganlığı artışı osteoporoz veya yaşlılık romatizması ile tanışmıyorlardı. Çok az karşılaştıkları Alzheimer hastalığını ise ciddiye almıyorlardı. Diyabete, hipertansiyona, katarakta önem vermiyor, depresyon, kronik yorgunluk sendromu, reflü özafajitini pas geçiyorlardı! İnsanların daha az yaşamasının nedeni yaşam standartlarının bozuk, tıbbın güçsüz, özellikle bulaşıcı ve salgın hastalıkların çok yaygın olmasıydı. Genç yaşlarda verem, çiçek, tifüsten kırılıp gidiyor, zatürreye, abseye, ampiyeme teslim oluyorlardı. Şimdi bu korkunç hastalıkların çoğunun izi bile kalmadı. Çiçek, veba veya tifüs salgınını en son ne zaman duydunuz? Yeni bin yılın erkekleri dış görünüşlerine en az kadınlar kadar önem veriyor. Estetik operasyonlar erkeklere itici gelmiyor. Burnunu düzelttiren, karın yağlarını aldıran erkekleri kimse ayıplamıyor. AMAÇ DAHA İYİ YAŞAMAKGünümüz insanının sağlıklı yaşama ve kendine iyi bakma telaşı daha uzun yaşayacağı bilinci ve daha az hastalanıp yaşlılığa daha iyi hazırlanma kaygısıdır. İnsanlar ortalama 80-90 yıl hayatta kalacağının farkındalığı ile beden ve ruhun bakımına daha çok önem veriyor. Sağlıklı yaşam kaliteli hayat tutkusunun ikinci nedeni refah artışıdır. Son yüz yılda yaşanan iki büyük savaşa rağmen refah artışından herkesin bir parça payını alması insanlara kendilerine daha iyi bakma fırsatı vermiştir. Ekonomik güçlenme ve refah artışı beslenmeye karın doyurmanın ötesinde bir anlam kazandırmıştır. Yeteri kadar yiyecek bulan her insan yiyip içtiklerinin besin değerini sorgulamaya, sağlık yararlarına kafa yormaya başladı. Sadece doymak değil yiyip içtikleri ile sağlıklarına ek bir fayda sağlamak, mümkünse yiyeceklerle bazı sağlık sorunlarına çözüm bulmak istiyorlar. (Perşembeye devam edecek)Ruh ve beden işbirliğiRuh ve beden işbirliğine önem veriyoruz. Dış görünüşümüzün kendimizi nasıl hissettiğimizle ilişkisinin farkında olduğumuzdan cildimiz, saçımız, tırnağımız veya göz altı torbalarımızla kalbimiz, gözlerimiz kadar ilgileniyoruz! Bunun için daha iyi besleniyor, daha etkin egzersizler yapıyor, daha faydalı vitamin-mineral veya besin destekleri kullanıyoruz. Ne kadar sağlıklı ve güçlü olacağımıza biz karar veriyor, işi genetik mirasımıza bırakmıyoruz. Genlerimizdeki hataları örtbas etmeye, güçlü ve güzel yanları daha da geliştirmeye çalışıyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!