Uykusuzluğun çaresi basit

Güncelleme Tarihi:

Uykusuzluğun çaresi basit
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2004 01:22

Sorunlar büyümeden önlemini almak gerek. Uyuyamıyor musunuz? O halde her akşam aynı saatte yatmaya özen gösterin. Yatmadan önce kafeinli içecekler içmeyin. Bir bakın bakalım, iki hafta sonra uykusuzluk çekiyor musunuz?

Uykusuzluk çekenlere

Bebeklerin ve çocukların düzenli uyku uyuyabilmeleri için pekçok çareye başvuruyoruz. Ama uyku uyuyamamak sadece onların değil, biz yetişkinlerin de sorunu!

Günümüzde uykusuzluktan yakınan insanların sayısında büyük bir artış gözleniyor. Uyku gereksinimi, kişilere göre değişiyor. Bazı kişiler gece 7-8 saat uykuya ihtiyaç duyuluyor, bazı geceler 5 saat yetiyor. Yaşlıların uyku ihtiyacının daha az olduğunu biliyoruz. Peki uykusuzluğun çaresi nedir? Öncelikle bu sorunu kronikleşmeden halletmemiz gerekli!

Uykusuzluğun başlıca nedenleri arasında stres ve endişe dikkat çekiyor. Adet günleri öncesinde ve de menopoz döneminde de kadınlar uyku sorunu yaşayabiliyorlar. Düzenli egzersiz yapmak, gün içinde kestirmekten kaçınmak, akşamları kafeinli ve alkollü içeceklerden uzak durmak uykusuzluğa çare olabilir.

Yatmadan önce ıllık suyla yapılan bir duş ve her gece aynı saatte yatıp, sabahları da aynı saatte kalkmayı alışkanlık edinmek, sorunu büyütmeden çözecektir.

Alzheimer'den korunun

ABD’li bilim adamları, uzun yıllar beyini çalıştıran işlerde görev yapan kişiler arasında Alzheimer dediğimiz bunama hastalığına yakalananların sayısının çok az olduğunu belirlediler.

Alzheimer hastalarının beyin gücünden çok, fiziksel gücü gerektiren işlerde çalışmış olmaları, bu hastalığın önlenmesi konusunda bilim adamlarına ışık tuttu.

Alzheimer hastalığının nedenleri bilinmiyor. Ama beyinin sürekli faaliyette olmasının hastalığı büyük ölçüde önlediği de kesinleşti.

Bulmaca çözmek, akıldan hesap yapmak, briç gibi oyunları oynamak, kısacası beyini sürekli çalıştırmak Alzheimer’e karşı etkili önlemler.

Migren ağrıları çeşit çeşit

Bugün batı dünyasında her 10 kişiden birinin migren ağrılarından yakındığı biliniyor. Çocuklar, yetişkinler ve hatta yaşlılar da migren ağrısı çekiyor. Bu hastalığın kalıtsal olduğu da ileri sürülüyor. Beynin kimyasındaki değişiklik nedeniyle, beyin damarlarının daralmaları sonucu ortaya çıkıyor. Migren ağrılarını dindirmek için aspirin, parasetamol ve özel migren hapları kullanılabilir.

Bazı antidepresan haplarının da ağrıyı dindirdiği ileri sürülüyor. Bu arada her başağrısının migren olabileceğini düşünmek de yanlış. Eğer başağrılarınız günlük faaliyetinizi etkiliyorsa, ağrıyla birlikte bulantı da oluyorsa ve her zaman kullandığınız ağrı kesici ilaçlar ağrıyı kesmiyorsa, bir doktora görünün.

Diş Hekiminize güvenin

Dişçi koltuğuna oturmaktan korktuğunuz için ağız ve diş sağlığınızı ihmal edebilirsiniz.

Oysa düzenli aralarla diş hekimine görünürseniz, ilerde başınıza büyük dertler açabilecek bazı hastalıkların erken teşhisini sağlarsınız.

Örneğin, kanser türleri arasında en hızlı gelişip yayılanı sayılan ağız kanserini, diş hekiminiz muayene sırasında saptayıp sizi uyarabilir. Dişeti hastalıkları, genç yaşta diş kaybına uğramanıza da neden olur. Diş hekiminiz sizin dişetlerinizde bir sorun olduğunu saptayınca, hemen tedaviye başlayacaktır.

Kansızlık, diyabet ve ülser gibi sorunları da diş hekimi muayene sırasında teşhis edebilir. Ağız ülserinin çok sık tekrarlanması, dilde sürekli yanma hissi duymak kansızlığın belirtileri arasında yer alır.

Ağızda kuruluk, apseler ve dişeti rahatsızlıklarına bir de nefeste aseton kokusunun olması, diyabetin habercisidir. Diş hekimi ağzınızı kontrol ederken nefesinizden yayılan koku da mide sorunlarının habercisi olabilir.

Ayak tırnakları ayrı dert

Ayak tırnaklarının içeriye dönüp uzaması, çok sık rastlanan bir sorun. Ortopedi uzmanları, ayak tırnaklarınıngerektiği gibi doğru kesilememesinin, tırnak batmasına neden olduğunu belirtiyorlar.

