Uzun sıska düşük omuzlu Karl Valentin koleksiyonu

Güncelleme Tarihi:

Uzun sıska düşük omuzlu Karl Valentin koleksiyonu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2005 00:00

Altı ay önce Ümit Ünal’la 2005-2006 sonbahar-kış koleksiyonu Babil’i konuşmak için görüştüğümüzde artık yılda bir kez koleksiyon hazırlayacağını söylemiş, ‘Yaşamımdaki trajedilere hoşçakal diyorum, kahkaha dönemine geçiyorum’ demişti. Gerçekten de yeni koleksiyonu için bir Alman komedyenden esinlendi.

Karl Valentin’e kabare hakkında bir araştırma yaparken rastladı. 1882-1948 yılları arasında yaşamış, kadın kılığına girmesiyle tanınan, uzun, sıska, düşük omuzlu Karl Valentin’in tarzı Ümit Ünal’ın kostümlerine değdi. Ama ortaya neşeli bir koleksiyon çıkmadı. Çünkü Karl Valentin kara mizah ustası bir komedyendi.

Karl Valentin’le nasıl buluştunuz?

- Benim önceki koleksiyonlarımda hep hüzün vardı. Biraz eğlenceli tonlarla ilgilenmeyi istedim. Konu olarak kabareyi seçtim. Çıkış noktası olan Fransa’dan başlayıp araştırdım. Bir yığın karakter geçti gözümün önünden. İtalyan tiyatrosu, Pekin operası derken bir adamla karşılaştım. Bisikletli bir fotoğrafına rastladım. Düşük omuzlu, ince bacaklı, üzgün görünümlü bir komedyendi Karl Valentin. Doğuştan güldürme yetisine sahip birine benziyordu. Komedyen diye seçtim ama biraz araştırınca ‘Mühih’in Hüzünlü Şövalyesi’ diye tanımlandığını öğrendim. Komediden ilham almak isterken yine bir hüzün bulmuştum. Karl Valentin bir kara mizah ustasıydı. Ama ben ondan vazgeçmedim.

Karl Valentin bir Alman komedyen. Alman kültürü ve Alman estetiği sizi neden cezbetti?
/images/100/0x0/55eae049f018fbb8f89c556a

- Ben oldum olası kasaba kültürünü çok severim ve Karl Valentin de Bavyeralı. Almanya’nın çok sahip çıkmadığı tuhaf bir adam bu. Ben Alman kültüründe garip bir estetik olduğunu düşünüyorum. Benim bu işlere başlamamda bir Alman’ın rolü var. Sekiz yaşındayken, babamın tekstil atölyesinde bir Alman firmasının koleksiyonları hazırlanırdı. Tasarımcı bir Alman’dı. Ona hayran oldum ve tasarımcı olmaya karar verdim.

Almanya koleksiyonunuzla ilgileniyor mu?

- Bir Alman gazetesi röportaj yapmak istedi, merak ettikleri konu neden bir Türk, Alman kara mizahçısını seçer? Önümüzdeki günlerde bu röportajı yapacağız.

Neden daha tanıdık bir kabare sanatçısını seçmediniz? Karl Valentin’in Charlie Chaplin’e bile esin kaynağı olduğu söyleniyor. Neden Şarlo’nun kendisi size ilham vermedi? Kıyıda köşede kalmış insanlardan esinlenmek ticari açıdan markanızı nasıl etkiliyor?

- Ben kendimi anlatıyorum. Her koleksiyonda zor, kıyıda kalmış şeylerden yola çıkıyorum. Ancak dokunulmayana dokunduğumda tatmin oluyorum. Chaplin birçok sanatçıya ilham verebilir. Ama Karl Valentin’i herkes bulamaz. Şuna inanıyorum ki konusu Chaplin olsa siz de bu koleksiyonla ilgilenmezdiniz. Yani bu durum ticari açıdan zarar değil, yarar getirir.

Kıyafetlerinizin giyilebilir olması ne kadar umurunuzda?

- Çok umurumda. Benim bir Tanrı inancım var. Ve insanı eser olarak görüyorum. Giyinmek, evet, bir ihtiyaç, bir zorunluluk. Yemek yemek de bir zorunluluk ama yemeğin sanata dönüştüğü mutfaklar var. Ben de kostümüm giyilsin istiyorum. Evet, bakılabilir, asılabilir, dekor olarak da kullanılabilir. Ama başka bir insana değsin de istiyorum.

Her koleksiyonda yeni bir tema buluyorsunuz. Sürekli yeni bir şeyler keşfetmek zorunda olmak sizi telaşlandırmıyor mu?

