TRT bu fırsatı kaçırmamalı

Güncelleme Tarihi:

TRT bu fırsatı kaçırmamalı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 1998 00:00

Lale BARÇIN İMERMalum, ülkemizde müzik aleminin nabzını tutan ne bir dergi ne de bir müzik kanalı var. Kral TV her ne kadar öyle yaptığını iddia etse de aslında sanal bir dünya yaratmakta olduğunu pekala biliyor. Geriye de pek bir şey kalmıyor. Genç TV'nin bir Holding'e satılmasını ve yakında bir haber kanalına dönüşecek olmasını müzik dünyası için bir kayıp olarak görmüyorum. Çünkü etkili olmayı başarmış bir kanal değildi. Eko TV'ye gelince... O da bir müzik kanalından beklenen ‘‘performansı’’ ne yazık sergileyemiyor. Bu durumda müzik adına televizyonda doğru düzgün bir şeyler izlemek isteyenlere, şansları varsa kablolu yayında bilumum yabancı kanalları ya da bizdeki Number One TV ile Kral TV'ye takılıyorlar. Ama o ikisi de gerçek müzikseverlerin beklentisini karşılayamıyor. Geçenlerde bu camiadaki arkadaşlarla konuşurken fark ettik, iyi müzik sohbetleri iyi müzik yayınları ve değişik programlar arayanlar TRT'ye sarılıyor. Haftasonu programları, çeşitli yayın kuşakları arasında yayınlanan video müzik programları ve hatta ‘‘sevimli’’ Ayşe İdem Tümer'in sunduğu Gece Başlarken isimli program, müzik adını çok doyurucu olabiliyor... Asıl söylemek istediğim ise şu: O gün arkadaşlarla da tartıştık. Ben TRT'nin yerinde olsam bir kanalı, mesela TRT 4'ü bir müzik kanalına dönüştürürdüm. Ve eğer bu kanal doğru isimlere teslim edilir ve evrensel bir zihniyetle işe yaklaşılırsa emin olun ulusal piyasamızın nabzını ‘‘doğru’’ tutabilir. Benimkisi küçük bir pazar günü ‘‘hayali’’, ama biliyorsunuz bazen ‘‘hayallerin’’ gerçek olduğu zamanlar gelebiliyor... Ebru’nun fotoğrafıBu okuyacağınız bir Ebru Gündeş yazısıdır ve sakın nasıl oldu da Lale böyle bir yazı yazdı diye düşünmeyin, çünkü bunu ne zamandır istiyordum. Bence Ebru'nun sesine kimsenin edeceği bir laf yok. Ve bu genç kadının son iki yıldır geçirdiği evrim, takdire değer doğrusu. Bir sürü detone, şarkı söylemesini bilmeyen ismin arasında onu es geçmek de haksızlık olurdu değil mi? İlk çıktığı günler deki çaylaklığın, kısa sürede üstesinden gelen Ebru'nun geleceğin büyük yıldızlarından biri olacağı kesin. O, fantezi sanat müziği, ya da fantezi arabesk arasında gezinen tarzın bence en iyi örneği. Çünkü Ebru, yine de bazı normlara sadık kalıyor. Neyse benim dinlediğim bir müzik olmasa bile ülkemizin yapısına çok uygun şarkı söyleyen Ebru'nun başka yanlarını da takdir ettiğimi söylemeliyim. Başta çalışkanlığı ve kendini geliştirme çabası var... Sonra kısa zamanda ‘‘sahteciliği’’ ‘‘sahiciliğe’’ tercih etmesi geliyor. Her zaman samimi, cana yakın biri ve oldukça da sempatik. Kişiliği pek çok şarkıcının düştüğü ‘‘şöhret hastalığına’’ meydan vermiyor. Mahalle kültürünü inkar etmeyen, ama oradan gelen ‘‘köşelerini’’ iyi törpüleyen Gündeş, ‘‘yeni şarkı’’ bulmakta da pek başarılı. Düşünüyorum da ‘‘Fırtınalar’’dan sonra söylediği her ‘‘sıfır’’ şarkıyı hit yaptı Ebru. İster beğenelim ister beğenmeyelim. Kendisini iyi teşhir etmesini bilen ve gün geçtikçe kendi tarzını bulan bir ‘‘yükselen yıldız’’ o. Üstelik çok enerjik ve çok da genç. ‘‘Deli Divane’’, ‘‘Sen Tanrı'nın Bir Lütfusun’’ ve şimdi de ‘‘Erkekler’’ şarkısıyla yeni bir hit ‘‘yarattı’’ Ebru ve onun ‘‘tarzını’’ geliştirenler. Bir dergide kapakta gördüm Ebru'nun fotoğrafını ve işte o an bütün bunları düşündüm. Dönüşümlü olmayan plastik metaryellerin ağır bastığı müzik dünyamızda enerjik ruhlara ihtiyaç var, belki de ondan...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!