Türkler bana ilham verecek

Güncelleme Tarihi:

Türkler bana ilham verecek
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 1998 00:00

Haberin Devamı

Ünlü İtalyan modacı Armani, nam-ı diğer Kral Giorgio İstanbul'da butik açıyor

Emporio Armani'nin Türk pazarına girme fikri nereden doğdu?

- Size iki yıl önce de söylemiştim... ‘‘Fizibilite raporları hazırlıyoruz’’ diye. Türkiye her zaman için doğu ile batı arasında bir köprü görevini sadece coğrafi alanda değil kültür alanında da üstleniyor. Bence batıya çok yakın ve özellikle tekstil alanındaki egemenliği ile Alta Moda'ya hazır olduğu kanıtlanmıştır... Özellikle İstanbul yine uzun yıllardan beri turistlerin ilgi ve odak noktasıdır. Bu kentin kendisine özgü atmosferi, görkemli görüntüsü, mistik havası her stilistin dikkatini çeker, ilham verir. İşte bunun için İstanbul'daki butiğimizin kusursuz ve ‘‘top’’ olmasını istiyoruz. Gerek organizasyonu, gerekse imajımızı titizlikle hazırlıyoruz.

Türk pazarından ne gibi bir beklentiniz var?

- Dediğim gibi burada pazar deyince satışımız, kârımız önemli değil. Önemli olan İstanbul'un ‘‘Emporio Armani’’ye vereceği prestij. Ve inanın bu prestijin altında yatan yeni ilhamlar ve yeni fikirlerdir.

İstanbul dışında başka bir kentte butik açmaya niyetli misiniz?

- Öncelike Empori'ya Türkler'in göstereceği ilgiyi bekleyeceğiz. Mutlak olumlu bir reaksiyon göreceğiz. Ama Armani'nin politikası agresif olup her yere dağılmak değildir. Bunu zaman gösterecektir.

Doğu beni büyülüyor

Türk pazarına süreceğiniz kreasyonlarınızda doğu kültürünün etkisi olacak mı?

- Doğu modası beni her zaman için etkilemiştir. Derin algılamalarım olmuştur. Kendisine özgü kültürel, mistik özverisi sadece beni değil diğer Batılı stilistleri büyülemiştir. Globalleşmede doğu görüntüsü, renk armonisi, zengin şekilleri, ruhu okşayan biçimiyle bir bütündür.

2000 yılına 700 günden az kaldı. Yeni bir bin yıla giriyor olmamız modaya nasıl yansıyacak?

- Değişim tarihi bir olgudur. Ani bir değişim değildir. Zaten bir değişim son on yıldır sürüyor... Bu 21. yüzyılın ilk on yılına kadar sürebilir. Ben doğuştan her değişime, her yeniliğe açık olan bir insanım. Bunlar beni heyecanlandırır, bir ilham kaynağı olabilir. Bunun için yeni bir yüzyıla çocuklar kadar heyecanlı gireceğim, ılımlı bir şekilde yeniliklere ayak uyduracağım kanısındayım.

‘‘Made in İtaly’’ dünyanın dört bir tarafında başarı kazanıyor. Bu sizce İtalyan stilistlerin bir doğal yeteneği mi yoksa yabancılarla rekabetin bir meyvesi mi?

- Son yirmi yıldır ‘‘Made in İtaly’’ inanılmaz bir ekip çalışması yaptı... Böylesine yetenekli ve birbirine zıt stilistlerin birbirleriyle rekabet haline girmeden sadece kendi kreasyonlarını dayanışma ile dünya pazarına sokması bu başarının ilk simgesidir. Bu başarının bir başka adı da riske girmektir. İtalyan moda sanayii hiçbir zaman riskten kaçmadı... Cesaretle kalite ile arz eşdeğer tutarak titiz çalışmasını sürdürdü. Bu yirmi yıllık bir birikimin, bir sabırın, bir fedakarlığın, bir tasavvurun meyvesidir.

Küçük bir devrim

1999 kadın modası için önerileriniz nelerdir?

- Günümüzün kadını yaşamında ve işinde hep ön plana çıkmayı hedefliyor. Ama diğer yandan da dişiliğinden en küçük bir parçasını kaybetmek istemiyor. Bunun için kadını ön plana çıkarttığı gibi dişiliğini koruyacak bir akım benim kreasyonlarıma mutlak yansıyacaktır.

Milano'daki son defilelerinizde erkeklere alışılmışın dışında kışla giysileri giydirdiniz.

- Bu bir değişim. Maçoluk, efeminelik, hippilik, beş karış sakallılık, hırpanilik devri bitmeli. Erkek hem kendisini beğenmeli, hem de karşı cinse beğendirmeli, düşüncesindeyim. Bence adaleleri göstermek zamanı sona erdi. Erkek tutucudur aynı zamanda. Vücut uyumuna göre giysi seçilmeli. Ama bunu yaparken ani bir değişim değil, zarar vermeyecek değişimler yapmalı. Erkekte ceket ve kravat zorunluluk olmaktan çıkmalı. İşte bunun için kışla giysileri ile küçük bir devrim düşündüm. Bere, bol pantolonlar, deri ceketler, Mao tipi yaka. Sert koyu renkler. Bakalım erkek bu değişime nasıl tepki gösterecek?

