Trafikte motosiklet ne kadar zaman kazandırıyor

Güncelleme Tarihi:

Trafikte motosiklet ne kadar zaman kazandırıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2008 00:00

Heh he... Bu hafta size çok enteresan bir araştırma dosyası sunmak istiyorum. Hani kendi aramızda hep konuşuruz. "Motorla 15 dakikada gittiğimiz bir mesafeyi acaba otomobille ne kadar zamanda gideriz?" diye. Ya da "Otobüse binseydim ne kadar zamanda varırdım acaba?" diye. Alıp okuyanlar görmüştür, 2Teker motosiklet dergisinde bu ay biz de tam bu konuyu ele aldık.

Dergiyi çoğunlukla motosiklet sevdalıları aldığından ve bu araştırmayı motosiklet dışındaki ulaşım araçlarını kullananların da okuması gerektiğini düşündüğümden Otoyaşam’dan da sizlerle paylaşmak istedim.

Peki ama bu araştırmayı nasıl yaptık? Önce denekleri seçtik. Sonra da bir güzergah belirledik. Özgür ve Hakan otobüse, Mustafa ve Deniz otomobile, Barkın ve Cenk de ballı ikili olarak motosikletle bindi. Kimin hangi vasıtaya bineceğini tespit ettikten sonra yola koyulduk. Hah ha hainlik yapıp ben olaya uzaktan gözlemci olarak katıldım. Buyurun karşınızda otobüs mü? Otomobil mi? Motosiklet mi? dosyası.

BİR AY TRAFİKTE GEÇİYOR

Dört veya daha fazla tekerlekli bir araca sahip olanlar için günün belli kısmını ortalama 8-10 kilometre hızla yol alarak geçirmek artık alınlarına yazılmış bir kader olarak kabul görmüş durumdadır. Ta ki bir gün oturupta bir yıl boyunca toplam kaç saatin yaklaşık olarak trafikte geçtiğini hesaplayana kadar. Basitçe hesaplayalım. Bazı günler trafiğe çıkmadığınızı varsayarak günde ortalama 2 saatiniz yolda geçse toplam 730 saat eder. Yani 30 gün. Her yıl, bir ayınız trafikte geçiyor. Peki bunu yarı yarıya azaltsanız yılda 15 gün kazanırsınız desem ne dersiniz? 10 yılda 150 gün! Kulağa hoş geliyor değil mi? Biz böyle kaba hesaplar yapmak yerine çıkalım bakalım ne kadar fark ediyor görelim istedik. Gerçekten bir motosiklet hayatımıza ne kadar zaman ekliyor, ya da bizden çalınan bu anlamsız zamanı ne kadar aza indirgiyor. Denemeden ne çıkacağı belli olmayacaktı. Hemen hazırlıklarımızı yapıp yola koyulduk.

DENEME ORTAMI

Bu denemeyi yapmak için bir motosiklet, bir otomobil, bir İETT otobüsü ile aynı noktadan aynı anda kalkıp, hedef noktaya kaç dakikada ulaştığımızı görmeyi planladık. Rotamızı Kozyatağı’ndan Levent Metro durağına kadar belirledik. Değişkenlerin az olması için otoyolu ve trafiğin yoğun olduğu sabah saatlerini tercih ettik. Yol boyunca önceden belirlenen noktalarda her ekibin saatlerini not almasını sağladık.

UYGULAMA

Trafiğe çıktığımızda Ümraniye sapağı, Kavacık, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve varış noktası olan Levent Metro durağında zamanları tuttuk. Trafik hafta içi işe gitme saati olan 08:00 da start verdik. Akıcı olan trafik Ümraniye’ye kadar zaman zaman yoğunlaştı. Kavacık’a yaklaşırken açılan trafik Kavacık’ta duraksayıp köprüde açıldı. Levent sapağından girince ise ciddi olarak sıkıştı. Sonuç olarak motosiklet 24 dakikada hedefe varırken, otomobil 49, otobüs ise 57 dakikada hedefe vardı. 24 kilometrelik parkuru motosiklet ortalama 60 kilometre hızla geçerken otomobil 30, otobüs ise 24 kilometre ortalama hızla geçti. Trafik daha sıkışık olsa motosikletin avantajının artmaması için bir neden yoktu.

