VİTAMİN BAĞIMLISI ÜÇÜNCÜ MİLENYUM İNSANI: VİTA-MANİA VE GERÇEKLER (2) Geçen hafta başladığımız vitamin ve mineraller hakkındaki gerçekleri açıklamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Herkesin A, B,C ve D gibi alfabe harflerinden oluşan vitaminler ile demir, bakır ve çinko gibi elementler hakkında bir fikri olabileceğini az çok öngörüyoruz. Ama folat, tiamin veya karoten deyince sokaktaki adama sormak yerine hiç olmazsa biz bir şeyler söyleyelim diye bu haftaya söz konusu maddelerimizin kısa künyeleriyle başlamak istiyoruz. Önce daha çok tanınanlarından başlayalım. A vitamini görme, üreme ve bağışıklık sistemi için yararlı. Gece görmeye ve diyabet hastalarında kan şeker düzeyinin ayarlanmasına yardım ediyor. Sivilcelere ve çeşitli deri hastalıklarına iyi gelmesi, ülseratif kolit gibi barsak hastalıklarına yararı da cabası. Karaciğer, balıkyağı, yumurta, havuç yoğun olarak A vitamini içeriyor. Aman dikkat edin aşırı alındığında hemen zararlı etkileri görülebiliyor. B1 vitamini (tiamin), enerji deposu. Karbonhidrat ve proteinlerin parçalanarak enerji elde edilmesinde aracılık ediyor. Stresi azalttığı ve halsizliğe iyi geldiği de söyleniyor. Kanser oluşumunu yavaşlatıcı etkisi ispat edildi. Tahıl ürünlerinde, taze sebze ve meyvelerde bolca var. Özellikle çok alkol alıyorsanız, hamileyseniz, ateşiniz yüksekse veya aşırı fiziksel aktiviteden sonra yeterli miktarlarda almanız gerekiyor. B2 vitamini şeker ve yağların yıkılarak enerji elde edilmesinde kullanılıyor. Migren ağrıları, kataraktın önlenmesi için birebir. Sütte bol miktarda var. Özellikle doğum kontrol ilacı ve anti-depresif kullananlarda mutlak gerekli. B5 vitamini, protein ve hormonların üretilmesinde görev alıyor. Kan kolestrol seviyesini düşürdüğü de söyleniyor. Yumurta sarısı, brokkoli, patates ve domateste bol miktarda mevcut. Yine doğum kontrol ilacı kullananlarda gerekli. Beta karoten, cilt, tırnaklar ve kemiklerin sağlığı için; folat ise kalp hastalıkları, depresyon ve kansere karşı korunmada yararlı. D vitamini, dişler ve kemikler için kullanılıyor. Süt ürünlerinde bolca bulunuyor. K vitamini böbrekler ve kan pıhtılaşmasında görevli. Yeşil sebzelerde mevcut. Son yılların popüler vitamini E ise, kan ve kas hücrelerinin yapılması, vücut hücrelerinin serbest radikallerin zararlı etkilerinden korunmasında etkili. Kansere, Alzheimer hastalığına, katarkta ve diyabete karşı direnci artırıyor. Ceviz, ayçiçeği, avokado ve fıstıkta bol miktarda bulunuyor. Diyabet ve kalp hastalarının, aşırı sigara içenlerin, düzenli olarak her gün egzersiz yapanların kullanması gerekiyor. Gelelim diğer mineral ve elementlere. Demir, emziren ve periyodik kanaması şiddetli olan hanımlarda özellikle öneriliyor. Kalsiyum sağlam kemikler ve dişler için gerekli. Kemik erimesi riski olan kadınlarda (menapoz sonrası) pek lazım. Selenyum birçok enzimin yapıtaşı; deniz ürünlerinde bolca mevcut, kalp hastalıklarından koruyucu. Magnezyum kemik yoğunluğunun ve kas gücünün ayarlanmasında önemli. Yeşil yapraklı sebzelerde yoğun olarak bulunuyor, yüksek tansiyonu, migreni, diyabeti olanlarda, doğum kontrol ilacı kullananlarda özellikle öneriliyor. Çinko vücudumuzda çok sayıda kimyasal reaksiyonda kullanılıyor. Deniz ürünleri, karaciğer ve tahıl ürünlerinde bulunuyor, kalsiyum hapları kullananlarda özellikle ekstradan alınması gerekiyor. Krom ise normal kan şeker metabolizması için gerekli, antiasit kullananlarda alınması yararlı. Neyse bu bilgileri daha fazla uzatıp didaktizmin batağında boğulmayalım. Gelelim vitamin ve mineral kullanımının sınırlarına. 1941 yılından beri Amerikan Ulusal Bilim Akademisi beş yılda bir bu tür maddeler için 'diyetle önerilen miktarları' -Recommended Dietary Allowance- belirliyor ve ürünlerin üzerine yazdırıyor. 1997 yılından sonra
diyet referans alımı (dietary reference intake) adıyla yeni bir standardizasyon için çalışmalar baÅŸlatılmış ve 2003 yılında tamamlanacak. Yeni standart ile yeterli alım miktarı ve kullanılabilecek en üst düzeyler de belirleniyor. Her vitamin ve mineral için cinsiyet ve yaÅŸla deÄŸerler deÄŸiÅŸiyor. Meraklısı http://odp.od.nih.gov/ods/about/about.htm adresinden bilgi alabilir. Genel olarak bu tabletlerin kullanımında dikkat edilecek noktalara da kısaca deÄŸinelim: Her zaman tabletlerinizi günün aynı saatinde almaya özen gösterin. Bir defada bir avuç hap yutmayın. Unutmayın birbirlerinin etkilerini yok edebilirler. Piyasadaki egzotik ilaçlara kanmayın. İçinde adını bilmediÄŸiniz bitkiler içeren, katlamalı etkileri olduÄŸu iddia edilenleri önemsemeyin. Yeterli miktarları (mümkünse bir doktor veya diyetisyene danışarak) belirleyin ve dozu abartmayın. Basit formüllü tabletler en yararlı ve ucuz olanlarıdır. Tabletleri yemeÄŸin başında veya ortasında yutmanız etki açısından fark yaratmıyor unutmayın. Tabletleri yutarken midenizin saÄŸlığını gözardı etmeyin. Her ne kadar bazı vitaminler boÅŸ midede daha rahat emilirse de dikkatli olun. Özellikle kalsiyum ve demir çok rahatsızlık verebilir. Diyete, vitaminlere veya minerallere dikkat etmenin neler kazandırabileceÄŸini iyi düşünün. Amerikan Tıp BirliÄŸinin 42000 kadın üzerinde yaptığı 10 yıl süren araÅŸtırmasında, önerilen diyete uyan ve verilen vitaminleri alan deneklerin daha saÄŸlıklı ve sorunsuz bir yaÅŸam sürdüğü kanıtlandı. Daha yazacaklarımız çok ama kafanızı daha fazla ÅŸiÅŸirmenin anlamı da yok galiba. Siz siz olun saÄŸlıklı beslenmeye çalışın (yani olabildiÄŸi kadar) ve uygun miktarlarda vitamin desteÄŸinizi de ihmal etmeyin diyor ve konuyu kapatıyoruz. Yeni yılda düşlediklerinizi gerçekleÅŸtirebilecek enerji düzeyine bir an önce kavuÅŸabilmeniz temennisiyle... SaÄŸlıcakla kalın... Dr. Serdar GÃœNAYDIN - 15 Ocak 2001, Pazartesi Â
button