Evet kravatın yok olduğu çok dikkatleri çekti.

- Bence giysi ile aksesuar artık aynı renkte olmalı birbirini tamamlamalı. Kravat her zaman için aykırıyı simge eder. Zıtlığın parçasıdır.

Geçtiğimiz günlerde bazı meslektaşlarınız rüşvet vermekten yargılandıkları davada beraat ettiler.

- Olay hepimizin başına geldi. Defileye iki saat kala davetliler podyum etrafında yerlerini aldıktan sonra maliye polisleri gelir zorluk çıkartır. 1938 yılından kalma yasalarla izin vermeyeceklerini söylerler para kopartmaya çalışırlar. Bu bir devlet zorudur. Çünkü devletin adamı sizden para ister. Bu bakımdan aklanmaları hiç sürpriz olmadı.

Niçin hep aşırı koyu renkleri tercih edip giyiyorsunuz?

- Koyu renk erkeğin kişiliğini zenginleştirir. Hele benim gibi saçları bembeyaz ise yakışır. Bu bir tercih meselesidir. Tabii ki kreasyonlarıma da yansır.

¬ Çok yakında Türkiye'ye gideceksiniz. Nasıl bir karşılanma beklentiniz var?

- Hiç şüphem yok. Bir çok meslektaşım benden önce Türkiye pazarına girdi. Olumlu tepkiler aldıklarını biliyorum. 'Emporio Armani' İstanbul'da adına yakışır bir biçimde modeseverlerin hizmetine girecektir. Her yeni açılış gibi İstanbul'da da heyecanlanacağım.

TÜRKİYE KENDİNİ KANITLADI

Türkiye her zaman için doğu ile batı arasında bir köprü görevini üstleniyor. Bence batıya çok yakın ve özellikle tekstil alanındaki egemenliği ile Alta Moda'ya hazır olduğu kanıtlandı. Özellikle İstanbul yine uzun yıllardan beri turistlerin ilgi ve odak noktası. Bu kentin kendisine özgü atmosferi, görkemli görüntüsü, mistik havası her stilistin dikkatini çeker, ilham verir. İşte bunun için İstanbul'daki butiğimizin kusursuz ve ‘‘top’’ olmasını istiyoruz.

Kral’ın İstanbul macerası

Tam iki yıl önce ‘‘Kral Georgio’’ ile Venedik'te söyleşi yapmış ve sormuştuk: ‘‘Armani Türk pazarına girmek üzere değil mi? Okuyucularımıza müjdeyi verebilir miyiz?’’

Yanıtı kesin olmuştu: ‘‘Pazar çok büyük. İstanbul'da yakında ilk butiğimizi açacağız. Milano'daki Türk müşterilerimiz çok kabarık. Onun için biz bu zevk sahibi kitlenin ayağına gideceğiz.’’

Raporlar hazırlandı, bir Türk ortak bulundu ve Giorgio Armani'nin moda kuruluşu Emporio Armani, yani ‘‘Armani Pazarı’’ yakında İstanbul'da açılıyor...

Giorgio Armani heyecanlı, hem de çok heyecanlı... Kısa bir süre önce Milano ve Paris'te 1998-99 sonbahar ve kış kreasyonunu tanıttı. Defilesi her zamanki gibi büyük başarı elde etti. Şu sıralar harıl harıl kadın kreasyonlarını mart ayı için hazırlıyor. Atölyesinden dışarıya çıkmıyor. Tabii bir de İstanbul'da açılacak ilk butiği ile ilgileniyor. Bunun için tam 21 kişiden oluşan dev bir ekip kurmuş. Hiçbir şey rastlantıya bırakılmayacak, İstanbul butiği kusursuz olacak. Doğu ile Batının birleştiği yerde ‘‘Emporio Armani’’ modada bir köprü kuracak, krallığını yedi tepeli, binbir minareli bu tarihi kentte de ilan edecek, yeni heyecanlar yeni ilhamlar arayacak.

‘‘Kral Giorgie’’ ile İstanbul macerası öncesi Milano'da görüştük.

HIRPANİLİK DEVRİ BİTMELİ

Maçoluk, efeminelik, hippilik, beş karış sakallılık, hırpanilik devri bitmeli. Erkek hem kendisini beğenmeli, hem de karşı cinse beğendirmeli. Bence adaleleri göstermek zamanı sona erdi. Ceket ve kravat zorunluluk olmaktan çıkmalı. İşte bunun için kışla giysileri ile küçük bir devrimi düşündüm. Bere, bol pantolonlar deri ceketler, Mao tipi yaka. Sert koyu renkler. Bakalım erkek bu değişime nasıl tepki gösterecek?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!