SONUÇ

Motosiklet çok sıkışık olmayan trafikte dahi otomobilden neredeyse iki kat daha hızlı gidebiliyor. Üstelik yakıt sarfiyatı açısından neredeyse 3 te 1’i kadar yakıyor. Maliyet konusunda otobüsün eline kimse su dökemez ama kaybettiğiniz zamanın bedeli sizce ne kadar eder?

Motosiklet hiç durmadan ulaştı

OTOBÜS: İyi planlanmış otobüs seçimimiz sayesinde neredeyse boş bir otobüse biniyoruz. 129L (Kozyatağı- 4. Levent Metro) hattının kalkış noktasında olduğumuz için şanslıyız. Trafikmiş, dur-kalkmış dert etmeden yayıla yayıla gidiyoruz. Ancak sürekli sağdan giden otobüs, sürekli trafik akışının gerisinde kalıyor. Bazen cengaver şoförler bu otobüslerle emniyet şeridinden yardıra yardıra gidebiliyor ama bizimki gayet kurallara saygılı bir şoför çıktı. İyice sıkılmaya başlayınca Hakan yanında getirdiği kahveyi içerken dergiye göz atıyoruz. Yol üstünde sadece bir durak var. Onun için bütün yolcular aile gibi gidiyoruz. İndi-bindi olmuyor. Aşırı sallantı yüzünden güç bela fotoğraf çekebiliyoruz. Daha biz Kavacık’a yaklaşırken Barkın arıyor: "Biz vardık!". İşte bu andan sonrası geçmek bilmiyor. Köprüden
/images/100/0x0/55ea5718f018fbb8f8798f7f
sonrası iyice çile halini alıyor. Otobüs her dur-kalkta ciddi şekilde ileri geri sarsılıyor. Boynumuz ağrıdı artık. Zaten yan yan oturmak yeterince rahatsız. Saat 9’a gelirken son durağa varıyoruz. Barkın beklemeyip bize tur bindirmesinin mümkün olduğunu söylüyor. Yumrukluyoruz tabi ki.

OTOMOBİL: İlk birkaç kilometre akıcı trafikte skuter hep görüş alanımızda kalsa da trafik bir defa sıkışınca gözden tamamen kaybettik. Sıkışık trafikte gaz-debriyaj yapmak 5-10 dakikadan sonra iyice can sıkıcı olmaya başlıyor. Keşke otomatik vitesli bir otomobilimiz olsaydı diye söylenirken bol bol baldır kası yaptım. Sabah trafikte yapılabilecek tek şey radyo açıp geyikleri dinlemek oluyor. Skuterin pır diye kaybolup gitmesi acaip can sıkıcı. Bu soğukta onlar donarken biz sıcak arabamızda, günlük kıyafetlerimizle rahat rahat oturuyor, geyik yapıyoruz diye kendimizi rahatlatmaya çalışıyoruz. Ama bir süre sonra dur kalklar, kafasına göre yer kapmaca oynayan dengesiz sürücüler, zaman zaman akmaya başlayıp birden duruveren trafik yüzünden tüm tadımız kaçıyor. Köprüden sonra açılan trafikle sevinmemiz, kavşaktan dönünce kilitlenen trafiği görünce kursağımızda kalıyor. Kahretsin üşümeye razıyız, kurtulalım şu kafesten yeter ki!

MOTOSİKLET:Yola çıktığımızda Ümraniye sapağına kadar yol akıcıydı ve 90 km/s hız yapabilen skuterimiz ile diğer araçları geçmemiz pek kolay olmadı. Ancak sıkışan trafikle birlikte biz hızla yol alırken tüm araçlara çelme takılmış gibi yerlerine çakılıp kaldılar. Araçlar trafikte durur haldeyken yanlarından 30-40 km/s den daha hızlı geçmemeye dikkat ettik. Yer yer akan trafikte 30-80 km/s arası sürekli gittik. Hava oldukça soğuktu ama ellerimiz haricinde üşüyen bir yer olmadı. Tam kışlık eldiven almak şart oldu böylece. Köprüden geçerken güçlü yan rüzgarlar çizgimizde kalmamızı biraz zorlaştırdı. Ancak özellikle Levent sapağında tamamen kilitlenen trafik bizi yavaşlatsa da yine de Levent Metro durağına toplam 24 dakikada ulaştık. Tüm yol boyunca hiç tam olarak durmak zorunda kalmadık. Ayaklarımı Kozyatağı’nda kaldırdım, Levent’te indirdim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!