Tırnakları çok dipten kesmek ya da yanlarını kesip orta kısımları bırakmak, yanlış bir uygulama. Tırnak içe doğru dönerken, çevresinde iltihaplanmaya da neden olabilir ve sorunlu tırnakta ağrılar başlar. Acıyı dindirmek için temiz bir pamuk parçasını alkol ile ıslatıp bununla tırnağın çevresini temizleyin. Bazı durumlarda bu önlem de yeterli olmaz, doktor müdahalesi gerekebilir.

Ayak tırnaklarınızın içe dönüp uzamasını önlemek için tırnaklarınızı düz kesmeye dikkat edin, ayakları sıkan dar çoraplar ve ayaklarınıza tam uymayan ayakkabılar giymekten de kaçının.

Hemofilide radyoaktif madde ile tedavi

Kanın pıhtılaşamaması hastalığı olan hemofili hastalarının eklemlerinde oluşan kanamalar, radyoaktif madde kullanılarak tedavi ediliyor. Hemofili hastalarının en büyük sıkıntılarından biri olan eklem içi kanamalarının ‘radyoaktif sinovektomi’ yöntemiyle tedavisi, ameliyatlara alternatif görülüyor. Radyoaktif madde, sorun olan bölgeyi yakıyor ama sağlam dokulara zarar vermiyor.

l Hemofili hastalarında sık görülen kanamaların etkileri nedir?

Hemofililerde sık görülen kanamalar, eklem içindeki zarın damarlanmasını artırıyor ve basit travmalar bile büyük kanamalar yapıyor. Hasta durup dururken bile kanayabiliyor.

Bu hasarlı dokunun sakatlığa yol açmaması için mutlaka çıkarılması gerekiyor. Hasarlı dokudan kurtulmak için cerrahi yöntemleri kullanmak mümkün. Ama son yıllarda Türkiye’de de bazı merkezlerde hasarlı dokuyu ameliyatla çıkarmak yerine, yerinde yakmaya dayanan radyoaktif sinovektomi yöntemini uygulayabiliyoruz.

l Hangi radyoaktif maddeler kullanılıyor?

Yitrium 90 veya başka radyoaktif maddeler kullanıyoruz. Ama bu tedavi düşük maliyetli, basit ve güvenli bir yöntem. Radyoaktif maddeyle tedavi Dünya Hemofili Kongrelerinde de tartışıldı. Yöntem kendini kanıtladı.

l Nasıl etki ediyor?

Radyoaktif maddenin hastanın hasarlı eklem boşluğu içersine enjekte edilmesiyle tedavi süreci başlıyor. Radyoaktif madde verildiği bölgede ışınlama yaparak hasarlı dokuyu yakıyor ve kurutuyor. Tedavi sırasında sağlam dokular radyoaktif maddeden hasar görmüyor.

Radyoaktif maddenin gitme mesafesi, 4-11 milimetre. Madde sorunlu dokuyu yaktıktan sonra hasta 48 saat dinleniyor. Daha sonra normal yaşamına dönebiliyor.

l Etkisi ne kadar sürüyor? Avantajları nedir?

Etkisi 2 ay sonra başlıyor ve bir yıl sürüyor. Uygulamadan sonra hastaya 2 gün kanamayı önleyen ‘faktör’ ilacının veriliyor.

Aynı amaçlı ameliyat yapılması halinde hastanın 7-10 gün faktör kullanması gerekiyor. Bu da maliyetleri yükseltiyor.

l Çocuklarda kullanılıyor mu?

Yöntem dünyada ilk uygulanmaya başlandığında olası zararlı etkisi nedeniyle çocuklarda kullanılmadı.

Dünyada yaklaşık 5 bin hastaya uygulandı ve güvenli olduğu kanıtlandı. Artık çocuklara da yapıyoruz.

l Dünyada kaç hemofili hastası var? Kaçı tedavi olabiliyor?

Dünyada 400-420 bin hemofili hastası bulunuyor. Ancak bunların sadece 80 bini tedavi şansına sahip. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde tanı ve maliyeti yüksek olan tedavi hala büyük bir sorun.

l Hemofiliye ‘Kralların hastalığı’ da deniyor. Neden?

Hemofili, kanda bulunan ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan faktör adlı proteinlerin tamamen veya kısmen eksik olması halinde ortaya çıkıyor. İngiliz kraliyet ailesinde sık görülmesi nedeniyle ‘kralların hastalığı’ da deniyor.

Bu hastalarda kanamalar daha uzun sürüyor. Hastalarda kesikler ve sıyrıklar küçük sorunlara yol açarken, eklem içi, kas ve yumuşak doku kanamaları ciddi sorunlara, ağrı ve hareket kısıtlılığına neden oluyor.

Hastalığı ortadan kesin kaldıracak bir yöntem henüz bulunmuyor. Pıhtılaşma faktörlerinin damar yoluyla hastaya verilmesi gerekiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!