- Bizim ülkemizde sanat ve moda derinlemesine eleştirilmiyor. Kolay alkışlayan bir ülkede yaşadığımın farkındayım. Bu yüzden de burada yaptığım işleri dışarıda sorgulamayı seçiyorum. Böyle olunca yurtdışında çok hırpalanarak eleştiriliyorum. Yeni bir şeyler yapmam şart. Martta Paris’te defile yapacağım. Fark edilmek için koleksiyonumun temasını tuhaf bir yerle eşleştirmem gerekiyordu. Bir Türk olarak Alman estetiğini Paris’te anlatacağım. Zor konseptleri seçmemin temel nedeni şu: Çünkü ben öğrenmek istiyorum. O öğrenci ruhumu kaybetmeden koleksiyon hazırlıyorum. Bundan sonraki koleksiyonum için de Yunan mitolojisini öğreniyorum.

Dar etekleri, uzun pardösüleri ve kısa ceketleriyle onun tarzını yansıtmakta hiç zorlanmadım

Karl Valentin kimdir? Hüzünlü bir komedyen ve yönetmen olmasının dışında neler söylersiniz?

- Bu adam bir otel odasında zatüreeden ölen bir adam. Bu adam annesinin ve babasının evindeki hizmetçiye aşık olup hayatını onunla birleştiren, iki çocuğu olan bir baba. Bu adam Becket’in en sevdiği sanatçılardan biri. Brecht’le arkadaş. Bence çok iyi bir felsefeci.

Soyu devam ediyor mu?

- Tabii, iki kızı hayatta. Bir Alman grupla anlaştım. Ümit Ünal markasının Almanya ve Hollanda’da tanımını ve pazarlamasını yapacaklar. Koleksiyonun Almanya tanıtımını Karl Valentin Müzesi’nde yapacağız. Kızları da katılacak.
Karl Valentin’i kıyafetlere yansıtırken zorlandınız mı?

- Hiç zorlanmadım. Hatta ilk defa çok kolay oldu. Çünkü bu adamın kendine ait bir stili var. Giyinişi bir tarz. Kocaman ayakkabıları, daracık pantolonları var. Sahnede kadın kılığına giriyor ve üste oturan dar etekler giyiyor. Modada dar etek yok ama ben kullandım. Gömleklerin üzerine Karl Valentin’in fotoğraf baskılarını yaptım. Üzerine Almanca bilgileri yazdım. Karl Valentin koskoca bir yıla yayılacak bir koleksiyon. Açılışı siyah, beyaz ve kirli beyazlarla yaptık. Fakat yeşilim ve fuşyam da var. Onlar Karl Valentin’in kahkahaları. Uzun pardösü, manto ve kısa ceketler tasarladım. Düşük omuzlu bir adam olduğu için dar omuzlu ceketler, akordeon çalmayı sevdiği için pileli gömlekler yaptım. Bütün filmlerini izledim. Giydiği her kostümü kendi dilimle yorumladım.

Koleksiyonlarımı galerilerde insanlara sunmak istiyorum

Ümit Ünal’ın koleksiyonları Fulya’da Polat Towerside’daki D Art ve Design mağazasında satılacak. Devran Mursaloğlu’nun mağazası bir çağdaş sanat galerisini andırıyor. ‘Beyrut’ta Kuveyt’te satıyorum. Tünel’liyim, İstanbul’da yaşıyorum. Ama bugüne kadar İstanbul’da satış noktam yoktu’ diyen Ümit Ünal, D Art’ın ilerleyen yıllarda Paris’in Colet’i gibi iyi bir galeri olacağını düşünüyor. Ümit Ünal markası Amsterdam, Tokyo gibi kentlerde benzer sanat galerilerinde tüketici ile buluşuyor. ‘Hiçbir zaman Gucci olmayacağım zaten. Yaptığım koleksiyonları böyle galerilerde sanata değer veren insanlara sunmak istiyorum. Atölyemde yıllık üretimi karşılayacak butik bir üretimim var. Şu anda 12’si çok sağlam olmak üzere 24 ülkede satıyorum.’

PROFESYONEL OLMAYAN ÜÇ MANKEN

Ümit Ünal yeni koleksiyonunun tanıtımını çok ilginç üç modelle yaptı. Didem Soydan bir zamanlar Beyoğlu Diesel’de satış görevlisiydi. Alev Karaçam’ın da esas işi modellik değil. Ümit Ünal’dan başka bir modacının defilelerine çıkmıyor. Üçüncü modelin ismi Tanya. Ümit Ünal ‘Profesyonel manken olmayan tuhaf tipleri toplamayı çok seviyorum ben. Yüreği ve algısı açık olan akıllı modele ihtiyaç duyuyorum’ diyor. Mankenlere defilenin konusunu anlatan ve onlara şahane pozlar verdiren ise koreograf Zeynep Arkök.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!